Eskişehir’de kentsel dönüşüm meselesi artık bir şehircilik problemi olmaktan çıktı, düpedüz bir hayatta kalma sorununa dönüştü. Deprem bilimin konusu ama sonuçları hayatın ta kendisi. Ve biz hâlâ bu meseleyi, "öncelikler" listemizin alt sıralarında tutmaya devam ediyoruz.
AK Parti MKYK Üyesi ve Eskişehir Milletvekili Nebi Hatipoğlu'nun yaptığı çağrı, işte bu yüzden çok kıymetli. "Acilen 25 bin yeni, depreme dayanıklı konut üretme zorunluluğumuz var" dedi Hatipoğlu ve ekledi: "Bu bir suçlama değil, ama bir yetersizlik olduğu da aşikâr." Siyaset üstü, gayet yerinde bir duruş sergiledi.
Hatipoğlu’nun önerisi net: Çalıştay. Herkes bir masaya oturmalı. Bakanlık temsilcileri, belediye başkanları, vekiller, STK’lar, muhtarlar… Kim bu şehirde söz sahibiyse, aynı zamanda sorumluluk sahibi olduğunu da bilmeli. “O gün geldiğinde oturup ağlayacağımıza, bugün oturup bu işi çözelim” demesi her şeyin özeti aslında. Geç kalırsak, yıkım sadece binalarda olmaz, vicdanlarımızda da olur.
Daha önce Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce de benzer bir çıkış yapmıştı. 50 bin konutta inceleme yapıldığını, hangi binanın yıkılması, hangisinin güçlendirilmesi gerektiğini artık bildiklerini söyledi. Yani elimizde veri var, analiz var, tespit var. Sıra icraatte.
Ünlüce, Çevre Şehircilik Bakanı Murat Kurum’la yapılan görüşmelerde de çözüm önerileri de gündeme geldiğini söylemişti. Düzgün bir imar planı ve maddi yardım gerektiğini aktarmıştı. İşte mesele bu: Para.
Bu konunun önündeki en büyük engel belli: Vatandaşın cebinden para çıkacaksa, bu iş yürümüyor. O yüzden İstanbul’daki “Yarısı bizden” kampanyası gibi uygulamalar, Eskişehir için de hayati önem taşıyor. Devlet bu yükün yarısını omuzladığında, vatandaş geri kalanını taşımaktan kaçmaz. Hele ki bu taş, çocuğunun başına düşecek bir beton parçasıysa.
AK Parti İl Başkanı Gürhan Albayrak da “Bir dakikamız bile yok” dedi. Bu fikre katılmamak mümkün değil. Herkesin yapıcı çağrılar yaptığı bu ortam, belki de yıllardır özlemini çektiğimiz ortak akıl ikliminin başlangıcı olabilir. Ama bu iklimin kalıcı olması için sadece konuşmak yetmez, adım da atmak gerekir.
Eskişehir’in bu yükün altından kalkması için tek şart var: Herkesin elini taşın altına koyması. Yoksa yarın o taş hepimizin üstüne düşecek.