Ankara’da belediyenin milyonlarca liralık konser skandalı kamuoyunu meşgul ederken tepkiler de beraberinde geldi.
Dudak uçuklatan sanatçı kaşeleri, sahne paraları ve ihaleye giren şirketlerin akıllarda bıraktığı soru işaretleri henüz giderilmezken yeni skandallar da ortaya çıkıyor.
İBB’nin Paris’te düzenlemiş olduğu etkinlikte harcanan 12 milyon liranın sponsorlar tarafından karşılandığı söylenmişti. 
Belgelerin ortaya çıkmasıyla birlikte bu paranın belediye kasasından karşılandığı ortaya çıktı.
Ayrıca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin son 3 yılda konser ve etkinliklere 5 milyar lira harcadığı da ortaya çıktı. 
Hangi sol argüman hangi halkçı yaklaşım harcanan bu paraların izahına yeter bilmiyorum.
Kendilerine halktan yana, ezilmişten yana, emekçinde, fakirden, evine ekmek götüremeyenden yana olduğu ifadeleriyle siyasetini süsleyen bu belediyelerin savunmaya geçmeden önce “evet bunlar kabul edilebilir rakamlar değil” şeklinde bir kabullenme nezaketini göstermeliler.
Festivaller, konserler, organizasyonlar vatandaşın sosyalleşmesine katkıda bulunuyor olabilir.
Fakat zaruri bir ihtiyaç değil.
Sanatçı kaşeleri, organizasyon ve sahne maliyetleri ortalama ve makul bir düzlemde tutulamıyorsa, belediyeler konser hevesinden vazgeçip, buraya harcayacakları parayla şehirde hangi eksiklerin giderilebileceğine odaklanabilirler. 
Sosyal demokrat olduklarını vurgulayan belediyelerin özellikle paraları sosyalleşme ayağına bu kadar çarçur edebiliyor olmaları, kendi düzlemlerinde eleştirmiş oldukları siyaseti de köreltiyor.
Her fırsatta iktidarın gereksiz yere para harcadığı vurgusunun yapıldığı bir yerde son 3 yılda 5 milyar liralık konser faturasının çıkması, CHP’nin muhalefetini de etkisiz kılıyor.
Halkın, vatandaşın sokağa çıktığındaki derdi ortada.
Alım gücü, emekli maaşı, asgari ücret…
Millet bedava diye konsere gelse de bununla ilgilenmiyor.
Ayrıca, belediyelerin düzenlediği konserler bir diğer yandan bedava da değil. 
Sonuçta o paralar yine şehirde yaşayan vatandaşın cebinden çıkan para.