Devlet memuru Rüştü Bey’in erkek evladı olarak Emirdağı’nda doğmakla birlikte hayatının tamamı Eskişehir’de geçen bir renkli kişilik, Azmi KERMAN
Gelecek projesi, Hukuk okuyup Başbakan olmaktı. Ancak Babası Rüştü Bey’den gelen telgraf hayatının akışını değiştirecekti. Ama olsun, Eczacılığı bitirdikten sonra da siyaset arenasında kendisine yol bulmaya kararlıydı.
Lider ruhlu idi genç Kerman. Lisede sınıf çavuşu, oymak başı. Üniversite yıllarında Talebe Cemiyeti Başkanı, sözün özü yılmaz bir aktivist ve siyasetçi. Bu süreçte de ömrünce eğitimden uzak durmayan biri olarak karşınızda.
Kimi dostlarla oturup sohbet etmek zevk verir insana.
Ama onlardan biri ile formatınıza uygun söyleşi yapmak gibi “ciddi” bir niyetiniz var ise, bir hayli “yorulmayı” göze alacaksınız demektir!.
Aynen, 60 yılı bulan tanışıklığın, ardından arkadaşlığından, dostluğundan söz etmek istediğin kişi Azmi Kerman olacaksa!..
Nedenini okur da anlayacaktır yorgunluğumun!..
Söyleşmek üzere sözleştiğimizde, kendisinden hayatı hakkında birkaç notla gelmesini rica etmiştim. Oturduk, bilgisayar çıktılı 5 adet A/4 sayfasını uzattı önüme.
“-Al, ne yaparsan yap” dercesine!
Öyleyse o beş sayfanın sonlarına eklediği kendi anlatımı “özgeçmişten” başlayalım;
“Azmi Kerman, Afyon’a bağlı Emirdağ ilçesinde doğmakla (1947) birlikte tüm yaşamı Eskişehir’de geçti. Babası Rüştü Kerman yurdun çeşitli yörelerinde toprak dağıtım komisyonlarında çalıştıktan sonra emekli olmuş, anne Hava Dudu Kerman ise ev kadınıdır.”
Kendisi dahil, aile bu kadar değil elbet. İki de kız kardeş vardır. Endüstri Yüksek Mühendisi Müjgan Kerman ve Eczacı Gülderen Kerman. Çekirdek aileye gelince, onu da şöyle tanıtmakta;
“Azmi Kerman, evli ve bir çocuk babasıdır. Eşi Müzeyyen Kerman Türkçe öğretmenliğinden emekli. Oğul Onur Kemal Kerman şu anda Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Asistandır.”
***
Gelelim “eğitim durumuna” diyecek olursak, onu da ben hesapladım;
-Aralıklarla da olsa bir 40 yıla yaklaşıyor!
Şaşırılmasın, “ömür boyu eğitim” gibi bir şey Kerman’ınki.
İlkokul, 4’e kadar Adalet İlkokulu, son sınıf, Kütahya’dan diploma. Ondan sonrası, o dönem kuşağın gidebileceği 3 liseden biri olan vede herkesin anılarından unutulmaz izler bırakan, Eskişehir Lisesi. Günün koşullarını anımsatarak “hem orta, hem lise orada” diyerek devam ediyor;
“-Bilirsin, arka bahçedeki kantin vardı. İlk kayıt orada yapıldı, 1/D sınıfı, 2. Katta öğretmenler odasının karşısındaki koridorda”
O günleri konuşunken, karşılıklı hatırlatmalar yapıyoruz birbirimize. O, zamanın müdürünün Osman Tuncay olduğunu hatırlıyor, bende müdür muavinlerini tanımlıyorum;
-Hüsnü (baba) Soyer, Saadet Mertler ve tabii herkesin soyadıyla ve sopasıyla andığı İbrahim Bozkurt.
Doğal olarak kimi öğretmenlerimizi de. Matematikçi Tarzan ve Hüseyin Bey. Edebiyatçılarımız, Vehbi Cem Aşkun, Makufe ve Müfide Hanımlar, Mehmet Baturalp. Fizikçi Rahile Hanım, Tarihçi Zehra Üçok ve Saltanat Hanım, Kimyacı İrfan Bey, İngilizceci Hamdi Bey (Göker), Müzik Öğretmenimiz Sumru Oktay ve diğerleri.
