-İnsanoğlu!..

Beşer de diyoruz adına. Onun yarattığı topluluklara, uygarlıklara “beşeriyet” diyoruz. İnsanlık tarihi erişilebildiği kadarıyla devirlere, çağlara bölünerek bugünlere ulaşabilmiştir. Her dönemin, çağın , çağların koşullarına uyarak sürdüre gelmiştir yaşamını.

Bu felsefi (!) satırları yazarken aklıma geliverdi;

-İnsanoğlunun çağları bulan yaşamında değişmeyen belirgin özelliği nedir?

Bunun yanıtını düşünürken, yeri geldiğinde kullandığımız Arapça bir tanımlama geldi aklıma; 

-Beşer nisyan ile maluldür!..

Kısaca Türkçesi “unutma sakatlığı” yani “özürlü” oluşuyla tanımlanır insanoğlu. Hayatın her alanında olduğu gibi siyasette de geçerlidir bu durum!. Bunu da geçmişin ünlü devlet adamlarından merhum Süleyman Demirel, siyasetçi unutkanlığını şu “veciz” sözcüklerle anlatır;

-Dün dündür, bugün bugündür. 

Yani, 24 saat gibi kısa bir sürede unutuvermek!..




Televizyon bülbülleri!..

Düşünüyorum da CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için ne denli  geçerli bir durum bu? Onun Cumhurbaşkanlığı yürüyüşü için özellikle. Ay, yıl, yıllar değil, seçim sonrası geçen 1 haftada unutuluverdi her şey. Düne göre Kemal Bey’e methiyeler düzenleyen haberciler, yazarlar, cik-cik öten televizyon bülbülleri örneğin!.. Onlardan biri (af edersiniz) “Ne var yani yüzde 48.5 oy almışsa. Yerine bir eşeği koysak o da o kadar oy alırdı) demez mi!..

-Yazıklar olsun!..

Ki o öten bülbülün yeniden döndüğü başka bir televizyon kanalında o kendine has üslubuyla yalakalık yaparken methiyeler düzdüğünü arşivlerin unutacağını sanmıştı besbelli!..

Bir tek o mu? Yanında onlarca “yandaşı” kendisine çoktan katılmıştı. Yani, sözüm ona muhalif takımdan. Basın, medya aleminde geçmişte onlarca benzerini görmüştük böylelerini. Yine de kimilerine “şaşırtıcı” gelmişti bu yeni hali!.. Bir kere daha anlaşıldı ki, onlar için de geçerliydi Demirel vecizesi;

-Dün dündür, bugün bugündür…




Abdüllatif Şener Vakası!..  

CHP’nin yeni grup başkanı Özgür Özel olayı anlatırken “Programı izlememiştim. Sonradan izlediğimde “Büyük acı duydum” demişti. Bense Halk TV’de stüdyo konuğu olarak katıldığı programda kendisini gördüğümde şaşırmıştım. Söylediklerini dinlerken ise  nutkum tutuldu. Neredeyse;

-Küçük dilimi yutacaktım!

Hafta içindeki olay üzerinden birkaç gün henüz geçtiğinden unutulmuş olamaz. Sözünü ettiğim kişi 2018’de CHP listesinin birinci sırasından Konya milletvekili seçilen Abdüllatif Şener’in söylediği utanç verici “itirafından” söz ediyorum. Özetlemek gerekirse diyordu ki;

-14 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı için oyumu Sinan Oğan için kullandım Mv seçimleri içinse oy kullanmadım.

O sırada önündeki arama motoruyla meşgul olan Barış Pehlivan’ın şaşkınlıkla başını doğrulttuğuna tanık oldum.

-Nasıl yani o sırada CHP üyesi değil miydiniz?

-Hayır değildim. Meclis başkanı 14 Mayıs’ta vekilliklerin bittiğini bildirdi.

Oysa vekillik o günün sonunda, bitiyordu ama neyse “latif” vekil, iki seçim arasında CHP’den istifa ettiğini söylüyordu. Bunun üzerinde ikinci kime oy verdiğini soruyordu Pehlivan;

-Geçersiz oy kullandım!..

Yalancının mumu, ertesi günkü yatsıya kadar bile sürmeyecekti. Barış kardeşim “fikri takiple” bilinen gazeteci olarak ertesi gün  açıklayacaktı;

-Şener’in oy kullandığı sandıkta geçersiz oy çıkmamıştı!..

O program büyük yankı uyandırdı. Siyaseten tarihe “kara bir leke” olarak geçecek “Şener Vakası” hiç unutulmayacak.  Sanırım;

-CHP’ye de (olursa) ders niteliğinde olacak!...