“Hükümetin müsamahasından adeta birer şımarık çocuk haline gelen vatandaşlarımızı (Rumlar) - hakkımız olan ve demokrat bir hükümetin mecbur olduğu – Kıbrıs Türküne kendilerine verilen hak kadar bir hak bir hak verilmesine bile tahammül edemiyor, bunu hazmedemiyor. Hücuma geçerek hükümete adeta hesap soracak kadar ileri gidiyorlar ki biz bu vatandaşlarımız adına hicap duyuyoruz.” 1949                                                                                                                                   
Dr. Fazıl KÜÇÜK

     
İran’da başlayan kadın hareketi dünyayı etkileyerek kadın hareketlerine ivme kazandırıyor. Eylemler sırasında ölenlerin sayısı konusunda çelişkili bilgilerle adeta karartma uygulanıyor. Ukrayna ile Rusya arasında yapılmakta olan Barış görüşmelerinin sonlandırıldığı açıklaması geldiği sıralarda Çeçenistan Özerk Yönetimi Başkanı Ramazan Kadirov’dan talihsiz bir açıklama geldi. Kendisine yer aradığı anlaşılan Kadirov, 14 – 15 ve 16 yaşlarında olan 3 çocuğunun Ukrayna’ya giderek Rus birliklerine katılacağını açıklıyordu. Gerekçe olarak da “Bir babanın oğullarına, ailesini, halkını ve vatanını nasıl koruyacağını öğrenmesi gerekir” diyordu. Dünya üzerinde bu tür kişilerin varlıklarını sürdürmesi durumunda savaşlar ve çatışmaların sonunun gelmesini beklemek Godot’un gelmesini beklemekten daha zordur. Ayrıca bu hareket savaş suçu olduğu kadar da insanlık suçudur.  

Bizler “inadına Barış” ilkesini savunmayı sürgit edeceğimizi de bütün olumsuzluklara karşın İnadına Barış diyoruz. Bu söylemimizde ısrarcı olduğumuzun da bilinmesini kaydetmek istiyoruz.

Buna karşın Amerika daha önce aldığı ambargo kararını taksitlendirerek Kongre kararı ile Kıbrıs Rumlarını askeri açıdan güçlendiriyor. 1974 yılından beridir uyguladığı ambargo kararını kaldırmakla kalmadan din adamı kılıklı kişilere de askeri eğitim vermeye başladığı biliniyor. Sıklıkla yineliyoruz karşımızdakiler Kıbrıs’ta çözüme ulaşmanın yolunu KAF Dağının arkasına da itmiş oluyorlar. Amerika’nın bu yaklaşımının Türkiye’yi kıskaca almak olarak da okunması gerektiğini kaydetmek gerekiyor. Amerika’nın İ-kinci Paylaşım Savaşı sonrasında Soğuk Savaş yöntemleriyle Rus yayılmacılığının uygulamasını uzun süre gündemde tuttuğu biliniyor. Aynı ülkenin Rus yayılmacılığının önüne geçebilmek için Türkiye ile Yunanistan’ı 1949 yılında askeri açıdan güçlendirerek her iki ülkeye de bedel ödettiğini unutmamak gerekiyor.

Adı geçen ülke tek yanlı olarak Yunanistan’ı askeri açıdan güçlendirmeye çalışıyor. Bu durum iki NATO üyesi olan Türkiye ile Yunanistan’ı karşı karşıya getirmek için silâh üretenlerin fabrikalarının çalışmasının nedeni olacaktır.

Türkiye’ye karşı kuşatma yapılırken Rum kesiminde 2023 yılı başlarında Başkanlık seçimi yapılacak. Başkanlık seçimine katılacak olan adaylar, DİSİ Partisinin Başkanı Averof Neofidu, Dışişleri eski Bakanı Nikos Hristodulidis ile Rum Müzakere Heyetinde görev yapmış olan Andreas Mavroyannis, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamalarında bugüne değin Kıbrıs Türklerine haksızlık yapıldığını belirterek önümüzdeki dönem için uzlaşı mesajını veriyorlardı.

Şimdi sormak durumundayız aradan geçen yıllara karşın aynı şu anda söylediklerini neden yapmadıklarıdır. Aksi halde başlarına bir şeyler düştüğü için mi böyle konuşuyorlar. Bu söylemle inandırıcı olamıyorlar. Bunlar yaşanırken BM Genel Yazmanının Özel Temsilcisi Bay Colin Srewart pişirilmekte olan aşa su katarcasına “Kıbrıs bölünmüş kaldığı sürece Avrupa’nın gerçekten bütün olamayacağını savlıyor.

Rum kesiminde yapılacak olan Başkanlık seçiminde seçilecek olan kişi kim olursa olsun Kıbrıs Türklerine yukarıdaki sözlerinin aksine herhangi bir değişikliğin olmayacağının bilinmesi gerekiyor.

Önümüzdeki müzakere sürecinde sonuç almak için tünelin ucundaki ışığın bir an önce yanması gerekiyor mu ne…

SEVGİ ile kalınız…



 

Ahmet GÖKSAN

[email protected]