1971 yılında şair arkadaşım Yücel Saraçoğlu’na Almanya’dan yazdığım mektubumda: “Burada şehirleri öne çıkaran, o şehirde doğmuş, ya da yaşamış sanatçıların adları. Eisenach, 17. Yüzyılda yaşamış besteci J.S. Bach’ın şehri. Nürnberg, 15. Yüzyılda yaşamış ressam a. Dürer’in şehri. Franfurt, 18. Yüzyılda yaşamış şair J.W. Goethe’nin şehri. Bu şehirlerin kendine özgü, öne çıktığı yönleri var ama tanınmalarında onları özel yapan bu sanatçıların şehirleri olmaları” diye yazmıştım ve eklemiştim: “Eskişehirimiz de Yunus Emre var. Eskişehir’de her yere onun adı veriliyor ama Franfurt’da Goethe’nin yaşatıldığı gibi Eskişehir’de Yunus Emre’nin nefesi yok” demiştim.
Yurda döndüğümde ilk işimiz Şair Yücel Saraçoğlu, Heykeltraş Şahin Özyüksek, Mimar Fahrettin Şengör,Grafiker Uzay Gedikli ve ben Eskişehir Sanatçılar Birliği’ni kurmak oldu. Kurarken defalarca Yunus Emre için neler yapılmalıyı konuşmuştuk ve ilk etkinliklerimizden biri Yunus Emre Resim, Heykel Yarışması ve Sergisi olmuştu. Hatta birinci olan heykeli de Yediler semtine dikmiştik.
Yıllar geçti. Yunus Emre’ye Eskişehir sanat çevresi olarak doğru dürüst bir şey yapamadık. Yaptıklarımız hep sanat ortamında onun adına sergiler yapmak, şiir etkinliklerinde şiirlerini okumaktan öte gidemedik.
Konu iki yönlü. Birisi, bir çevre derviş gözü ile bakıyor. Diğeri şair olarak görüyor. Konusu ciddi olarak Yunus Emre’nin kimliği sorunu. İkinci yönü; Yunus Emre ile ilgili anma ve etkinliklere Eskişehirlinin ilgisizliği. Bunun nedeni de; Yunus Emre çok yozlaştırılmış herkese göre yaratılmış Yunus’un olması. Gelişmiş ülkelerde Yunus Emre gibi şehrini marka yapmış, insanlığın olmuş şairlerin şehrinde nefesi var dediğimiz o şehirde yaşayan gençinden yaşlısına herkes şiirlerini bilir. Onu da gelecek kuşaklara taşıyan çalışmaların yapılmış olmasıdır. Eskişehir’de böyle bir şey yoktur. Nedeni de; Karacaoğlan’ı, Pir Sultan’ı, Dadaloğlu’nu, Nasreddin Hoca’yı, Mevlana’yı kentlerin sivil toplum kuruluşları sahiplenirken Eskişehir’de Yunus Emre bürokrasinin elinde olmasıdır. Kısaca Yunus Emre valilik tarafından anılmasıdır.
Eskişehir Sanat Derneği Eskişehir Sanatçılar Birliğinin devamıdır. 2000’li yıllarda bilinçli adımlar atmaya başladı. 2004 yılından beri, dünyada şairlere yapılan şiir festivalleri örneğini “Yunus Emre Şiir Buluşması” düzenlemektedir. İkinci büyük etkinliği de bu yıl 8.sini düzenlediği “Uluslar arası Yunus Emre Sergisi”dir. Bu sergi sadece ülkelerin sanatçılarını bir araya getirmek, bir birlerinin eserlerini görmeleri değil, Yunus Emre’nin kim olduğunu, şiirlerinde neyi haykırdığını önceden kendilerine göndererek Yunus’un dünyaya tanıtılmasını gerçekleştirmek. Bunu bazı sanatçıların eserlerinde sonuç verdiğini de görüyoruz.
Küratörlüğünü, Eskişehir Sanat Derneği Uluslar arası Sergilerden Sorumlu Başkan Yardımcısı Sevgi Dağcı Koç’un yaptığı bu yıl bu sergiye: ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, İsrail, Romanya, Finlandiya, İran, Moldova, Fas, Makedonya, Rusya, Gürcistan, Pakistan, Kosova, Ürdün, Irak, Nijerya, Kıbrıs,Tayvan,Hindistan ve Türkiye’den 24 ülke, 46 yurt dışından olmak üzere 136 sanatçı katıldı.
Ali İsmail Türemen’e Anma Sergisi
Sanat dünyamızda,“Mavinin ressamı” olarak tanınan Ali İsmail Türemen ülkemizin önde gelen sanatçılarımızdan biriydi. 1985 yılında Anadolu Üniversitesi’nin Güzel Sanatlar Fakültesi kurulurken Eskişehir’e geldi ve fakültenin kurucu öğretim üyelerinden biri oldu. Ayrıca İstanbul Marmara Üniversitesinde de öğretim üyeliği yaptı. Ülkemize çok değerli sanatçılarcılar kazandırılmasında büyük emekleri oldu. 2020 yılında vefat etti. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi, birkaç ay önce Odunpazarı semtinde onun anısına, eserlerinin yer aldığı adına bir müze kazandırdı. Vefatının üzerinden 3 yıl geçmişti ki Türemen’in doğum günü olan 1 Mayıs günü Eskişehir’de, Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonunda aralarında; Cihat Burak, Zeki Faik İzler, Mustafa Pilevneli, Mustafa Aslıer, Engin İnan, Atilla Atar gibi yakın dostu 35 ünlü sanatçının ve Bilgihan Uzuner, Zehra Çobanlı, Hakan Esmer, Semih Kaplan, Sevim Arslan, Ece Kanışkan, Gonca İlbeyi, Özgür Kaptan, Oya Uzuner, Mehtap Uygungöz, İsmail Yardımcı gibi ülkemizin tanınmış sanatçıları olan Eskişehir’den ve İstanbul’dan öğrencilerinin katıldı. Resim, heykel, baskıresim, seramik eserlerinden oluşan “Birlikte” adını verdikleri, büyük bir sergiyle Ali İsmail Türemen Eskişehir’de anıldı.
Prof. Ali İsmai Türemen’i ben, 1930’lu yıllarda, ünlü ressam İsmail Altınok’un Eskişehir Halkevi’ne ve Eskişehir Lisesi’ne resim öğretmeni olarak gelmesine benzetirim. Altınok gibi Türemen’de İstanbul’un, Ankara’nın canlı, bütün olanaklarına sahip ülkemizin sanat merkezlerini bırakıp bozkırın ortasındaki, Devlet Güzel Sanatlar Galerisi’nden başka hiçbir sanat mekanı olmayan, sadece heveslilerin sergilerinin açıldığı Eskişehir’e gelmesi ve buradan ülkemize sanatçılar yetiştirmesi unutulacak, üzerinde dururmayacak küçük konu değildir. Eskişehirlilerin ona vefa borcu vardır. Ona güzel bir Anma, Saygı, Aramızda sergisi yapıldı…