Yok canım, yok öyle bi’şey!
Niye düşsünler ki, orta yerde paylaşılacak bir şey kalmadıktan sonra… Farz edelim ki kazanmışlardı. İşte o zaman görün siz ;
-Düşmeyi-kalkmayı, Kafa yarıp göz çıkarmayı!
Öyle ki, paylaşımdan kendilerine pay verilmediğini görüp, küsen ayrılanları. “paylaşım” derken Bakanlıkları, daire başkanlıklarını, genel müdürlükleri ve de başkanlıkları anlatmak istediğimi anlamışsınızdır siz!.. Her ne kadar aylarca çalışıp, hazırladıkları “mutabakat metinleri” ortada dururken bu nereden çıktı bu “niza, bölüşüm senaryoları” diyebilirsiniz. Haklısının da;
-CHP’nin İYİ Parti’nin hallerini gördükten sonra…
Aklıma geliverdi işte!
İYİ Parti’nin halleri!..
Geçmişte “hizipleri” ile bilinen CHP’ye ikinci bölümde bakarız. İlk sıra gündemi İYİ’nin olsun! Geçtiğimiz Cumartesi gerçekleştirdikleri büyük kongrelerinde olan-bitene bakınca “birinciliği” hak ettiler doğrusu.
Kongre deyince delegelerin sırayla söz alıp, “fikir beyanında” bulundukları sanılmasın. Yanlış da anlaşılmasın, adeta;
-One woman shov!
Bizde normaldir, olabilir de sayın Genel Başkan Meral Akşener’inki içinde biriktirdiklerini açığa vuran “öfkeli” bir gösteriydi adeta..
-Hem parti içindekilere, hem de diğer partilere ve onların önde gelenlerine..
***
İlk kısmet, Kemal Kılıçdaroğlu ve partisine düştü!... Pek de beklenmedik bir şekilde, vakti zamanında CHP’den ödünç alınan 15 milletvekili konusunu sıkıştırıverdi araya;
“-CHP’den 15 milletvekili istedik. Hayatımın pişmanlığıdır!..”
Konuya ilişkin daha öncesinde bir yakınma duymayan partililer ve TV izleyicileri bir parça şaşkınlığa düşmüş olmalılar. Devamında delegelerin büyük kısmını ayağa kaldıran şu sözleri meseleyi anlatacaktı;
“-Ancak o gün, bugündür 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik!”
Anlaşılan sayın Akşener, Ömer Seyfettin’in ünlü “Diyet” hikayesine göndermede bulunuyordu. Ancak “ödenen diyet” neydi o açıklığa kavuşmadı. Sadece buna mecbur kalışlarında hem kendi hesabını verdi, hem de partinin kurucularını “çalışmadık, direnmedik” diyerek eleştirdi.
Hemen arkasından, söylentilere, kimi yazıp çizenlere eleştiri yöneltirken söyledikleri anlamlıydı;
“-Biç çalışmamışız, onun için kaybedilmiş seçim. İnsafınız kurusun. Anlıyorum korkuyorsunuz. Neymiş, İstanbul HDP sayesinde kazanılmış. Haydi o zaman. Bundan sonra size hayırlı başarılar!”
Bu son söyledikleri, önümüzdeki yerel seçimlere işaret gibiydi. Yani ittifak olmayacağı, ittifakın bittiği beyanı gibiydi. Öyle algılandı yorumcular tarafından.
- Öyle midir, bekleyip göreceğiz!..
CHP durulmadı, bekliyor.
Seçimin baş kaybedeni CHP’de şok ve bunun sonucu “dalgalanma” doğal olarak çok daha büyük olacaktı. Oldu da, dalgalanmalar sürüyor. Bir parça denizin sakinleşmesi için ne bekleniyor derseniz;
-Büyük Kurultay!..
Genel Başkan Kılıçdaroğlu da anında orayı işaret etti ve değiştirdiği MYK’sına kurultay kararı aldırdı. Bunun için de “Gemiyi sağ-salim limana götüresiye kadar partinin başında kaptan olarak kalacağını” açıkladı. Ama liman neresiydi;
-Hemen kurultay sonrasında görev teslimi mi, yoksa 9 ay sonrasındaki yerel seçim sonrası mı?
Bugünden görünen ikinci şık. Ancak sonrasında “yeni kaptanın” kim olacağı soruları tartışılmaya başladı. Kemal Bey dümene hakim olmaya çalışıyor, bugünden bakılırsa başarmış da görünüyor. Ama özellikle İstanbul BBB Ekrem İmamoğlu “değişim” bastırmasını sürdürüyor. Gerçi adaylık için net bir şeyler söylemesi de imaları hayli güçlü.
Bir de alternatif var karşısında; Özgür Özel O daha net “görev istenirse, hazırım” diyerek.
Soruların yanıtını görebilmek için hayli uzun bir süre var.
-Orasını da bekleyip göreceğiz!..