Eskişehir’in simgesini mi soruyorsunuz? Hiç düşünmeden “Porsuk Çayı” derim. Şehre gelen her turistin ilk durağı Adalar olur, Köprübaşı’nda bir fotoğraf çekilmeden dönmez kimse. Gondola binmeden, çayın kıyısında bir çay içmeden bu şehir tam yaşanmış sayılmaz. Elbette bu çayın sadece turistik bir önemi yok. Aynı zamanda Eskişehir’in içme suyu da bu çaydan karşılanıyor. Yani hem göze hem hayata hitap eden bir kaynak Porsuk. Hal böyleyken Porsuk’un temizliği, korunması, geleceğe taşınması hayati bir mesele haline geliyor. Hele ki iklim krizinin tam ortasında olduğumuz şu dönemde...

Büyükşehir Belediyesi ve ESKİ, bu önemin farkında olacak ki, yaklaşık bir ay önce dip temizliği çalışmalarına başladı. Orhangazi Mahallesi’nden başlayan çalışmalar, Adalar bölgesinden Köprübaşı’na doğru ilerliyor ve Kentpark’ta sona erecek şekilde planlanmış. Toplamda 10 kilometrelik bir hatta yürütülen temizlik çalışmalarında şu ana kadar 6 kilometrelik bölüm tamamlanmış. Geriye kalan 4 kilometrelik kısmın da en kısa sürede bitirilmesi planlanıyor. Umarım işler planlandığı gibi gider de, turizm sezonu tam açılmadan bu çalışmalar bitirilir. Bu sayede de şehrimize gelen misafirlerimiz Porsuk’un o eşsiz manzarasını doyasıya yaşar, gondolla gezmenin keyfine varır.

Tabii bu güzel gelişmelerin yanında, bazı olumsuzluklar da yaşanıyor. Temizlik çalışmaları sırasında çok sayıda balığın öldüğü bildirildi. İddialara göre, çaydaki su seviyesinin düşürülmesiyle birlikte oksijen seviyesi de azalmış ve balıklar bu nedenle yaşamlarını yitirmiş. Eğer bu iddialar doğruysa, ortada ciddi bir planlama eksikliği var demektir. Porsuk’u temizlerken, içindeki canlıları göz ardı edemeyiz. Bu tür çalışmalar sadece iş makineleriyle değil, aynı zamanda doğa bilimcilerle, çevre mühendisleriyle birlikte yürütülmeli. Yaşam alanı koruma işi, salt temizlikten ibaret değildir. Biz bu şehri doğayla barışık, uyum içinde yaşanabilecek bir yer olarak tanımlıyorsak, her işimizde bu hassasiyeti gözetmek zorundayız.

Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce de Porsuk Çayı’nın öneminin farkında. Çalışmaları yerinde inceleyip “Porsuk bizim gözbebeğimiz” demiş ve çalışmaların yalnızca bugünü değil, geleceği de düşündüğünü vurgulamış. Zaten Porsuk’a gözümüz gibi bakmazsak, bu şehir bir yanıyla eksik kalır. Porsuk, bu şehri yaşanır kılan en temel değerlerden biri. Her mevsim ayrı güzel, her anı başka bir anı barındıran bir yer. Sabah koşuya çıkanların da, akşam yürüyüş yapanların da, kahve içenlerin de, sevgililerin el ele yürüdüğü yerlerin de ortak noktasıdır burası.

Bugüne kadar yapılan çalışmalarda 50 bin ton dip çamuru çıkarılmış. Bu küçümsenecek bir rakam değil. 25 kamyon, 2 ekskavatör, bir kepçe ve bir loder ile yürütülen hummalı bir çalışma söz konusu. Oğuzhan Özen’in ifadesiyle, bu temizlik sadece estetik bir dokunuş değil, aynı zamanda afet riskini azaltma çalışması. Yani hem görüntü hem güvenlik anlamında önemli bir süreçten geçiyoruz.

Ama şu net: Porsuk’u korumak sadece belediyenin görevi değil. Eskişehirli olarak hepimize düşen sorumluluklar var. Çay kenarında oturup piknik yapan da, yürüyüş yapan da, fotoğraf çeken de, gondola binen de bu sorumluluğun bir parçası. Temiz tutmak, kirletmemek, zarar vermemek en temel vatandaşlık görevimiz.

Gelin bu yaz hep birlikte Porsuk’un kenarında oturup çay içerken, çocuklarımızı yanımıza alıp gondolla gezerken içimiz rahat olsun. “Biz bu güzelliği koruyabildik” diyebilelim. Gelecek kuşaklara anlatacak bir Eskişehir masalımız olsun.