Bayramı bayram bilinciyle yaşayana ne mutlu! Bayramın faziletini, hikmetini erdemlik ve barış bilip toplumsal değerlerine sahip çıkana ne mutlu! Ey kutlu dünya insanı, iyi ki varsın. Sen olmasaydın gönüllerde bayram rüzgârları eser miydi? Vicdanlara merhamet yağmurları yağar mıydı? Bayram deyip diyarı gurbetten gelecek evladının yolunu gözleyen anne, babanın yüzleri güler miydi? Sen olmasaydın bayram deyip bir başkasına barış eli uzatan olur muydu? Âlem seninle güzel... Daha ne mi, olsun!  Topluma her gün, her yerde, her şartta bayram havası yaşatmak senin elinde…

Ey kutlu dünya erdemli insanı! Zulüm günleri değil bayram günleri yaşatmak kutsi vazifen. Bayramı şuurla yaşayan ve yaşatan insana ne mutlu! Bayramı anlamınca yaşamış, yaşatmış toplumsal barışa katkı sağlamış erdemli insan sendeki yüreği, insafı, şefkati, sevgiyi küçümseme ki bayramlaşan, bayramlaşılan insan olmanın onuru bir güneş gibi alında parlasın. İnsanlığa korku değil huzurlu hayat yaşatmak senin görevin. Ananın, atanın hayır duasından hangi tatil daha huzur yüklüdür, hayırlıdır. Bayram günleri, çocukluluğunda sığındığın anne kucağı sıcaklığını yine baba ocağında ara. Aradığın sevgiyi orada bulacaksın. Çocukluğunda çarşı elinden tutup yanında güvende olduğun babanın, ananın ziyaretine koş. Koş ki, bayram anlamını sende bulsun.

Ey kutlu dünya insanı! Hz. Peygamber, Hıra Mağarasında peygamberlik vazifesi ile şereflenip insanlığa iyiliği, güzelliği, adaleti, sevgiyi, şefkati yaşatmak için yola çıktığında cümle mahlûkatın kendisini selamlayarak kutlu olsun bütün insanlığa peygamberliğin nidalarında ince duyguların hatıralarını yaşatmak senin vazifen… Babanın, annenin uzak yollardan ziyaretine gelirken etrafına dikkatle bak. Bak ki, cümle mahlûkatın geçtiğin yerlerde seni saygıyla nasıl selamladıklarını gör. Onların anana, atana selam olsun dedikleri sessiz çığlıkları işit. İşit ki, yarınlarda böyle selamları getirenlerin çok olsun. Gelecekte bayram günleri gözün yollarda kalsın istemiyorsan, seni bekleyenlerin gözlerini yolda bırakma.

İnsanlığın dünyası iyilikle güzelleşir, kötülükle çirkinleşir. Anasından, atasından bayram ziyaretini esirgeyen evladın evladından vefa beklemek ne denli hakkıdır? Anneler, babalar bir Kurban bayramı daha geliyor diye arife gününün sabah namazından itibaren bayramın gelişini tekbirle karşıladılar. Seni de sevinçle karşılayıp ikinci bir bayram daha yaşansınlar. Kurban bayramını bayramın dördüncü günü ikindi namazını müteakip tekbirle uğurladıkları gibi seni de hayır dua ile yolcu etsinler. Anne, babanın hayır dualarını al ki, onların dualarındaki bereket, rahmet üzerine yağıp dursun.

Ey kutlu dünya insanı! İnsana bilerek veya bilmeyerek zulmü dokunandan daha zalim kim olabilir? İnsanın ne yaptığını bilmemesi ya gafletinden, ya da cehaletindendir. Herkes yaptığından mesuldür. İsra suresi ayet 13’de Allah: “Her insanın sorumluluğunu kendi boynuna yükledik…” buyuruyor. İnsan ancak adaleti, merhameti, şefkati, özverisi, sevgisi, saygısı kadar fazilet zengini olur. Kutlu dünya, insanlığa bayram adaletin, barışın, güvenin, sevginin olmadığı yerde zulüm olur. Kaos olur.  Zulmün, kaosun olduğu yerde bayram olur mu? İnsafın, vicdanın, vefanın, sevginin, saygının hüküm sürdüğü gönülde kin, nefret, kötülük olur mu?

İnsanlık sevgiye, hoşgörüye, güvene muhtaç. İnsanlık birbirinin hakkını hukukunu tanımadıkça ne sevgi, ne saygı, ne güven, ne de hoş görü olur? Hak ve hukukun tanınmadığı yerde ancak zulüm olur. Kaos olur. Mazluma, mağdura bayram benim neyime dedirtmeyen toplumların yaşam hâlleri kutlu dünya ahvalidir. Mazlum, mağdur bayramı yaşamaktan önce zulmün pençesinden kurtulmak ister. Mazlumun, mağdurun ilk bayramı zulümden kurtulduğu gündür. Hiç kimse bir başkasına bayramı zehir etmesin ki kutlu dünya hâli yaşanabilsin. Kutlu dünya medeni insanların yaşadıkları, yaşattıkları yaşam hâlleridir.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!