Avrupa Birliği (AB), yirmi yedi üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir. 1993 yılında, Avrupa Birliği Antlaşması olarak da bilinen Maastricht Antlaşması'nın yürürlüğe girmesi sonucu, var olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur.

Türkiye’nin Birlik ile ilişkileri 31 Temmuz 1959 tarihinde Avrupa Ekonomik Topluluğu’na (AET) yapmış olduğu ortaklık başvurusu sonucunda imzalanan 12 Eylül 1963 tarihli Ankara Anlaşması ile başlamıştır. Bu anlaşma ile o dönemde AET olarak teşkilatlanmış olan Avrupa Birliği ile ilişkiler sadece Türkiye’nin AET ülkeleri ile Ortak Pazar özelliklerinden faydalanarak, herhangi bir kısıtlama olmadan ticaret yapabilmesine olanak tanımaktaydı.

İlk başvurudan bugüne kadar inişli çıkışlı bir serüvene dönüşen Avrupa Birliği üyeliğimiz ile ilgili yeni gelişmeler yaşanıyor.Süreç çoğu kez tıkansada herzaman devam etti.

Avrupa birliği ülkeleri Bürüksel’de Rusya-Ukranya savaşını masaya yatırmak için toplandılar.Avrupa Birliği kurulduğunda Barış projesi olarak kuruldu.Ancak Trump’ın ABD başkanı seçilmesiyle birlikte Avrupa Birliği ülkeleri kendilerini yeni bir dönemin içinde buldular.ABD ,Avrupa’da ki askeri faaliyetlerini azaltma kararı dışında Avrupa Birliğinin güvenlik anlamında kendi başlarının çaresine bakmaları paradigmasına geçti.Buda Avrupa Birliğini kendi güvenliğini sağlama konusunda adım atmaya yönlendirdi.Bu anlamda Bürüksel’de ki zirvede  savunma harcamalarını belirgin şekilde artırma kararı aldı.Füze savunma sistemlerinden,insansız hava uçaklarına kadar birçok konu masaya yatırıldı.

Zirveden çıkan kararlar, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde Avrupa ile ilişkilerini yakından ilgilendiriyor.Türkiye’nin yeni süreçte Avrupa’da ençok konuşulan ülke olacağı kesin.Avrupa Birliği ülkeleri Türkiye’nin mutlaka olması konusunda aynı düşüncedeler.NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip ülkemize ihtiyaç herzamankinden daha fazla durumda.Başkan Erdoğan’ın dediği gibi “Türkiyesiz bir Avrupa güvenliği düşünülemez"

Bununla ilgili Fransız Le Monde gazetesi de "Eskiden zahmetli bir ortak görülen Türkiye, zayıflayan AB için öneminin arttığını" yazdı. Türkiye'nin NATO'nun ikinci askeri gücü olduğunun altının çizildiği analizde, Paris'teki zirvede Türkiye'nin olmaması "stratejik hata" olarak nitelendirildi ve "Türkiye, bugün Washington'ın değişen tutumu nedeniyle son derece hassaslaşan Avrupa için vazgeçilmez hale geldi" ifadelerine yer verildi.

Yine Yunan basınından Ta Nea gazetesinde yer alan haberlerde de 'ABD-Avrupa Birliği-Türkiye' üçgeninde dışarıda kalmaktan korkan Yunanistan'ın; Türkiye ile iyi geçinmesinin en doğru seçenek olduğuna vurgu yapıldı. Türkiye ile Yunanistan arasında Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının nisan ayında Ankara'da yapılması planlanıyor.

Polonya Başbakanı Türkiye’nin Avrupa’da daha fazla rol almasıyla ilgili açıklamalarda bulunup,önümüzdeki hafta Türkiye’yi ziyaret ederek,bu konularla ilgili sayın cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’la istişare edeceğini belirtti.

Nerden nereye dememek elde değil.Avrupa Birliği üyesi olmamamız için heryolu deneyen Avrupa şimdi de yeniden Türkiye ‘yi sürecin içerisine koymak için elinden geleni yapıyorlar.Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Terörsüz Türkiye için başlatılan süreç,dış politikamızda ki güzel gelişmelerle taçlanıyor.Ülkemiz adım adım önüne koyduğu hedeflere ilerliyor.Ülke içinde bu güzel gelişmeleri hazmedemeyenlerin olması üzücü.Çünkü biz hep birlikte büyük Türkiye’yiz.Ülkemizin büyümesi,kalkınması 85 milyonun yararınadır.Bu konular da tüm siyasi partiler elini taşın altına koymalıdır.