“Halkımızın en büyük hasletlerinden biri daima birlik ve beraberlik içinde hareket etmesi ve bütün müşkülleri el ele omuz omuza vererek yenmesidir. Çok uzun seneler çalışarak meydana getirilen bu birlik beraberliğin bozulmamasına halkımızda çatlaklar meydana gelmemesine azami itina göstermek her vatandaşa düşen bir görevdir” . 1973
Dr. Fazıl KÜÇÜK
Büyük umutlarla girdiğimiz 2025 yılı geride bıraktığımız saldırı ve savaşlara ara verilmeden devam ediliyor. Bu satırlar yazılırken Donald Trump makamına resmen oturamadığı için seçilmiş Başkan olarak anılıyor. Bu sıfatı taşımasına karşın saldırılarına başlamış bulunuyor. Kanada’yı kendi ülkesine katarak eyaletleri olması türküsünü çığırırken İsrail saldırıları nedeniyle bölgenin güvensiz bölge olması nedeniyle belirli bölgelerde de çatışmalar aralıksız devam ediyor. Amerika’nın bölgede çatışmasızlık ortamı olduğunu savlamasına karşın yaşanan savaşlardan sonra şu anda bölgede yaşananların yaşanıyor olmasını adeta savaş kuralı olarak da tanımlamak olasıdır. Bu nedenle Amerika’dan bakılınca görüntü böyle oluyor.
Karşımızdakiler son dönemde sıklıkla NATO üyeliğini gündeme taşıyorlar. AB üyeliğini elde ederlerken oynadıkları oyunları ve kural yasa tanımazlığı şimdilerde NATO üyeliği için yürütüyorlar. Adanın güneyini silah deposuna çevirmelerinin yanı sıra AB üyesi ülke askerlerinin konumlanmaları için ortalıklara koymadıkları oyunu oynuyorlar. Adada konuşlu bulunan Barış Gücü tarafından sunulan raporda belirtiliyor. Bu husus bizzat İyi Niyet Misyonu çerçevesinde hazırlanan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından açıklanıyor.
Taslak olarak açıklanan İyi Niyet Misyonu raporu konusunda tarafları en azından müzakere masasının etrafında buluşturamayan adı geçen Genel Sekreter bu rapor konusunda ileriye yönelik eleştirel gözle bakılmasını istiyor. Kendi açısından haklı olabilir. Genel Sekreterlik görevine atandığında Kıbrıs sorununu görevinden ayrılmadan çözeceğini söylüyordu. Aradan geçen sürede konuyu çözmeyi bir yana bırakalım tarafları müzakere masasında bir araya getirmekten uzak konumda bulunuyor.
Karşımızdakilerin uzlaşmadan yana olmadıkları her dönem ortalıklara çıkarak müzakere sürecinin bir an önce başlatılmasını istemeleri konuyu terörize etmeye eş bir yaklaşımdır. Terör estirmenin yalnızca silahla olmadığının da bilinmesi gerekiyor. Bir başka husus ise 04 Mart 1964 tarih ve 186 sayılı kararla belirtilen hususlar konusundan yana olanlar son dönemde de dahil olmak üzere sundukları raporları kes kopyala yapıştır yöntemi ile hazırlandıkları için 60 yıllık konunun bile konuşulması olanaklı olamıyor.
Yeniden başlatılması olası müzakerelerin Crans Montana’da kaldığı yerden başlatılması günümüz koşullarına uygun değildir. Böyle bir istekle ortalıklara çıkmak ipi una sermektir o gün öleni o gün gömdüklerinin de unutulmaması gerekiyor. Bu yönlü bir istek çözümsüzlüğün devamlılığının yolunu açmaya koşut bir istek olmanın ötesinde anlam içermiyor. Biline…
Öncelikle müzakere masasına iyi niyetli olarak oturulmasının kes kopyala yapıştır yönteminin konuyu çözemediği gerçeği ile yüzleşiyoruz. İçerik olarak da adı geçen kararın 60 yıl sonra bir kez daha günümüzün koşullarına ve yaşamakta olduğumuz gerçeklerin ışığında yeniden düzenlenmesi veya yazılması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…