Geçtiğimiz gün Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Başkan adayı Ali Bilir’in Eskişehir’deki acentalar ile buluştuğu toplantıya katıldım. Toplantı öncesinde herkesten kendini tanıtması ve sektörde yaşadığı sorunları sıkıntıları anlatmaları istendi. Sektörün birçok kolunda faaliyetlerini yürüten kişiler vardı. Gerçekten acentaların bu kadar dertli olduğunu bilmiyordum. Hac ve umre turizmi, yurt dışı turlarıyla uğraşanlar, okul turlarıyla uğraşanın, fuar turizmi yapanlar, sağlık turizmi yapanlar hepsinin farklı farklı dertleri var. Hac ve umre turizmiyle uğraşanlar Diyanet eliyle tur düzenlenmesinden rahatsız. Haksız rekabete yol açtığı söyleniyor. Okul turlarıyla uğraşanlar araç yaşı sınırlamasının şu anki halinden rahatsız. Araç yaşlarının yükseltilmesi isteniyor. Sağlık turizmi yapanlar bürokrasiden şikayetçi. Ortak dertleri yok mu tabii ki var. Aidatlarının karşılığında TÜRSAB’tan yeterince hizmet alamadıklarını söylüyorlar. Karlılık oranlarının yüzde 40’lardan yüzde 13’lere düştüğünden yakınıyorlar. Başkan adayı Bilir, bu konularda çeşitli projelerini toplantıda paylaştı. Aidat desteği vereceklerini söyledi. Burada artık karar verecek olan acenta temsilcileri. Bilir’in önemli de bir ricası oldu. Herkesi seçime gelip oy kullanmaya davet etti. Demokrasi adına güzel bir çağrı oldu. Bakalım 16-17 Kasım’da gerçekleşecek olan seçimden nasıl bir sonuç çıkacak.
GÜNDEM OLMADAN ÇÖZÜLMELİ
Artık basit olaylar bile gündem olmadan maalesef çözüme kavuşamaz oldu. Bu haftanın başında Sivrihisar’a bağlı Ortaklar köyünde 16 öğrencinin okula henüz gidemediğini öğrendik. Oradaki vatandaşlar CHP Milletvekili Utku Çakırözer’den destek istedi. Biz de yaptığımız haberlerle destek olduk. Sorun seri bir şekilde çözüldü. Mahalle Muhtarı Mehmet Çakar’ın ‘Bütün kurumların kapılarını çaldık ama sonuç alamadık’ sözleri ise çok manidar. Gündem oluşturulmasa demek ki bu sorun ötelenmeye devam edecek, oradaki çocukların eğitimde fırsat eşitliği daha da büyük yaralar alacaktı. Demek ki kurumların işleyişinde bir yerlerde sıkıntılar var. Bu sorun normal şartlar altında 2-3 gün içinde çözülebilmeli ve kamuoyuna bile yansımamalıydı. Onun yerine gündem olduktan hemen sonraki gün bu sorun çözüldü. Ülkedeki vatandaşların sorunlarını, sıkıntılarını sosyal medyada paylaşma sebebi de büyük ihtimalle bu. ‘Gündem olabilirsem, sorunum hemen çözülür’ düşüncesi hakim. Eh pek de haksız sayılmazlar.