Moliere, sadece Fransız tiyatrosunun değil, dünya edebiyatının da en etkili figürlerinden biridir. Komedi sanatını toplumsal eleştiriyle birleştirerek hem yaşadığı dönemde hem de günümüzde büyük yankı uyandıran eserler bırakmıştır.
Paris’te varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Moliere, hukuk eğitimi almasına rağmen kariyerini tiyatroya adamaya karar vermiştir. İlk tiyatro yıllarında ülkenin farklı bölgelerini gezerek halkın yaşamını ve sorunlarını yakından gözlemleme fırsatı bulmuştur. Bu gözlemleri, onun oyunlarına toplumsal bir derinlik kazandırmıştır.
Moliere, oyunlarında insanın zaaflarını, toplumun çelişkilerini ustalıkla ele almıştır. Mizahı, yalnızca güldürmek için değil, düşündürmek ve eleştirmek için kullanmıştır. Din, aile yapısı, sınıf farklılıkları ve bireylerin toplum içindeki rolleri, onun eserlerinin ana temaları arasındadır.
Moliere, eserleriyle yalnızca bireylerin zaaflarını değil, toplumsal kurumların aksayan yönlerini de eleştirmiştir. Bu, onu döneminin otoritelerinin hedefi haline getirmiş, ancak kral XIV. Louis’nin desteği sayesinde sanatını icra etmeye devam edebilmiştir.
Zamansız Bir Eleştiri
Tartuffe, zengin bir burjuva olan Orgon’un, dini bütün görünümlü bir sahtekâr olan Tartuffe’e olan körü körüne güvenini ve bu güvenin aile içinde yol açtığı çatışmaları konu alır. Orgon, Tartuffe’ü evine alır, ona mal varlığını bırakmayı planlar ve hatta kızını onunla evlendirmeye kalkar. Ancak Tartuffe’ün gerçek yüzü, Orgon’un eşi Elmire tarafından ortaya çıkarılır ve sonunda adalet yerini bulur.
Molière, Tartuffe karakteri aracılığıyla dinin nasıl bir manipülasyon aracı haline gelebileceğini gözler önüne serer. Tartuffe, dindar bir kişi gibi görünerek Orgon’un güvenini kazanır ve onu sömürmeye çalışır. Bu, 17. yüzyıl Fransa’sında Kilise’nin bireyler üzerindeki etkisini ve dinin toplumsal bir güç aracı olarak nasıl kullanılabileceğini eleştiren cesur bir yaklaşımdır.
Oyunda Elmire, akıllı ve kararlı bir karakter olarak öne çıkar. Elmire, Tartuffe’ün maskesini düşürerek oyunun çözümünde kritik bir rol oynar. Bu, dönemin patriarkal toplumunda kadınların zekâsının ve eylemlerinin genellikle göz ardı edilmesine bir karşı duruş olarak yorumlanabilir.
Molière, Tartuffe ile yalnızca bir sahne eseri değil, aynı zamanda bir toplumsal tartışma platformu yaratmıştır. Döneminin ahlaki ve toplumsal sorunlarını ele alan bu eser, mizahın gücüyle toplumun kendisini sorgulamasını sağlamıştır. Günümüzde de güncelliğini koruyan Tartuffe, insan doğası ve toplumsal yapılar üzerine zamansız bir eleştiri olarak değerini sürdürmektedir.
Tartuffe’ü Yaşattılar
Geçtiğimiz günlerde ‘Yaşayan Tiyatro’ Tartuffe oyunu ile prömiyerini yaptı. Grubun içerisindeki oyuncuların kendi diktikleri kostümler, tasarladıkları dekorlar, aksesuarlar ve uyumlu makyajları dikkat çekerken oyunculukları da göz doldurdu. Yaşayan, Moliere’in oyunları üzerinden aktardığı toplumsal eleştirileri doğru noktalardan bize yansıttı. Şu an içinde bulunduğumuz dönemde de insanların kapıldığı oyunlara ve inandığı yalanlara ‘Orgon’ karakteri üzerinden ayna tuttu.
Toplumun sıkıntısı Tartuffe gibiler miydi yoksa ona inanarak Tartuffe’e fırsat verenler mi? Oyunun son sahnesinde görüyoruz ki Orgonlar her zaman kendilerine yeni bir Tartuffe buluyor ve dini istismar eden kişiler Orgon gibiler yüzünden hiçbir zaman tükenmiyor.
İnsanları pek çok şekilde manipüle etmeye çalışanlar hep olacaktır, önemli olan o kişilerle karşılaştığımızda bizi kör etmelerine izin vermemek, sorgulamak ve döngüyü kırmaktır. Peki Orgon evini, kızını kaybetmekle yüzleşmişken akıllanacak mı, yoksa kurtuluş yolu olarak yeni Tartuffe’ünü seçip daha da mı dibe batacak? Bu soru seyirciye göz kırparken sahne kararıyor. Ve bizi kendi seçimlerimiz ile baş başa bırakıyor.