İnsan toplumsal yaşamda öğrenir, öğretir.  Öğrenmeyen, öğretmeyenin vay haline! İnsanın akrabaları, arkadaşları, dostları, komşuları olur. Hak, hukuk doğar. İyiliği ya da kötülüğü görür, gösterir. Doğruyu veya yanlışı beller, belletir. Doğruyu, yanlışı bellemeyenin vay haline! İnsanın deneyimle kazanımları gibi kayıpları da olur. Toplumsal yaşam denildiğinde akla aile, sosyal çevre, komşu, okul, iş hayatı vs. çevreler gelir. Düzgün yaşamanın ön koşulu milli ve manevi değerlerin ilke ve idealinde davranmaktır. Dostsuz, arkadaşsız, eşsiz, akrabasız hayat yavandır. Toplumdan uzak yaşam, yabandır. İnsanın değeri toplumsal yaşamın hengâmesinde ortaya çıkar. Toplumsal yaşamın tadını seven, sevilen, sevinen bilir.

Kendini veya başkasını kirletmeyen insan, dürüst insandır. Dürüst insan olduğu gibi görünen, göründüğü gibi davranan insandır. Kur’an’ın Furkan suresi 28’inci ayetinde mealen Allah’ın: “Yazıklar olsun bana, keşke falanı dost edinmeseydim.” ikazına, dikkat gerek. Dürüst insan özü, sözü, tutum ve davranışları ile başkasını aldatmayan, kandırmayan insandır. Sözünde duran, emanete ihanet etmeyen, işine geldiği gibi konuşmayandır. Dürüst insan etrafına güven ve huzur veren insandır. Tacirin dürüstü ölçü ve tartıda hile yapmayandır. Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Amirin dürüstü mahiyetindeki kişilere adaletle davranandır. İnsanın dürüstü riyakârlık, sahtekârlık yapmayandır. Güvenilir insan seven, sevilendir.

Toplumsal yaşamdan kaçmak insanın yaratılış gayesine tezattır. İnsanın yaratılış gayesi, iyilik ya da kötülükleriyle imtihandır.  İnsanın özen göstermesi gereken konuların başında insani ilişkileri gelir. Kur’an’ın Şems suresi ayet 7.8.9 ve 10’uncu ayetlerinde mealen özetle Allah: “…İnsanı şekillendirip ona kötülük yapmak ve yapmamak duygusunu ilham edene andolsun ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş kötülükle kirlenen de ziyana uğramıştır.” bildirgesiyle insanlığı uyarmıştır.  İnsan ne yaparsa yapsın yaptığını aklı ile yapmalı. Hızır ile Musa’nın hikmet dolu arkadaşlığı insanlığa öğreten ve öğrenen mabeyinde pek çok yönlü derstir. Hikmetten ders çıkarmayanın vay haline!
 
İnsan ne ile imtihan olduğunun farkında olduğunda imtihanı kazanır. Aksi hezeyandır. Kur’an’ın Asr suresinde mealen Allah: “…İnsan ziyandadır. İman edip iyi işler yaparak birbirine hakkı, sabrı tavsiye edenler müstesna…” buyurmuş. Ziyanda olanın vay haline! Toplumsal yaşamda doğru insan olabilmek için dürüstlük şart… Bazı insanlar yaratılış gayesini duruşlarıyla, varlıklarıyla hatırlatır dururlar. Doğruluk, dürüstlük, dostluk denildiğinde akla gelen Ebu Bekir Sıddık oluyor. İslam Peygamberi hayatının normal zamanlarında olduğu gibi müşkül dönemlerinden hicret gibi bir evrede kendisine doğrulukta, dürüstlükte, sadakatte güvenilir insan Ebu Bekir’i yoldaş seçmesi ibretle doludur. Dostu hain olanın vay haline!
Ne mutlu! Peygamberin güvenini kazanmış olanlara! Eskiler: “Ahmak dosttan akıllı düşman yeğdir.” derlerdi. Hicret sırasında İslam Peygamberini öldürmeye kalkışan Süreka’nın Peygambere her yaklaştığında atı kuma saplanmış. Her defasında kurtuluşu için öldürmek istediği Peygamberden aman dilemek zorunda kalmış. İslam Peygamberi kendisinden yardım isteyen düşmanına bile yardımını esirgememiş. Birkaç kez tekrarlanan ibret dolu bu hadise sonrası Süreka aklını başına toplamış: “Ey El Emin! Bundan sonra benden size kötülük yok, yolun açık olsun” diyerek batıl inadından vaz geçip geri dönmüş. Kimin iyilik, kimin kötülük yaptığını fark edemeyenin vay haline!
Peygamberi takip eden düşman topluluğa Süreka geri dönüşte vefa borcu olarak hedef saptırtmış. Böylece akıllı düşmanın ahmak dosttan daha yeğ olduğuna tarih bir kez daha tanık olmuş. Mazlum, masum insan kovulmaz, kovalanmaz.  Mazlum, masum yaratana sığınıp: “Ya Rab! Halimi görüyorsun yardımına muhtacım! Şu zalim kuluna, kullarına dur deyiver de onların şerrinden kurtulayım.” dediğinde, Allah’ın zalim, zalimler üzerine öfkesi kabarmaz mı?  O zalime, zalimlere kendisinin onlardan daha öfkeli olduğunu göstermez mi? Mazlumu, masumu hakkından mahrum bırakmaya kalkışmak belaya nedendir. Mazlumu mağdur eden zalimlerin vay haline!
Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!