2025’i dikkatlice okudum. Rapor MÜSAİD Başkanı Mahmut Asmalı’nın bir önsözüyle başlıyor. Başkan Asmalı, satırlarında hemen ilk ve önemli tespiti, “Türk madenciliği, gelişmiş ülkelerle rekabet edebilmek adına daha yenilikçi bir mevzuat yapısına, çevre dostu teknolojilere ve güçlü bir finansman altyapısına ihtiyaç duymaktadır.” diyerek yapıyor. Türk madenciliği son yıllarda ekonomiye katkı ve verimlilik anlamında gelişme yolunda, bu iyi ama gerçek potansiyel anlamında asla yeterli değil. Bu köşede daha önce de yazdığım gibi, çevreci örgütlerin baskısından kurtulacak, ama çevre faktörünü de hep göz önünde bulunduracak yeni, kapsayıcı bir mevzuata ihtiyaç var. Unutmayalım, bugünün çocuklarına yaşanılabilir bir dünya bırakmak bizlerin görevi. Mahmut Asmalı maden sektörünün finansman ihtiyacına da vurgu yapmış. Finansmana erişimin zor olduğu bir dönemdeyiz elbet. 2025 yılında madencilik sektörünün 10 -15 milyar dolarlık bir ihracat rakamını yakalayabileceğini tahmin ediyoruz. Yurt içinde ise yarattığı ekonomik büyüklüğü, bana göre ölçmek mümkün değil. Böyle ekonomik ve istihdam anlamında büyük bir sektörün, finansmana erişimde mutlaka yeni finansman modelleriyle güçlendirilmesi gerekiyor.
Başkan Mahmut Asmalı’nın tespitleriyle dolu önsözden sonra, rapor rahmetli Süleyman Demirel’in “Ya ülkenin kalkınması için lazım gelen kaynakları yahut ülkenin kalkınması için mevcut olan kaynakları kullanacaksınız... Ya da zengin kaynakların fakir bekçileri olarak üzerinde oturacaksınız. Birincisi olmalıdır.’’ Sözüyle devam ediyor. Ülkenin zenginliği için yeraltı kaynakları mutlak kullanılmalı. Raporu üniversitelerimizin çok önemli hocaları hazırlamış. Sanayi devrimi ile kömüre ve demire duyulan ihtiyaçla başlayan gelişim, 20. Yüzyılda petrol ve nadir toprak elementlerini stratejik bir konuma getirmiş. Nadir toprak elementleri denince Eskişehir öne çıkıyor. Beylikova’da keşfedilen ve Çin’den sonra dünyanın en büyük ikinci rezervine sahip bir zenginliğin üstünde oturuyoruz. Bu zenginliği değerlendirmek için yapılan atılımları burada da yazmıştık. Nadir toprak elementlerinin yanında Türkiye’nin ve bölgemizin en büyük yeraltı zenginliği tabi ki de bor madeni. MÜSİAD’ın maden raporunda bor madenine dünya lideri olduğumuz vurgulanmış. Raporun en önemli tespiti ise geçmişte yapılan hatalar ve bunun günümüze yansıması. Bunun da Türk madenciliğinin gelişmesini istemeyen bazı çevrelerce kara propaganda malzemesi yapılması. Raporda aynen şunlar yazılmış, “Profesyonel yaklaşımdan uzak, plansız-projesiz üretim çalışmaları ile mostra madenciliği yaparak kısa sürede büyük maddi kazançlar elde etme isteğinde bulunan kara düzen ve alaylı madencilik yapan ticaretçilerin uzun yıllar boyunca bu davranış biçimine devam etmiş olması ile bir önceki maddede (kara propaganda yapan çevrelere) belirtilen propaganda ve algı operasyonlarına malzeme sağlanması…” ifadeleriyle devam ediyor. Raporda madenciliğin meşakkatli ve uzun süreli bir sektör olduğunun altı çizilirken, “Madenciliğin uzun süreli ve meşakkatli bir iş kolu olduğu, çok büyük yatırım sermayesi gerekliliği ve bu yatırımın geri dönüşü ve kazancın elde edilmesinin uzun süre sonra başlaması, arama süreçlerine yeterli önemin verilmemesi ve doğrudan satışa odaklanarak üretim yapma isteği sonucu ortaya çıkan başarısızlıklar” şeklinde de tespitler devam ediyor.
