Merhaba, ben Diyetisyen Aydan Tuğçe Dal Hızarcıoğlu. Bugün, son dönemlerde sosyal medyada büyük ilgi gören "Carnivore Diyeti" hakkında bilgi vereceğim. Bu yazıda, öncelikle bu diyetin ne olduğunu tarafsız bir şekilde açıklayacak, ardından size bilimsel açıdan ele alarak anlatacağım. 

Carnivore Diyeti Nedir?
Carnivore diyetine; et obur diyeti de denebilir. Yalnızca hayvansal gıdaların tüketildiği bir beslenme şeklidir. Bu diyeti uygulayan bireyler, et, balık, sakatat, yumurta, iç yağlar, kemik suyu ve hayvansal yağlar gibi besinleri ana gıda kaynağı olarak kullanırken, bitkisel gıdalara, sebze, meyve, tahıllara, sağlıklı veya sağlıksız ayrımı yapmaksızın hiçbir karbonhidrata kesinlikle yer vermez.
Bu beslenme tarzı, genellikle ketojenik diyetle karıştırılsada, temelde farklıdır. Ketojenik diyette, sağlıklı yağlar (özellikle bitkisel yağlar ve Omega-3 yağ asitleri) ve çok az miktarda karbonhidrat tüketimi söz konusu iken, Carnivore diyeti tamamen bitkisel gıdaları ve karbonhidrat kaynaklarını dışlar. Carnivore diyetinde sıvı olarak sadece su tüketilir, ancak bazı bireyler elektrolit dengesini korumak amacıyla tuz veya takviye kullanırlar. Ayrıca, bu diyette belirli bir öğün saati ya da porsiyon miktarı yoktur; beslenme, bireyin açlık durumuna ve doygunluk hissine göre şekillenir.
Bu diyeti deneyen kişilerin çoğu, sosyal medyada gördükleri ya da duydukları bilgilere dayanarak, kilo ve sindirim sorunlarını çözme beklentisi içindedir. Ancak bu beklentileri destekleyen bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Dahası, Carnivore diyeti sağlık açısından ciddi riskler oluşturabilir. Şimdi, bu beslenme şekline bilimsel bir bakış açısıyla yaklaşarak daha detaylı bir değerlendirme yapalım.

Bilimsel Açıdan Değerlendirme
Diyetisyenler olarak bizlerin ilk amacı, bireye en sağlıklı ve iyileştirici yolu göstermektir. Bunu gerçekleştirirken de kaynağımız her zaman bilimdir. Amacımız kilo kaybı olduğunda bile, her bireyin ihtiyaçlarına göre beslenme planı oluştururuz. Kişiye özel beslenme planı oluştururken bunu, kişinin kan değerlerini, yaşam tarzını, sağlık durumu ve varsa mevcut sağlık problemlerini göz önünde bulundurularak yaparız. Örneğin, bir kişi için faydalı olabilecek bir beslenme planı, bir başka kişi için uygun olmayabilir. Bu nedenle, popüler diyetler hakkında genelleme yapmak son derece yanıltıcı olabilir ve sağlık açısından riskler oluşturur.

1.Carnivore Diyetin Kilo kaybı iddiası: 
Öncelikle kişi eğer normalde beslenmesine dikkat etmiyor, paketli ürünler tüketiyor, gereğinden fazla yiyor veya aşırı karbonhidrat alıyorsa, bu alışkanlıklardan sadece bir kısmını değiştirdiğinde bile kilo verebilir. Dolayısıyla, kilo kaybını tamamen et ağırlıklı beslenmeye bağlamak doğru ve mantıklı bir yaklaşım değildir. Bununla birlikte bu diyetin ’doyana kadar yemek’’ uygulama şeklini tekrar hatırlayacak olursak; kilo verirken kalori açığı oluşturmak gerekir, yani harcanan enerjinin alınan enerjiden daha fazla olması gerekir. Dolayısıyla siz gereğinden fazla tüketerek veya istediğiniz kadar yiyerek kilo veremezsiniz. 
Kilo vermedeki bir diğer önemli nokta da kaybettiğiniz şeyin ‘’nereden’’ olduğudur. Bu diyet gibi diğer popüler tek tip beslenme programlarında (örneğin sadece makarna veya su diyeti) kişiler kas ve sıvı kaybını, kilo kaybıyla karıştırırlar. Tartıdaki her eksilme; doğru bir eksilme değildir. Kas ve sıvı sağlığımız için gereklidir. Fazla kilolar yağ kaybederek azalmalıdır. Bu nedenle, kilo kaybını sadece tartı ile değil, vücut kompozisyonundaki değişiklikler ve kan değerlerindeki iyileşmelerle de izlemeliyiz. 

2. Sindirim:
Bu diyetin savunucuları, Carnivore diyetinin iltihaplanma ve sindirim sorunları gibi birçok sağlık problemine çözüm olabileceğini öne sürer. Ancak burada aksine sebep olabilecek, gözden kaçan çok önemli noktalar da vardır: Proteinin sindirimi zordur ve fazla protein alımı, fazla atık yükü yaratır. Bu durum böbrek ve karaciğeri zorlar. Ayrıca, proteinin gereğinden fazla alımı, vücutta yağ dokusu olarak depolanmasına neden olur. Bu nedenle diyet listelerinde diyetisyenler olarak, proteini belirli bir oranla verir ve bu oranı gün içerisinde dengeli bir şekilde yayarız. Bununla beraber, sürekli hayvansal gıdalarla beslenme, böbrek taşı ve gut gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Bu diyet yönteminde süt ürünleri sınırlıdır. Kefir gibi sağlıklı probiyotik içeren gıdalar da sınırlıdır ve burada yine sindirimi kolaylaştırıcı etkisinden ziyade; zarar verici etkisini görmekteyiz.Sindirim açısından bir diğer sorun da birçok gıda grubunun reddettiği için beslenmedeki lif eksikliğidir. Bilimsel çalışmalar, lifin kolon sağlığı için önemli olduğunu ve lifsiz bir diyetin uzun vadede kabızlık gibi sindirim sorunlarına neden olabileceğini belirtmektedir.

3.Eksik Beslenme:
Birçok besin grubunu reddeden bu diyet yöntemi, özellikle meyvelerde bulunan C vb. birçok vitamin ve mineral grubundan faydalanmamamıza sebep oluyor. Bu yöntem uzun vadede, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, cilt sorunlarına, elektrolit dengesi bozukluğundan kaynaklı kalp vb. ciddi sağlık problemlerine neden olabiliyor. 
Aşırı kısıtlayıcı beslenmenin bir diğer sorunu da yeme bozukluğu doğurabilecek olmasıdır. Besinleri tamamen fayda ve zarar şekline takıntılı bir biçimde algılamamız sonucunda, aşırı kısıtlı beslenmeye yönelim; psikolojik sağlığı olumsuz etkiler.

Sonuç olarak bu diyetin sunduğu küçük faydalarla verdiği büyük zararları kıyasladığımızda, doğru ve etkili bir yöntem olmamakla birlikte bilimsel kanıtlanmış bir dayanağı da yoktur. Hiçbir tek tip beslenme modelinde uzman görüşü olmadan genelleme ve uygulama yapılmamalıdır. Kilo kaybı çok daha sağlıklı ve daha az yoran yöntemlerle gerçekleşebilir.