Değerli dostlar! Sevgi doğum sancısından bir türlü kurtulamadı, kurtulamıyor.  Kurtulacağa da benzemiyor. İnsanlık var olalı sevmenin ve sevilmenin hazını yaşayamadı. Tarih boyutoplumlar sevgiye gebe ama sevmenin, sevilmenin, sevindirmenin doğumunu yapamadı, yapamıyor ya da yaptırılmıyor. Sevmenin, sevilmenin, sevindirmenin sağlıklı doğumu için akli ve kalbi marazi halleri ıslah gerek. Yüzyıllar öncesi Yunus Emre’ye: “Sevelim sevilelim.” dedirten hacet ne idi acaba? Sevgi Rahmani, öç şeytanidir. 

Zihinler ve vicdanlar art niyetten, su-i zandan, garazı tavırdan arınmadıkça sevmenin, sevilmenin, sevindirmenin hasretini çekmeye mahkûm.  Sevginin sırrı ağacın köklerine benzer. Emaresi de yaprak, dal ve meyveye yansır. Ne hazin ki insanlık yaşatmanın yerine öldürmenin, dayanışma yerine sömürmenin derdinde. İnsan bu iki kötü emelden aklını ve insafını paklamadıkça sevginin doğumu mümkün değil… Sevmenin, sevilmenin,sevindirmenin özlemini insanlık hangi çağda çekmedi ki, bu zamanda çekmesin. Akılı iş Rahman’dan, hileli iş şeytandandır. 

İnsanlık ne çekti ise akbabanın leşe, kurdun kuzuya olan çıkar ilişkili sahte sevgileri gibi sevgiden çekti, çekiyor. Akbaba yumurtasından bülbül, bülbül yumurtasından akbaba çıkar mı? Kuş başka, yumurta başka şey… Her kuş türünün yumurtası kendine has karakter taşır. Sevgi nerede ise ay ve güneşin güzellikleri, nimetleri oraya yansır. Kuyunun dibi bile Yusuf’u kendisinde görünce: “Ben de cennetten bir köşe gibi olmanın sevincini yaşadım.” diyerek sevginin hazzını haykırdı. O haykırış hâlâ insanlığın kulağında çınlar durur.

Kuş kafeste ne kadar sevilirse sevilsin kendine özgü yaşamadıkça kafes hâli kuşa ıstıraptır.Bırak, kuşu uçup gitsin kendi mecrasında semalara doğru. Ovada, yaylada, kırda sevsin, sevilsin, sevindirsin. Kim istemez gitmek istediği diyara severek, sevilerek, sevindirerekgitmeyi? Kim istemez gittiği yerden severek, sevilerek, sevindirerek dönmeyi? Hayatın gerçeği şu ki, giden ya da gelenlerin kimisi kederli, kimisi de sevinçlidir. Herkeste farklı bir hâl…  İşin kötüsü kimi öldürülmenin kederinde, kimi de öldürmenin sevincinde…  Kimileri çaldırmanın endişesinde, kimileri de çalmanın sevincinde. 

Kişi vardır zulmüne, mağrurluğuna sevinir. Kişi de vardır mağrurun aşağılamasından,zulümden kurtulmanın sevincinde. Severek, sevilerek, sevindirerek yaşamak ne kadar dagüzel ahval... Sivrisinek, Süleyman peygambere rüzgârı şikâyet etti. “Ey Süleyman! Bu rüzgâr var ya! O, beni sevmiyor. Özgürlük ve hayat hakkımı kısıtlıyor. Bana düşmanlık besliyor. Bana olan kininden korkuyorum. Ona gereken cezayı ver. Adaleti tesis et, beni rahatlat!”  dedi.

Kuşdilini dahi bilen Süleyman, sivrisineğe: “Davalıyı da dinlemedikçe, tek taraflı davacının iddiasına göre karar vermem. Tek tarafı dinleyip hasmın savunmasını almadan verilen karar adalet değil, zulümdür. Ben zalim değilim ki, zulmedeyim. Benim yaratılış gayem zulüm yapmak değil adaletli olmaktır. Varlık sebebim sevmek ve sevilmektir.” deyince, sivrisinek: ”Adaletin tecellisi sevgiyle oluyorsa eyvallah! Bütün âlemlerde tüm yolların tek noktada kesişmesine sebep adalet ve sevginin olduğunu anladım ya! Gayri kaygı duymam.” demiş. Bülbülün sevgisini gül, gülün değerini de bülbül bilir. Karga ne bilir gülün değerini.  

Ey dost! Sevgi adalet ister, adalette sevgi. Sevdiğin canın bile sevdiği bedeni bir gün adaleticabı terk eder. Fırsat varken sev, sevebildiğin kadar. Sevin, sevindir... Sevmeye, sevilmeye, sevindirmeye zamanın olmaya bilir.  Sevgi öyle bir değerdir ki, kimde olursa olsun onu fazilet sahibi yapar. Sevgiyi kötüye kullanan hem zalimdir hem de cahil. İnsanın kendisine de, başkasına da zulmü cehaletindendir. 

Kin ile sevgi bir gönülde yurt tutar mı? Tavuk ile tilkinin bir yuvada barındırılması misali.  Kin ve husumetle sevgi bir arada olur mu? Gönül bahçesini sevginin çiçekleri, gülleri ve güzellikleriyle donatmak isteyen öncelikle o mekânı kin, öfke, öç, husumet, hasetlik gibi haşarattan temizlemek zorunda. Sevginin olmadığı yerde hoşgörü, uzlaşı olur mu? Sevmek, sevilmek ve sevindirmenin olmadığı ortamda kaos olur, kaos. Sevmeyi, sevilmeyi, sevindirmeyi ilke ve ideal bilenlere selam olsun! 

Ömrünüz uzun, kazancınız bereketli olsun! Hoşça kalın! Dostça kalın!

​​​

Yunus Emre GÜLLÜ / Milli irade