Eskişehir’in sokaklarında doğmuş ve büyümüş, çocukluğundan itibaren hayata dair büyük bir merak ve sorumluluk duygusu taşıyan bir isim Erman Gölet. Küçük şeylerden mutlu olmayı bilen bir neslin ferdi kendisi. Mesela ilkokulun ilk günü, babasının avucuna bıraktığı 25 kuruşla bir simit ve gazoz aldığını ve çok mutlu olduğunu anlatıyor. 
O dönemin çocuklarının anaokulu sokaktı. Erman beyin çocukluğu, sokaklarda oynanan oyunlarla ve dondurma arabalarının melodisiyle geçti. Ablaları ona her zaman bir anne gibi yaklaştı; şefkatle ilgilendiler. Çerkez kültürü etkisinde aile içinde derin bir dayanışma vardı. Bu kültür, onun kişiliğini ve hayata bakışını şekillendirdi.
Ailesinin evine her gün gazete girerdi. Babasıyla birlikte gazeteleri okur, ülke meseleleri üzerine konuşurlardı. Bu alışkanlık, analitik düşünme yeteneğini ve toplumun sorunlarına çözüm üretme bilincini geliştirdi.
İlk gençlik yılları, siyasetin ve gençlik hareketlerinin yoğun olduğu bir döneme denk geldi. O, hiçbir zaman korkmadı. Çünkü kişisel çıkarlar yerine halkın ve ülkenin çıkarlarını öncelik olarak gördü. Basketbol oynadığı yıllar ise ona takım ruhunu, dayanışmayı ve birlikte başarmanın ne kadar önemli olduğunu öğretti.
Mühendislik eğitimi, hayatında bir dönüm noktası oldu. Bu meslek ona yalnızca bir kariyer değil, aynı zamanda analitik düşünme ve sorun çözme becerisi kazandırdı. Meslek hayatında da bu becerilerini İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ile özdeşleşen bir kimliğiyle bütünleştirdi. Mücadele etmeyi ve her kesimle temas halinde olmayı sevdi.
Eskişehir, onun için bir memleketten fazlasıydı; bir yaşam biçimiydi. Mihallıçık lobisinden çıkan bir isim olarak  kentin iyiliği için çalışmayı kendine görev bildi. Selami Vardar’dan ilham aldı. Bu isimler, siyasi görüşlerden bağımsız olarak hizmet etmenin önemini öğretti.
Erman bey dönemin Odunpazarı Belediye Başkanı Burhan Sakallı’nın yardımcılığını yaptı. Ses getiren bu olay siyasi görüşlere rağmen uyum içinde çalışmanın amacın hizmet olduğu yerde birlik olabilmenin en güzel kanıtı oldu.
Bugün de Eskişehir’in iyiliği için çalışmaya devam ediyor. “Kentin sorunlarına çözüm üretmek, onun hayatının merkezinde yer alıyor. “ İnançlardan, kimliklerden bağımsız amaç, insanlara ve şehre hizmet etmek olmalı," diyor.
Eskişehirli olmayı bir ayrıcalık olarak görüyor. Bu şehir, onun için yalnızca bir memleket değil; çocukluğundan bugüne kadar her anının, her başarısının ve mücadelesinin sahnesi. Eskişehir’in iyiliği için yaptığı her şey, onun hayattaki en büyük mutluluğu.