Trump’ın ezici bir üstünlükle seçimleri kazanması dünya çapında beklenmedik bir sarsıntıya sebep oldu.
Hem Avrupa Birliği hem de küresel müesses nizamın anksiyetesini hoplatan Trump, dünyadaki dengeleri baştan sona değiştirecek gibi görünüyor.
İlk olarak Ukrayna ve Rusya savaşı üstünde adımlar atacağı tahmin edilen Trump, kullanışlı bir maşa haline gelen Zelensky’i barış masasına oturtacak.
Trump’ın İsrail’e karşı olan tutumu ise en çok merak edilen konu.
Birkaç ihtimal var:
Trump’ın neocon ve siyonist ağırlıklı müesses nizamın desteğiyle sorunsuz bir şekilde seçimi kazandığı görüşü.
Eğer söz konusu bu görüş Trump’ın seçilmesindeki gizli gölgeyse bu İsrail’in lehine olan süreçleri Trump’ın İran’ı masaya oturtarak kabul ettirmesi anlamına gelecek. Yani “koşulsuz” İsrail’i desteklemesi anlamına geliyor bu.
Nitekim bu birinci ihtimalin olup olmayacağı ise Trump’ın “kimi dışişleri bakanı” yapacağıyla tescillenecek. Eski CIA Başkanı Mike Pompeo, Trump tarafından dışişleri bakanı yapılırsa, Trump’ın mevcut Siyonist müesses nizamın algoritmik temsilcisi olduğu iddiaları doğrulanabilir.
Bu da Gazze için daha büyük bir felaket anlamına geliyor.
Trump’ın öngörülemezliği İsrail’i yalnız başına bırakabilir.
Bu ihtimalin bana kuvvetle muhtemel gelmesinin altını dolduracak pek çok süreç var.
Trump, küresel sorunlarla dünyayı dizayn etme süreçlerine girişilen pek çok olguya baştan sona karşı çıkıyor.
Bunlardan ilki pandemi süreciydi.
Pandemiye inanmayan, bunun oyunun bir parçası olduğu görüşünü gizliden gizliye ifade ettiği, tüm dünyada panik hali oluşturulurken onun korona virüse “Çin gribi” diyerek geçiştirmesi süreci.
Sağlık otoritelerini ve buradan milyarlarca dolar vurgun yapan ama güven vermeyen sağlık tüccarlarının çıkarlarıyla ters düşmesi Trump’ı hedef tahtasına oturtmuştu.
Kürtaj gibi konulara karşı çıkması, LGBT gibi oluşumlara bütünüyle karşı çıkması ve her seferinde “iki cinsiyet vardır. Kadın ve Erkek” vurgusunu yapıyor olması basit bir ideoloji değil.
Bir diğer konu da Epstein meselesiyle ilgili tavrının çok net olması.
Nedir bu Epstein diye sorarsanız..
Mossad ajanı olduğuyla ilgili belgelerin çıktığı pedofili bir iş adamı Jeffret Epstein. Bu adam aklınıza gelebilecek ABD’deki tüm ünlü ve devlet adamlarını ağına düşürdüğü ve birtakım görüntülerin kayda alındığı ve bunların da İsrail’e gönderildiği iddiaları kuvvetli bir şekilde kamuoyunda yankı uyandırdı.
Epstein, İsrail’in ABD’ye karşı elini güçlendiren önemli bir figür.
Zira Trump’ın, Epstein ve Diddy gibi buna benzer süreçlere ismi karışan tüm ünlüleri ifşa edeceğini söylemesinin hemen ardından neredeyse tüm Hollywood Kamala Harris’e desteğini açık açık ilan etti.
Trump’ın tüm bunlarla mücadele edeceğini çekinmeden ifade ediyor olması, Siyonist otoriteyi ciddi anlamda tehdit eden unsurlar.
En basitinden LGBT denilen fikir oluşumu basit bir fikir değildir.
Hakim oyun kurucuların piyasaya kasıtlı sürdüğü ve arkasında finansman olarak pek çok Siyonist görüşlü oluşumların yer aldığını düşünürsek ve Trump’ın buna açık açık çomak sokma isteğini…
Ayrıca İsrail’de her ne kadar Trump’ın seçimi kazanması büyük bir mutlulukla kutlanıyor olsa da bu kutlamalar İsrail’in elindeki son blöf.
Trump, ekonomik açıdan içe dönmeyi ve içte üretimi vadettiği bir süreçte dışarıya destek olmak istemediğini açık bir şekilde söylemlerinde ortaya koydu.
İsrail’in Haaretz gazetesi de yayınladığı detaylı bir analizde Trump’ın yüksek maliyet nedeniyle Netanyahu’yu istemediğini ortaya koydu.
Hem Ukrayna’da hem de İsrail’e zararına iş yapmayacağını da Trump’ın açık beyanlarından biliyoruz.
Kısacası, Trump’ın hangi kutbun adamı olduğunu kestirmek zor olsa da şu bir gerçek ki; Trump bir iş insanı.
Siyonizm aparat ve ideolojilerine zarar verecek açıklamalar yapması da gösteriyor ki birilerine bedavaya iş yapmasını gerektirecek bir borçluluğu yok.
Bu da Gazze kasabı Netanyahu için büyük bir sıkıntı anlamına geliyor.
Peki Türkiye için Trump ne anlam ifade ediyor diye sorarsanız…
Hangi ABD başkanından Türkiye’ye hayır gelmiş ki diye cevap veririm.
Putin’in de Trump’ın seçilmesinden sonra ifade ettiği gibi, “Yeni bir dünya düzeni” kuruluyor ifadesinden yola çıkarsak, Trump yeni bir alan açacak gibi görünüyor.
Türkiye de doğru politikaları uygulayarak açılacak bu yeni alanda politik gücünü küresel bir güce çevirebilir.
Zira Türk Dünyası’nda atılan yeni adımlar, Türkiye’nin kurulan yeni dünya düzeninde vitrine sunduğu ilk büyük hamle.
Avrupa Birliği’nin de İsrail’in de ve hatta NATO’nun da ABD’ye yük olduğu görüşünü benimseyen Trump’ın yalnızlaştırabileceği bu küresel hegemonik oluşumlar güç kaybetme ihtimaliyle karşı karşıya kalırken Türk Dünyası Teşkilatı’nın vites artırması bir tesadüf olmasa gerek.