İnsanlığı kasıp kavuran sorunların başında davranış tutarsızlığı gelmekte... İnsanın ruhi ve fiziki davranış biçimlerini toplumsal yapı içerisinde inceleyen bilime de sosyolojik bilim denilmekte... Sosyolojik gelişimle insani ilimlerin lüzumu daha da artmış. İnsani ilişkiler, beşeri münasebetler, adab-ı muaşeret denilen ahlaki ve etik ilkelerin hepsi birer davranış biçimi. Davranış biçimleri modern çağda “Davranış Bilimleri” adıyla bir bilim dalı olarak değer buldu. Hatta “Davranış Bilimleri” bazı üniversitelerde ders olarak okutulmakta… Davranış Bilimlerinin temel yapısını hak, hukuk, güven, sevgi, saygı, hoş görü, empati gibi ilişkiler oluşturmakta.

Davranış Bilimlerini ayakta tutan temel esas adalettir. Adaletten maksat garazı, kini, kibri, hileyi, zorbalığı, ataleti, cehaleti ortadan kaldırıp hakkaniyetli ilişkilerle karşılıklı güveni tesistir. İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırabilen beceri farkındalığını toplumsal yaşama yerleştirmektir. Doğruları, yanlışları, iyilikleri, kötülükleri bellemektir. İnsani davranışlar toplumsal yaşamın olmazsa olmazıdır. İnsani davranışlar ölçü ve özen ister.  Aksi kaosdur. Peygamberlerin ortak özelliklerinden biri de doğru, yanlış, iyi ve kötü bilinen davranış biçimlerini toplumsal hayata geçirmekle karşılıklı güveni, huzuru, barışı, sevgiyi, saygıyı yaşatmak. Canın, malın, iffetin, inancın güvende olmadığı ortamda huzurdan, uzlaşıdan söz edilebilir mi?

Hak, hukuk ilişkileri bozuk toplumlarda huzur, güven, uzlaşı, sevgi, saygı değer bulur mu? Davranış bilimlerine uyulmayan toplumlarda masum, mazlum mağdur olmaya mahkûmdur.  Uzun yıllardır Batılı, Şarklı, İslami ve ulusal pek çok çeşitte kitap okudum, okurum. Roman, hikâye, şiir, tiyatro, felsefi, inanç ve hukukun ışığında farklı toplumların sosyolojik ve kültürel değerlerini mukayeseli irdelerim. Her birini inceledikçe milli ve manevi değerlerimize bağlılığım daha da ziyadeleşir. Herkesin bir milli kimliği, bir de inanç kişiliği vardır. İnancım yok diyenin bile inanmayışının arka planında inandığına dair bir kişilik vardır.

İnsanlığın huzuru için Davranış Bilimlerine ışık tutan hikâyelerden biri de Kur’an’da anlatılan Hz. İbrahim kıssasıdır. Şu’arâ suresi ayet 69’dan 190’ıncı ayet meallerinde özetle Allah: “Ey Muhammed! Onlara İbrahim’in haberini anlat…   İbrahim: “Ey Rabbim! Bana hikmet bahşet. Beni iyi insanlar arasına kat… Gelecek nesiller arasında beni doğru davranışlarıyla anılanlardan kıl…” demekle insanlığa Davranış Bilimlerinin özetlemiş. O, hayatının bir kısmını toplumdan uzak diğer kısmını da toplumla yaşamış. Doğrudan, iyilikten yana olmuş. Yanlışın, kötülüğün karşısında durmuş. Onun için de Nemrut ve aveneleri tarafından ateşe atılmış. Ama ateş, İbrahim’i yakmaktan hayâ duymuş. Bülbül mateme durmuş. Kaplumbağa, Nemrut’un zulüm ateşini söndürmek için suya koşmuş.

Şuayp ile Salih peygamberler’ in kavimleri de davranış biçimleri bozuk toplumlardan. Eksik ölçü ve tartıyla hak, hukuk gasp haline dönüşmüş. Anlaşmazlıklar artmış. Kargaşa almış yürümüş. Mazlum, masum mağdur duruma düşmüş.  Allah, Neml suresi ayet 46’ıdan 53’üncü ayetler meallerinden özetle:  “Şuayb, Eyke halkına: “Ölçüyü, tartıyı tam yapın. Eksik yapanlardan olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların haklarını, mallarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak toplumda kargaşa çıkarmayın… Eykeliler: “Sen de bizim gibi bir insansın ama sen büyülenmişsin. Seni yalancılardan zannediyoruz. Doğru söylüyorsan haydi gökten üzerimize bir parça düşür. Şuayb’ı yalanlayanları gölge gibi üzerlerine çöken buluttan ateş azabına yakalandılar. Ne hazin durum doğruyu söyleyenden sözünün ispatını istemek...

Yaşadıkları toplumsal uyumu sürdürmek yerine huzuru, güveni bozmak için ellerinden geleni arkaya koymamışlar. Toplum birbiriyle çekişmeli olmuş. Küsler, küslükler türemiş. Salih “Nemil suresi: “Salih, onlara iyilik yerine niçin kötülüğe bulaştınız… Onlar da: ”Sen ve beraberindekiler yüzünden uğursuzluğa bulaştık.” dediler… Şehirde ıslaha çalışmayıp bozgunculuk yapan dokuz kişilik bir çete vardı... O çete: “Mutlaka gece vakti onu ve ailesini öldüreceğiz sonra da velisine: “Biz doğru söyleyenlerdeniz. Öldürülmesine tanık olmadık, diyeceğiz.” dediler. İftira ve yalan itibar görmüş. İftira ve yalanla bozgunculuk yapanların ahir hallerine tarih pek çok kez tanıktır.

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!