Hepsi çok değerli eğitimcilerdi, rahmetleri bol olsun..
Bu faslı bitirirken Azmi’nin hatırlatmasını ekleyelim;
“-Lisede hep sınıf çavuşuydum. Aynı zamanda Oymakbaşı.”
Azmi’nin kendisine yakıştırdığı “sınıf çavuşu” sıfatına takıldım! Benim zamanımda onlara “mümessil” derlerdi.
Anlaşılan, yıllar itibariyle kendine onlarca “ kariyer sıfatı” ekleyecek olan Kerman, bu işe daha lise yıllarında başlamış…
“Eczacıya kaydol, Baban!”
Lise yılları bitecek, (1964) kartvizitine yeni unvanlar ekleyeceği üniversite öğrenimi başlayacaktır. Tam “eczacılık kendi tercihin miydi?” sorusunu düşünüyordum ki, fırsat bırakmadan anlatmaya başladı;
“Üniversite yıllarım İstanbul’da geçti. Sınavlara da orada girmiştim. Tercihlerim arasında İstanbul Teknik ilk sıralardaydı. Sonra İstanbul Hukuk geliyordu. Burayı yedincilikle kazanmıştım. Ben de buraya karar vermiştim. Çünkü hukuk okuyup, Başbakan olmak istiyordum. İdealimdi bu benim”
Yıllar sonrasında siyasi çalışmalarını hatırlayıp, idealine hak vermedim değil!.. “Eee sonra?” deyivermişim. Sonrası şöyle;
“Tam o sırada Erzurum’da görevli babamdan bir telgraf: ‘Eczacıya kaydol-Baban Rüştü’ mecburen öyle yaptık. Rahmetli, her halde memur maaşıyla beni görece pahalı fakültelerde okutamayacağını düşünmüştü.”
Lise yolu, Hamamyolu!
Lise günlerine kısa bir dönüş yapıyoruz mecburen!.. “Bozkurt’a rica edip, devamsızlıktan tasdikname almamanı sağlamıştım:” deyince bende hatlar karışıyor! Evet, lise 5’te öyle durumlar olmuştu. Ama “kimin ricacı olduğu” bende yok!..
Neler kalmış o günlerden, ona dalıyoruz. Aleaddin Parkı, elbet devamı Hamamyolu gezisi. İkisi okula gidip-gelinen güzergah. Devamında uğrak yeri olarak Mazlumları anımsatıyor Azmi, (Bilmem doğru yazacak mıyım) “Supangle yerdik.” diyerekten! Bense. Kazandibi tercihimi söylüyor ve bir ek yapıyorum;
-Biz de Gürol Saygı’yla, ceplerimizde birer avuç leblebi, Karakedi Bozacısı’na uğrardık.
Rahmetle, sevgi ile andık arkadaşımızı.
E tabii, hafta sonlarının değişmez kültür mekanlarından Kılıçoğlu Sinemasıyla birlikte Alman Carını da unutmadan…
***
Eczacılık demişken oradan devam edelim
Rüştü Bey’in “memur maaşı” yetmeyecek, o da öğrenci yurtlarını dolaşmaya başlıyor. “Gittik Afyon Talebe yurduna yerleştik” dedikten sonra diğerlerini sıralıyor.
-Site Talebe yurdu, Cağaloğlu ve Kadırga yurtları…
Kadırga öğrenci yurdu için “devrimcilerin ağırlıkta olduğu bir yer” diyerek Cihan Alptekin’le tanışıklığına değiniyor. Bu durumun etkisiyle olacak, “Çizgim bu yönde gelişti. Hep Atatürkçü idim” diyerek özetliyor geçmiş anıları. Ama bitmedi öğrencilik anılar;
“-Üçüncü sınıfta, Talebe Cemiyeti Başkanıydım. Alp Kuran’ın başkanlığını yaptığı TMGT’nin Milli Petrol ve madenlerin millileştirilmesi eylemlerinin önde gelen destekçilerindendik. Ayni yıllarda yerli ve milli ilaç sanayiinin kuruluşu için mücadele ettik.”