Raporda çeşitli zorluklardan bahsedilirken, Erzurum İliç’te meydana gelen kazadan da bahsediliyor. “Erzincan / İliç’te meydana gelen artık akması nedeni ile maden sektörü tekrar topyekûn bir kara propaganda ile karşı karşıya bırakılmıştır. Kazanın madencilik faaliyetinden kaynaklı değil, tamamen iş güvenliği ile alakalı olduğu belirtilmektedir. Bu yüzden bu gibi kazaların madencilik sektörüne olan etkisinin ve madencilik öncesinde, sırasında ve sonrasında rehabilitasyon çalışmalarının da nasıl yapılması gerektiğinin de ortaya açıkça koyulması ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi için ihtiyaç duyulan tedbirlerin alınması gerekmektedir” ifadeler raporun içeriğinde yer alıyor. Maden mevzuatının sektör koşullarına uygun şekilde güncellenmesi için 6 maddelik bir öneri de rapora eklenmiş durumda. 6 maddeyi özetleyecek olursak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Taşınmazlar Komisyonu’nun yetkileri netleştirilmeli, süreçler belirli bir takvime bağlanarak yatırımcılar için öngörülebilir hale getirilmelidir. 12. Kalkınma Planı’ndaki madencilik politikaları uygulanmalı, bürokrasi azaltılarak izin süreçleri hızlandırılmalıdır. Mevzuat değişiklikleri, tüm paydaşların katılımıyla hazırlanmalı ve kamu kurumlarına gecikmeler için yaptırım uygulanmalıdır. Yer altı kaynaklarının etkin yönetimi için yeni bir bakanlık kurulmalı, toplum madencilik konusunda doğru bilgilendirilmelidir.
MÜSAİD’ın hazırladığı K İ M YA , M E TA L V E M A D E N SEKTÖR KURULU RAPORU 2025’de yer alan bir diğer önemli konu kamuoyunda da çokça tartışılan Çevresel Etki Değerlendirme yani ÇED raporu hakkında. Bununla ilgili öneriler de sıralanmış. ÇED sürecinin hızlandırılması ve bürokratik engellerin kaldırılması için taşra teşkilatları ve Bakanlık süreçlerinde süre kısıtlamaları getirilmelidir, deniliyor. Bürokratik süreçlerin hızlandırılması için de gerekenler belirtilmiş. Buna göre, valilik süreciyle ilgili,
*Yer görme dilekçesi 3 işgününe düşürülmeli.
*Dosya inceleme ve eksiklik süreci toplamda 15 işgününü geçmemeli.
*“ÇED Gerekli Değildir” kararı hızlıca onaylanarak dağıtımı yapılmalıdır.
Bakanlık süreciyle ilgili,
*Dosya inceleme ve halk katılımı süreci kısaltılmalı.
*Kurum görüşü sayısı 4-5 ile sınırlandırılmalı.
*Halkın Katılımı Toplantıları ve tekrar eden kurum görüşleri kaldırılmalı.
*Süreç takvime bağlanarak, belirtilen sürede yanıt vermeyen kurumların görüşü otomatik olarak olumlu sayılmalıdır.
*ÇED Olumlu Belgesi hızlıca dağıtılmalıdır.
Şeklinde öneriler sıralanmış. Rapor çok kapsamlı, tamamına bu köşede yer vermek mümkün değil. Okumak isteyen için yazının sonuna bir link bırakacağım.
Raporu hazırlayan başta akademik kadro olmak üzere, Prof. Dr. Mustafa KUMRAL - İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekanı, Doç. Dr. Hakan TUNÇDEMİR - İstanbul Teknik Üniversitesi Maden Fakültesi Dekan Yardımcısı, Mehmet ILIK - MÜSİAD Bitlis Şube Başkanı, Emrullah YEDİKARDEŞ - MÜSİAD Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu Başkan Yardımcısı ve Maden Çalışma Grubu Başkanı önemli ve dikkate alınması gereken bir çalışmaya imzayı atmış. Tabi, MÜSİAD Kimya, Metal ve Maden Sektör Kurulu Başkanı Muhittin CAN’ın da emekleri burada çok büyük.
Raporun linki: https://www.musiad.org.tr/uploads/press-479/kimya-metal-maden.pdf