Bu ülkede ne zaman yerli ve millî bir adım atılsa, karşısında aynı sesleri duyuyoruz. “Yapılamaz”, “Gereksiz”, “İsraftır ”, ‘’Rant var, yaptırmayız.’’
Bugün aynı sesler Kanal İstanbul için yükseliyor. Dün şehir hastanelerine karşıydılar, Marmaray’a burun kıvırdılar, Avrasya Tüneli’ni “hayal” sandılar. Havalimanı gereksizdi. Hepsi yapıldı, millet faydasını gördü. Şimdi sırada Kanal İstanbul var. Bu projeye yalnızca bir kanal gözüyle değil, Türkiye Yüzyılı’nın kilit taşı, millî iradenin sembolü olarak bakmak gerekiyor.
Bu proje Türk milletinin bağımsızlık yürüyüşüdür
Kanal İstanbul, Türkiye’nin yalnızca ulaştırma vizyonu değil, aynı zamanda bağımsızlığını güçlendiren stratejik bir adımdır. Türk devleti, artık başkalarının dayattığı rotaları izlemiyor; kendi yolunu kendi çiziyor. İstanbul Boğazı’nın alternatifi olan bu kanal, Montrö’nün gölgesine takılmadan yeni bir manevra alanı oluşturacak, Türk milletinin iradesini coğrafyaya kazıyacaktır.
Maneviyatla yoğrulmuş bir teknik eser
Bu millet, Fatih’in emaneti İstanbul’a sadece gözle değil, gönülle de bakar. Boğaz’ın her yakasında bir dua, bir hatıra, bir ruh vardır. Her gemi geçişinde manevî hafızamız risk altında. Kanal İstanbul, bu mirası koruyacak; İstanbul’un hem tarihî hem coğrafi dengesini yeniden kuracaktır. Bir yönüyle teknik bir başarı, diğer yönüyle ecdada saygının ifadesidir.
Yerli kaynak, yerli akıl, yerli istihdam
Bu proje dışa bağımlı değil, yerli mühendislik, yerli malzeme, yerli iş gücü ile inşa edilecek. Lojistik üslerden sanayi bölgelerine kadar açılacak her yeni alan, Türk gençlerine iş, Türk mühendisine fırsat, Türk sanayisine itibar demek.
Rakamlarla değil, iradeyle ölçülen proje
• Uzunluk: 45 km
• Genişlik: Yüzeyde 360 m
• Derinlik: 20,75 m
Evet, bu proje büyük. Ama biz küçük hesaplar yapan bir millet değiliz. Boğaz’ın alternatifi olmasıyla deniz taşımacılığını rahatlatacak, çevresine kurulacak modern yerleşimlerle şehirleşme sorununa nefes aldıracak. Aynı zamanda Türkiye’yi doğu-batı arasında bir lojistik süper güç haline getirecek. Bunlar yapılırken elbette çevresel faktörler dikkate alınacaktır.
Millî iradeye karşı çıkanlar, milletin yoluna taş koyanlardır
Bu ülkede millî savunma sanayii projelerine “durdurun” diyenler kimse, Kanal İstanbul’a da karşı çıkanlar onlardır. Onlar hep bir bahaneyle milletin önünü tıkamak istediler. Ama biz artık eski Türkiye değiliz. Bugün millî irade, bu projede, üretimde, bilimde, teknolojide hayat buluyor. Bu kanal, sadece bir su yolu değil; millî iradenin ete kemiğe bürünmüş hâlidir.
Kanal İstanbul, Türkiye’nin geleceğe açtığı kapıdır. İrademizle, mühendisliğimizle, emeğimizle inşa edeceğiz. Çünkü biz inanıyoruz: Bu yüzyıl, Türkiye Yüzyılı olacaksa, bu ancak eserle, yatırımla, kararlılıkla olur. Dün köprüleri yapanların yolundan, bugün kanalları açanlar yürüyor. Ve tarih, bu yürüyüşü elbette yazacak.