Eczacılık Fakültesi nihayet bitecek. Ne yapacak, 1971’de Sakarya Caddesinde bir eczane açmak. Hala da oralarda Azmi Kerman. Hemen ardından da; Eskişehir, Kütahya, Bilecik illerini kapsayan, Bölge Eczacı Odası yönetim kurulu üyeliği. Aynı Oda’nın 1978-1983 yılları arasında başkanlığı.
Bu görev sırasında; Ulusal ilaç sanayiinden, halk sağlığından yana bir sağlık politikası izlenmesi gibi, temel amaçlı politikaların hayata geçirilmesi için verilen mücadelelere, 9. Eczası Odası olarak katkı sağlamak yer alacaktır.
Özeti böyle de, başkanlığı sırasında, Eskişehir Eczacılar Kooperatifinin Kurulmasında da yer alıyor. Önce yönetim kurulu üyesi, sonrada başkanlığı.
Organizasyonlar, anmalar…
Bunun devamı ise çeşitli sivil toplum kuruluşlarında ya kuruculuk, ya öncülük, ya da başkanlık. Kuşkusuz bu örgütlenmenin sonucu olarak kimi eylemlere öncülük ve organizasyon katkıları.
Bunların arasında; eski fabrikalar bölgesinin yeşil alana tahsisi mücadelesinden tutunda, çiftçi yürüyüşü ve Demokratik Türkiye Mitingi etkinliklerine kadar, yıllara dağıtılmış mücadele örnekleri.
Yanı sıra Köy Enstitüleri Anma etkinlikleri demişken, bağlamış olayım;
-Ahmet Tanır Kışlalı’nın katledilmesini protesto eylemine…
Demokrasi Platformu.
Ama bunlardan biri var ki kitleselliği itibariyle unutulmaz. O da 24 Ocak 1993’de katledilen Uğur Mumcu’nun katledilmesini protesto eylemi. Bir süre önce Azmi Kerman’ın da katılımıyla oluşturulan Eskişehir Demokrasi Platformu, bu olayla canlanacak, şehrimizin gördüğü en kalabalık eylemlerden biri olacaktır.
Azmi ile o günleri anıyor, katılımcıların ellerinde getirdiği karanfilleri, Vilayet meydanını terk ederken alkışlarla yere bırakışlarını buruk bir mutlulukla yad ediyoruz. Basın şehidi Uğur’umuzun akan kanını sembolize etmek amaçlı;
-Kırmızı karanfillerle boyanan kızıl bir meydan…
Elbet de siyasi faaliyetler.
Üniversite yıllarının başlangıcında ne demişti Azmi Kerman, hatırlayalım;
-Hukuk’ta okuyup Başbakan olmak istiyordum.
Böylesine yüce bir idealin yolu da demokratik siyasetten, yani siyasi partilerden geçiyor. O da öyle yaptı, eczanesini açtıktan sonra ilk işi, Cumhuriyet Halk Partisine gidip üye kaydını (1972) yaptırmak oldu. O andan sonrada merkez ilçe ve il yönetimlerinde çeşitli görevler. Arada (1978) İl Başkanı adaylığı.
Sonrası malum, faşist 12 Eylül darbesi ve hep birlikte siyasete uzunca bir ara… Ardından Sosyal Demokrat Halkçı Partide yönetim kurulu üyeliği ve devam eden siyasi faaliyetler.
Bu süreç içinde TBMM üyeliğini de zorladı. 1991’de, Sosyal Demokrat Halkçı Parti’den Milletvekili adayı oldu ilk kez. 1999’da Ecevit’in DSP’sinden ve sonraki seçimlerde CHP’den…
Kerman öğrencilik yıllarından başlayan liderlik özelliği nedeniyle hitabet gücünü de geliştirdi. Hem siyasi parti, hem de toplumsal etkinliklerde konuştu, sunuculuk yapacaktır.
***
Ne demiştik başlarda; “Onunkisi 40 yıl sürecek sürekli eğitim”. Önce, İTİA’nın İktisat Fakültesin bitirmek, devamında Akademi’nin 2 yıllık yabancı dil programını tamamlamak. Ardından Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Ana Bilim Dalında, ilaç piyasasında fiyat oluşumu konulu tez çalışması.
***
Azmi Kerman söyleşisi yorucu geçti demiştim ya, ancak bu kadar özetleyebildim. Beğenilecektir umarım!