İsrail’in İran saldırısı bir sonun başlangıcı oluyor. Tüm dünya önünde İsrail’i her tehdit edişinden sonra İran misli misli zarar gördü.
İsrail’in atacağı her adımı meşru zemine dünya kamuoyunda İran oturttu.
İran’ın her kuru sıkı mermi ve füzelerinden sonra ABD başta olmak üzere İspanya ve İrlanda hariç neredeyse tüm devletler “İsrail’in yanındayız” dedi.
Şimdi İsrail İran’a saldırdı, İran karşılık verecek ama etkisiz bir karşılık olacağını herkes biliyor.
Nitekim İran’ın ABD ve İsrail’e düşman gibi görünüyor olmasına bakmayın. Tarih çetrefilli politikalarda İran’ın en kritik noktalarda ABD ve İsrail ile işbirliği yaptığını yazıyor zaten.
O halde İsrail adım adım yine karlı çıkma taahhütleriyle donatılmış alanda geziniyor.
Öyle ki dünya savaşlarından en karlı çıkmış kesimin evanjelist topluluk olduğunu da hafızalarımıza kazımak gerek.
Aynı topluluk dünyada yeniden sınırları şekillendirme peşinde.
Bu noktada Türkiye’nin duruşu ne olacak?
Geçmişteki gibi mi olacak?
Değerlerine sahip çıkamayan, üretim kabiliyetinin elinden alınmasına müsaade eden, ideolojik çarpışmalara geçit veren ve geriletildikçe “modern bir manda” haline gelen…
Pek çok ASELSAN mühendisimizin şüpheli şekillerde öldüğü, kayıtlara ise yalnızca intihar olarak geçtiği süreçler…
Nuri Killigil’in Sütlüce’deki faili meçhul patlamada hayatını kaybetmesi ki o dönem Yahudi tekelindeli silah sanayii ile başa çıkmaya çalışıyordu ki tehditler de boldu…
Onun da korunamadığı bir geçmiş…
Türkiye’yi “sabit” tutmayı başaranlar, sabit kalmayı kabul edenler.
Evet, bu süreçlerin geride bırakılmak istenildiği, değerlerine, üretim kabiliyetine set çekmek isteyenlere karşı dik duran bir Türkiye’nin ana akım güçlerin çıkarlarına zarar verdiği bir gerçek.
Bazı yorumlar okuyorum; Devlet Bahçeli’nin söylemlerinin ardında ABD’nin ve İsrail’in Apo’yu salıp, Türkiye’nin PKK/PYD ve bölgedeki Kürtlere hamilik yapmasını sağlayıp, Suriye ile anlaşmayıp, İran’a karşı tutumunda ABD’nin yanında durması isteniyormuş.
Güzel bir yaklaşım aslında çünkü bunun temelinde de ekonomisi darda olan Türkiye’ye ekonomiyi rahatlatacak bir formül vadedilmiş.
Ama bir sorun var…
İran gerçekten de ABD’ye karşı mı?
İran’ı modern zamanlarından kopartıp bugünkü gayya kuyusu motifini işleyenler kimdi?
İsrail’e her koşul ve şartta alan açmayı başaran İran, Türkiye’nin dostu mu?
Açık konuşayım, Putin’in de ifade ettiği gibi “BRICS yeni bir dünya düzeninin göstergesi.”
Ve Türkiye, artık ana akım hakim güçlerin tekelinden kurtulmak için çok kutuplu güçler arasında yeni bir denklemin peşinde koşarken kendi sınırları içerisinde de geçmişin pratiklerinin yaşanmadığı bir denklemi kurmaya çalışıyor.
Zira bir yıl önce Devlet Bahçeli’nin çok kritik bir sözü vardı: “Önümüzdeki günlerde çok şey değişecektir. İnşallah Türkiye değişmez.”
Daha da açık konuşayım, tek kutuplu dünya düzeni artık tehdit altında. Yeni bir sistem ancak yeni bir savaşla şekillenecek.
Ve Türkiye, tüm dünyanın yaptığı gibi bir savaşa hazırlanıyor.