Dış politika da Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Dünya genelinde olumlu mesajlar geliyor.AFP haber ajansı bölgedeki son gelişmelerle ilgili hazırladığı bir analizde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın uluslararası arenadaki güçlenen rolüne dikkat çekti ve Türkiye'nin Rusya ve Ukrayna arasında arabuluculuk yapmaya da hazır bir pozisyona geldiğini yazdı.Ayrıca Cumhurbaşkanımız için Kartlarını iyi oynadı, kıskanılacak bir pozisyona sahip! "Hiç şüphe yok ki bu Erdoğan'ın yıldızının parladığı bir dönem"
Nerden nereye dememek elde değil
2020 yılında olanlar ise "Türkiye geri döndü" tartışmalarını beraberinde getiriyordu. Libya'da Rusya'nın, Körfez'in, Mısır'ın, Fransa'nın, Yunanistan'ın ve ABD'nin çeşitli biçimlerde desteklediği Hafter adındaki bir darbeci ülkenin çoğunu ele geçirmiş, başkent Trablus'u kuşatmıştı. Türkiye 1911'de terk ettiği Trablusgarp'a askerî ve siyasi müdahalede bulunarak meşru hükûmeti kurtarmış, Libya üzerinde temel aktör konumuna yükselmişti. Yetmemiş Deniz Yetki Alanı anlaşması imzalayarak Mavi Vatan'da Yunanistan ve arkasındaki yedi düvelin planlarına büyük bir darbe vurmuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan öncülüğündeki bir "büyük strateji" ile Türkiye tarihten çıkıp geliyor ve küresel aktörlük mücadelesine geri dönüyordu...
Türkiye'nin hem Batı vesayetiyle hem de onun içerideki uzantılarıyla zayıf bir uydu-müttefik konumundan çıkmaya çalıştığı 1990'ların başında Azerbaycan'ın vatan toprağı Karabağ işgal edilmiş ve yaklaşık 30 yıllık Ermeni işgali altında kalmıştı... Hem Rus hem İran hem de tüm Batı desteğini arkasında toplamış Ermenistan'a karşı Azerbaycan'ın yanında 2020 yılı itibarıyla artık güçlü bir Türkiye desteği vardı. Bu destek siyasi, diplomatik bir desteğin ötesinde aynı zamanda da askerî ve stratejik bir destekti. Neticede çoğu kişi için hayali bile mümkün olmayan Karabağ'ın işgalden kurtarılışı Türkiye'nin geri dönüşünü işaret ediyordu. Üstelik bu süreçte Türkiye Rusya'yı da sürece bir şekilde ikna veya mecbur ederek bu zaferi Azerbaycan'la birlikte tasdik ettiriyordu.
ABD'nin 47. Başkanı Donald Trump yaptığı açıklamada, Suriye'de son dönemde yaşanan ve Beşşar Esed rejiminin devrilmesiyle sonuçlanan olayların arkasında Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğuna inandığını söyledi.
Trump, iç savaşla epey yıpranan ülkede son dönemde yaşanan gelişmelere ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Türkiye büyük bir güç ve Erdoğan, benim çok iyi anlaştığım biri. Erdoğan’ın çok güçlü bir askeri gücü var ve bu ordu savaşlarla yıpranmamış. Savaşlarla ve diğer şeylerle tükenmemiş. Erdoğan çok güçlü, etkili bir ordu inşa etti. 5 milyon kişilik bir orduyla 250 bin kişilik bir ordu arasında, arada 5 bin askerimiz vardı. Generale sordum, 'Bu durum hakkında ne düşünüyorsunuz?' diye. O da, 'Hemen yok edilirler' dedi ve onları oradan çıkardım, bu yüzden çok eleştiri aldım.
Ama ne oldu? Hiçbir şey. Hiçbir şey olmadı. Birçok hayat kurtardım. Şimdi 900 askerimiz var, bazılarını geri gönderdiler ama 900. Şimdi taraflardan biri neredeyse tamamen yok edildi.
"KAZANAN TARAF TÜRKİYE"
Ama diğer tarafın kim olduğunu kimse bilmiyor, ben biliyorum, o Türkiye. Evet, Türkiye işin arkasındaki güç. Erdoğan çok akıllı bir adam. Türkiye bunu binlerce yıldır istiyordu ve o aldı. Askerlerimizin öldürülmesini istemem. Zaten artık olmaz diye düşünüyorum çünkü bir taraf yok edildi."
Trump’ın vardığı sonuç aslında İlmek ilmek dokunan dış politikamızın başarısıydı.HTŞ önderliğindeki muhalif grupların Şam'ı ele geçirerek Esad rejimini devirmesinin ardından Millî İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın'ın HTŞ lideri Ebu Muhammed el Golani (gerçek adı Ahmed el-Şaraa) ile görüşen ilk yüksek profilli isim olması ve Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Etiyopya ile Somali arasında bir yıldır süren anlaşmazlığın sona ermesine aracılık ederek bir başka diplomatik zafere imza atması nerden nereye geldiğimizin en güzel örnekleridir.
İster Erdoğan’ı sevin, ister sevmeyin, son günlerin yalın gerçeği şudur: Erdoğan, şu sıralar dünya siyaset sahnesinde “oyun kurucu lider” olarak algılanıyor.
Bugün üzerinde rahatça oyun oynanan değil, bölgesinde oyun kuran, oyun bozan kararlı bir Türkiye var. Bugün birkaç milyar dolar için el açan değil, dünyada milli gelire oranla en fazla insani yardım yapan cömert bir ülke var.
Bugün kendi milli güvenliği için hiç kimsenin icazetini aramadan operasyon düzenleyen, dış politikası bağımsız bir Türkiye var."