Doğup büyüdüğüm Seyitgazi’nin Karaören köyü kırsalında Haziran 2005’de bir akşam serinliği birkaç arkadaş kır gezisine çıktık. Gazete, kitap, dergi, sosyal medya gibi kaynaklarda sözü edilen sağlık ya da zehir fışkıran bitkiler arasında yürüdük, baktık, dinledik, düşündük ve değerlendirdik. Bitkiler renk, koku ve biçimleriyle ders okutuyor aklı erene. Eda ve endamları farklı… Hepsi de göründükleri gibiler… Ne ise o… Onlarda hile, yalan, riya, haset, gıybet, laf taşıma, arkadan iş çevirme, vurgun, talan, tefrika gibi fitne alevi taşıyan kötülükleri yok! Onların her biri herkesin müstahakkına uygun fayda ile varlık görevini ifanın derdinde.
Müşkül ve meçhullerden kurtulmak için insanın bitkilerden öte daha ileri bilgilere ihtiyacı malum, İnsan hayatta nasıl olması, niçin dinlemesi, neyi söylemesi ve ne yapması gerektiğinin farkında mı? Bütün sorular bu soru içinde. İnsanın güçlenip gelişmesi için öğrenmesi gerekenlerde anne, baba ve öğretmen bilgisi kifayet etmez. Bitkilerin güzel koku ve muhteşem görüntüleriyle cimri olmadıkları belli... Toprağın bağrındaki şifa hazinesini yeterince idrak edememek akıl fukaralığından başka ne olabilir? Hicr suresi ayet 19’dan 22’ye ayetlerin mealinden özetle: “Yeri yaydık ona sabit dağlar yerleştirip orada ölçü ile rızık olarak geçimlikler meydana getirdik. Rüzgârları aşılayıcı gönderip yukarıdan su indirdik. Onu toplayıp depolayan siz misiniz?” buyrulmakta.
Bitkileri akıl gözüyle gözleyip aklın kulağı ile dinlemeli ve akıllıca değerlendirmeli. Bakara suresi 164 ve 168 ile Enam suresi 99’uncu ayetlerin meallerinden özetle: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün artarda gelişinde, denizde insana yararlı seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzündeki her çeşit canlıda... Ey insanlar! Yeryüzündeki helal ve temiz olanlardan yiyin. Yeşil bitkilerden çıkan her biri birbirinden farklı meyvelerde inanan için ibretler vardır.” buyurmuş. İlaç, gıda, boya, gıda, tekstil gibi sektörlerde pek çok bitki sektörün olmazsa olmazlarındandır. Papatya, kekik, civanperçemini, gelincik, kalkan dikeni, çakırdikeni, çiğdem vs. binlerce bitki türü...
Bitkilerin hallerini düşünürken Allah’ın insan için Abese suresi, ayet 24’de: “İnsan, yediğine bir baksın.” buyruğu aklıma geldi. İnsanın yediğinin hangisi topraktan değil ki? Ottan, ete… Sudan süte… Taneden habbeye… Bitkilerin hepsi de su, toprak, güneş ve rüzgârla buluştuğunda can bulur. Bu gezi sırası çocukluğumda gördüğüm kırsal manzaralarından omuzunda sopa, sopada asılı çıkın yolda yürüyen köylülere rastlayamadım. Öküz arabası, kara kağnı göremedim. Uzaktan sadece bir at arabasının geçtiğine tanık oldum. Halk genelde traktör sırtında… Kırsalda yürürken karşımıza aniden çoban köpekleri çıkıverdi. Köpeklerin havlaması ortama değişik hava kattı. Karşı yamaçta sürüsünü otlatan çoban, köpeklerini çağırdı. Çocukluğumuzdan kalma tecrübeyle köpeklerin üstüne yürüdük. Çobanın yanımıza gelişiyle köpeklerin havlaması durdu.
Kırsalda bulunuş amacımızı çoban fazlaca merak ediyordu. Çobanla bitkiler üzerine sohbete koyulduk. Zehirli otların olup olmadığını sorduk. Çoban dedi ki; zehirli otların olduğunu biliyorum ama tanımıyorum. Maalesef bazen koyunlar zehirleniyor. İçgüdü sayesinde koyunlar zehirli otları pek yemiyor. Mantarda olduğu gibi diğer bitkilerinde şifalı ve zehirli olanları mevcut… Bitkilerin dilinden anlamak lazım… Rad suresi 3 ve 4’üncü ayetlerde, Allah: “Yeri yayıp orada dağlar ile ırmaklar yapan, meyvelerden çift, çift yaratan O’dur. Şüphesiz düşünenler için deliller vardır. Yeryüzünde yan yana kıtalar, üzüm bağları, ekinler, hurmalıklar vardır ki, hepsi aynı su ile sulandıkları halde meyvelerin bazılarını bazılarına üstün kılarız. Şüphesiz akıllı topluluklar için deliller vardır.” buyurmuş.
Gezi dönüşü akşamın yaklaştığına gölgelerin uzaması, güneş sıcaklığını yitirmesi, ufukta renginin kızıllaşması idi. Güneş o vakit, vedalaşan yolcu gibi bizden uzaklaşıyordu. Aslında uzaklaşan güneş değil bizdik. Her bir varlık veya yokluk Rabbin yaratılış gücüne ibretli deliller değil de nedir?
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!