29 MART 2025 Cumartesi bugün Ramazan’ın 29’uncu günü. Yarın bayram... Müslüman Ramazan-ı Şerif’in teravih, oruç, sadaka-i fıtır gibi gereklerini bir kez daha yaşadı. Bayrama erişmenin hazzı, huzuru ile buluştu. Dayanışma, yardımlaşma, kaynaşma gibi insani değerlerin lüzumuna yine tanık oldu. Sahurun bereketinden, iftarın coşkusundan uzak kalmanın özlemi şimdiden başladı. Ramazan-ı Şerif’le behemehâl olmayı beceren, becerdi. İnanç adına hiç kimse bir başkasını yargılamaya yetkili değil. Kim bilir, gelecek Ramazan ayı kimlere nasip olacak ya da olmayacak? Bayrama erişmenin sevincini yaşarken Ramazan’ın hasreti yüreğine oturdu. Sözü doğru, davranışı dürüst itimat edilebilen insana Ramazan-ı Şerif’i ve bayramı kutlu olsun!
Oruç, teravih, sadak-ı fıtır gibi değerlerin her biri gün olur kendileri ile ünsiyet eden lehine tanıklık eder. Tekvir suresi 6’dan 28’e ayet meallerinden özetle Allah: “Ey İnsan! Seni şekillendirip ölçülü yaratan cömert Rabbine karşı seni aldatan ne? …Siz, hesap ve cezayı yalanlıyorsunuz… Kur’an, kovulmuş şeytanın sözü değildir… O, dürüst olmak isteyenlere bir öğüttür.” buyurmuş. Allah’ın haram kıldığı lokma ile güç kazanmak ya da yalanla başkalarını aldatmak isteyen oruç, teravih, sadaka-i fıtır gibi ibadetlerden neyin bereketini, kimin rızasını ummakta. Oruç, namaz, zekât, sadaka, hac vs. iyi hasletlerin her biri esasta aynı, usulde farklı fiili dua biçimleri… Furkan suresi ayet 77’de: “…Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin.” buyuruyor.
Yalanı, haramı kendisine hak bayram bilenden hesap günü yalanın, haramın hesabı sorulmaz mı? Abese suresi ayet 24’de Allah: “Her şeyden önce insan yediği yemeğine bir baksın!” buyuruyor. Hak sahibi affederse tövbe kabul olur… Doğrusu, başkasına zarar vermemek… Başkasının hakkına halel düşürmeyenin helâllik dilemeye ihtiyacı olmaz. İyilik sevgiyle, şefkatledir. Şeytanı kahreden, insanın iyilikleridir. Sevindiren de kötülükleri. Sağlıklı, varlıklı iken Ramazan-ı Şerif’in, bayramın kıymetini bilmeli. Aksi, pişmanlığa sebeptir. Sevilmek, sevinmek için yaradanı, yaratılmışı sevmeli.
Mağdurun hakkını gasp edenin başkasından merhamet beklemeye ne denli hakkı olur? “Habil’in Kabil’den, Musa’nın Firavun’dan, Yusuf’un kardeşlerinden, İbrahim’in Nemrut’tan haklarını isteyecekleri gün masumun, mağdurun gasp edenden de hakkını alacağı gündür. İlme, bilme, akla ve insafa kulak vermeyene söz söylemek söze zulümdür. Hz. Peygamberin: “Âlim ile cahili tarifinde: “Âlim Hak’tan korkar, halktan utanır. Cahil Hak’tan korkmadan, halktan utanmadan yalan söyleyendir… Cebrail’e hangi amel daha makbuldür dediğimde “ilim öğrenmek” dedi.” buyurmuş. Bilgi sermayedir, güçtür.
İslam Peygamber’i: “Âlim mi, âbid mi üstündür?” sorusuna: “Âlimin abide olan üstünlüğü benim, sizden birinize olan üstünlüğüm gibidir. Ümmetimin helaki şu iki kişidendir. Biri fasık âlim, diğeri cahil abiddir.” buyurmuş. İnsanların kimisi bilir ama bildiğini bilmez. Bu tipler uyku halinde gibidir. Onları uyarmak gerek… Kimisi de bilmez fakat cahilliğinin farkındadır. Böyle kişilere öğretmek lazım… Bazıları hem bilmez, hem de bildiğini zanneder. Bu güruha karşı da dikkatli olmak şart... Bazısı da bilir, bildiğiyle hareket eder. Bu insanlara yakın olmakta fayda var. İslam Peygamberi “İlmi ile amil bir âlim bir köye uğradığında o köyün ölüleri üzerinden Allah âlimin hürmetine kırk gün azabı kaldırır.” buyurmuş.
Ramazan-ı Şerifte mukabeleler, hatimler okundu. Mukabele ve hatim okumanın elbet sevabı var. Kur’an okumaktan gaye murakabe, muhasebe ile muamelenin dersini almaktır. Kur’an-ı bu tür okumanın sevabı daha âlâ, daha anlamlıdır. Anlatılan kıssalardan ibret alıp Allah’ın yap dedikleri ile yapma dediklerini doğru belleyerek yaratılışın gayesi imtihana hazırlanmaktır. Kul hakkından kaçınarak Allah’ın rızasını aramaktır. Allah’ın sözüne akıl kulağını açıp hayra yönelmektir. Başkasının hak ve hukukuna tevessül, tenezzül etmemeyi vicdana, insafa yerleştirmektir. Akılla vicdanı, irfanla insafı arındırmaktır. İfrattan, tefritten kaçınmaktır.
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!