Türkiye için 2025 yılı, siyasetin ayaklarına vurulan prangalardan kurtulma yılı olacak.Zaten Türkiye son 10 yılda içeride tarihinin en sert ve zor mücadelesini vererek iç temizliğini büyük oranda yaptı. Dış politikada ise çok yönlü denge siyasetiyle problemlerini en aza indirdi ve yeni önemli ilişkiler kurdu.
Şimdi kendi ayağına vurulan en büyük prangayı, 40 yıldır devam eden terör prangasını bitirmek istiyor. Buna mecbur; çünkü bin yıldır birlikte yaşayan Türkler ve Kürtler bugün dünden çok daha iç içe geçmiş ve tek vücut olmuş durumda. Bu terörle devam edemez. Çözüme de bu iç içe geçmişlik üzerinden bakılmalı ve yeni bir siyaset geliştirilmeli. Geçen yüzyılın paradigmalarıyla Kürt meselesini çözmek artık mümkün değil. Bu yüzden bütün iş, siyasete ve siyasetçilere düşüyor.
Öcalan'ın ilk mesajından sonra DEM Parti'nin harekete geçmesi ve siyasi partilerle görüşmeleri başlatması önemli bir adım.
İmralı'dan dönen heyet, MHP lideri Bahçeli'yle görüştü. TBMM Başkanı'yla Numan Kurtulmuş ile görüştü. Sırayla gezip ziyaretlerde bulunuyorlar ve ulaşamadıkları kimse yok. Bu kareleri, Bahçeli'yle DEM'lilerin birlikte verdiği fotoğrafı düne kadar hayal edebilir miydik?
Devlet Bahçeli ile İmralı heyeti arasındaki görüşme siyasetin çözüm aracı olduğunu ve milletin emrinde olduğunu kanıtlıyor. Bu ülke için siyaset, özellikle de Cumhur İttifakı büyük bir risk aldı; elini, hatta bütün bedenini taşın altına koydu. Bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğini güçlendirmek için. Sabotajcıları aradan çıkarabilmek için.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Türkiye halkının tüm unsurlarının olduğu gibi Kürtlerin de Milli Devletidir" dedi ve şunları kaydetti:
"Türkiye Yüzyılı; Türk ve Kürt yüzyılıdır.
Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti Devletini sahiplenmeleri hem hakları hem yükümlülükleridir. Beklenen Kürtlerin Devletleriyle daha fazla bütünleşmesidir."
Bu konuda her türlü riski, eleştirilmeyi, tepki çekmeyi ve ucuz popülizmleri göze alarak yola çıkan Devlet Bahçeli’ye şükran borçluyuz. Sürecin ilerleyebilmesi için tüm kesimlerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi lazım. Ve Devlet Bahçeli beyin başlattığı bu yürüyüşün yanında durmalıyız. Yarım asırdır devam eden bu şiddet ortamı tarihin tozlu sayfalarına artık gömülmelidir.
Yazımı merhum düşünürümüz Ziya Gökalp’le bitirmek istiyorum
“Türklerle Kürtler bin yıllık bir ortak din, ortak tarih ve ortak coğrafya sonucunda maddi ve manevi bakımlardan birleşmişlerdir.
Bugün ise ortak düşmanlar ve ortak tehlikeler karşısında bulunuyorlar.
Bu tehlikelerden ancak ortak bir kararlılıkla kurtulabilirler.
O halde büyük bir inançla diyebiliriz ki, Türkler ile Kürtlerin birbirini sevmesi her iki taraf için hem dini hem de siyasi bir farzdır.
Kürtleri sevmeyen bir Türk varsa Türk değildir.
Türkleri sevmeyen bir Kürt varsa Kürt değildir
Türkiye Yüzyılı; Türk Ve Kürt Yüzyılıdır
Delil Ateş
Yorumlar