Türkiye’deki son yerel seçimlerden çıkartılacak sonuçlar olduğu gibi rehavet kavramından uzak durması gereken bir durum da söz konusu.

Muhalefet tarafı tabanının kuvvetlendiği görüşüyle seçimden sonraki ilk süreçte rehavete kapılmayacağını ifade etse de bugün gelinen nokta maalesef öyle değil.

Birtakım muhalif yazar kadroları da bu işi körükleme peşinde.

Erken seçim çığılıkları bu rehavetin bir ürünü olmakla birlikte, iktidarın eksikliğinden doğan protesto ile Türkiye’de birinci parti konumuna gelen CHP’li yöneticiler aldıkları gardı indirmemeli.

Eskişehir’de de yerelde iktidar olma pratiğini yıllardır yaşayan CHP, Emek mahallesinde elde ettiği yükselişi “başarılı” işlere borçlu değil.

İktidarın eksiklikleri beklentileri karşılayamamasına borçlu.

Ali Baş’ın köşesinde Kazım Kurt’un Emek Mahallesi’nde elde ettiği başarıya dikkat çekilmeye çalışılmış.

Biraz da zorlama bir yazı olmuş.

Gözümün sosyolojik tespitleri aradığı yazıda güzellemeden başka bir şey göremedim.

Konu çok net.

Emek Mahallesi imar ile ilgili yıllar önce yapılan değişiklik neticesinde değişti. 

Daha kenarlara ittiğimiz Emek Mahallesi, gittikçe orta kesimin gözdesi haline gelmeye başladı ki gittikçe de talep gören yerlerden biri haline gelmeye başladı. 

Bu seçimlere doğrudan etki eden unsurlardan birisi haline geliyor.

Türkiye’de son seçimde “koyun” diye nitelendirilen AK Parti seçmeni, sandığa gitmeyerek kendi sorununu cumhurbaşkanı Erdoğan’a en sert biçimlerde iletecek kadar ileri gidebilen bir seçmen profili olduğunu ispatladı.

Türkiye’nin büyük bir çoğunluğunu AK Parti seçmeni CHP’ye kendi elleriyle verdi.

Konya’da bile CHP oylarını artırmayı başardı.

Fakat Türkiye’nin bazı kitlelerinde “hizmete” oy verme diye bir kavram yok.

Şayet olsaydı İzmir çoktan CHP’den vazgeçer, Diyarbakır gibi yeniden inşa edilen ve Paris’i aratmayan bir şehirde AK Parti açık ara öne geçerdi. 

Emek Mahallesi’ndeki genel tablo da birilerinin başarı öyküsünden ziyade genel durum.

Demografik yapı değişti ve Türkiye’nin genelinde CHP’nin elde ettiği başarının bir tezahürü de Emek Mahallesi’nde yaşandı. 

Vişnelik’e 1 yaptıysa Kazım Kurt Emek’e 10 yapıyor olması da neyi değiştirecek?

Vişnelik’e 1 yapılmasına rağmen açık ara Kazım Kurt önde götürüyor buralarda.

Neden?

Çünkü Vişnelik’in sosyolojisi buradan yana.

Hizmeti az yapsa ya da hiç yapmasa da Vişnelik’ten aksi bir şey çıkmaz. Ya da Kırmızıtoprak’tan…

Sahi, Kazım Kurt dikkate değer Emek Mahallesi için hangi emeği verdi?