Anadolu Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin kıymetli akademisyenlerinden biri olan Prof. Dr. Erkan Yüksel, sıradan görünen hayatın içinde derin izler taşıyan bir isim. Ailesi, isim verirken kafiyeye dikkat edecek kadar incelikli düşünen bir gelenekten geliyor. Torunlara verilen adlarda bu geleneğin izleri açıkça görülüyordu: Erkan, Serkan…
Çocukluğu, mahallenin ilk televizyonunun geldiği günleri hatırlayacak kadar eskiye dayanır. Komşuların evinde kalıp televizyon seyreden o küçük çocuk, o günlerde iletişimin, paylaşmanın, birlikte yaşamanın kıymetini öğrenmiş. Hayat, onun deyimiyle bir akarsu; farklı sularla karşılaşıyor, bu karşılaşmalarla doluyor, büyüyordu.
Hem çalışan hem derslerini takip eden hem de sosyal yaşamın içinde aktif kalmayı başaran Yüksel’in bu disiplini ve tutkusu, onu 36 yaşında profesörlük unvanına taşıdı. Üniversitenin en genç profesörlerinden biri olarak kayıtlara geçti.
Yazmayı ve okumayı çok seven Yüksel, bugün bile kütüphaneden kitap alıp okuyan ender akademisyenlerden biri. Kalemine düşkünlüğü, düşünce dünyasını zenginleştirdiği kadar öğrencilerine de ilham oldu. “Sussan Olmuyor, Susmasan Olmaz” ve “Kızım Sana Söylüyorum, Okurum Sen Anla” gibi kitaplarıyla insanlarda farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Erkan Yüksel’e göre hayat kapanan bir kapının ardından açılan başka kapılar silsilesiydi. “Yeter ki insan, kendi yolunda yürümeye devam etsin. Çünkü en önemli yolculuk, insanın kendini anlaması. Biz hep başkalarını anlamaya çalışıyoruz ama asıl mesele insanın kendisini anlamasıdır,” derken önemli hayat öğretilerini bizlerle paylaştı.
Küba’ya baktı, insanlara baktı; onların maddi anlamda daha az şeye sahip olmalarına rağmen daha çok mutlu olduklarını gözlemledi. Ona göre daha iyi bir dünya ancak daha iyi ilişkiler ve iletişimle mümkün. İletişim becerilerinin gelişimi için eğitimin ilkokuldan başlaması gerektiğine inanıyor. Çünkü insan, önce kendini keşfetmeli, sonra diğerleriyle anlamlı bağlar kurmalı.
Prof. Dr. Erkan Yüksel’in hayatı, hem akademik başarılarla dolu hem de yaşam felsefesiyle örnek bir hikâye. Hayatın içinden akan anlamlı bir su gibi dokunduğu her yeri besleyerek geleceğe umut taşıyan bir isim.