Eskişehir’in Vali Babası olarak bilinen Kadir Çalışıcı, kalabalık bir ailede köyde büyüdü. “Anne-baba insanın kanatları gibidir” derken annesini çok erken kaybetmesinin kanadını kırdığından bahsetti.“Maddi zorlukları açmak kolay ama manevi zorluklar annemin kaybetmem gibi o zordu” diyerek çektiği acıları anlattı. Kadir bey, küçük yaşta karşılaştığı onca zorluğa rağmen güçlü yanıyla olanların üstesinden gelmiş.
Okulu cennet gibi gördüğünden bahsetti. Bir gün öğretmeni soy ismini sorunca “şaşırdım o ne ki dedim öğrenince de mutlu oldum soy ismimin olması hoşuma gitti.” diyerek anısını paylaştı ve ekledi “bana büyük adam deyince kendimi çok değerli hissettim.” Harçlığını kitaba veren kütüphanelerde vakit geçirmeye bayılan tam bir kitap kurduymuş Kadir bey.Öyle ki kitap sevdası onu yazmaya kadar sürüklemiş. Yollar Ve Yıllar, Bir Yavuz Adam gibi kitapların yazarı kendisi.
Okuduğu Deli İbrahim Paşa isimli kitaptan çok etkilendi ve aklına vali olmayı koydu. Siyasi olayların yaşandığı zor bir dönemde üniversite okudu. Mesleğe kaymakamlık yaparak başladı.Türkiye’de pek çok ilde ilçede görev yapan Çalışıcı, Eskişehir’e 2003 yılında geldi.2009’a kadar da görevi icra etti.
Eskişehir’e yeni geldiği bir zamanda bir yaşlı kadını hükümet konağının karşısında ağlarken buluyor ve anısını şöyle anlatıyor: “Kadın bir yandan söyleniyor allahsızlar kitapsızlar diye sürekli. Gittim yanına kim bunlar ne yaptılar sana dedim. Kadın da “ev sahibim beni sokağa attı, borcumu ödeyemiyorum. Yardım istedim yardım etmediler.”dedi. Kadın vali olduğumu bilmiyordu valilik konağına götürdüm baktım dosyasına teyzenin sorunun çözdük.”
Bu olayın ardından telefonunu herkesle paylaştığını, herkesin kendisine ulaşıp kolayca yardım alabilmesini istediğini belirtti. “Bürokrasi soğuktur baştaki insanın nasıl olduğu çok önemli, insana eziyet aracına da dönebilir hizmet aracına da.” derken neden kendisine vali baba denildiğini çok iyi anladım.
Kadir Çalışıcı spor sevdasıyla da biliniyor. Mesela yüzmeyi çok seviyor.Öyle ki yüzerken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor. Bir gün yüzmeye başladığı ilden başka bir ilin sınırından çıkıyor.O anısını da şöyle paylaştı: “Yüzdüm, yüzdüm bir baktım yönümü şaşırmışım neredeyim bilemedim,halim de kalmadı bir şekilde debelene debelene kıyıya vardım.Adıyaman’da başlayan yolculuk Siverek’te bitmiş”
Hayat okulundan aldığı dersleri ise şu şekilde paylaştı:
“Fransız bir filizofun söylediği gibi gençlik israf ediliyor. Şimdiki aklım olsa 20li yaşlarımda yaptığım şeyi çoğu şeyi yapmam, yapmadıklarımın da %80’ini yaparım. O dönem gereksiz şeylerle de uğraştık mesela şimdiki aklım olsa sağcı solcu kavgalarına girmezdim. O dönemde birbirine kurşun sıkanlar şimdi sarılıp o dönemde olanlara gülüyorlar. Madem sarılacaktık neden onca sıkıntı yaşandı?”
Hayatı provasız bir tiyatroya benzeten Çalışıcı, “Hayat mekteplerde ya da nasihatlarla yaşanmıyor hayat yaşanarak öğreniliyor.”dedi. Kurduğu “Hayat tekerrürden ibaret derler ama ders alırsan da hayat tekemmül eder.” cümlesi ise hayatın çok güzel bir özeti.