“Rum tarafını meşru hükümet olarak tanıyıp, Kıbrıs Türklerine bu hükümete tabi olmak için yapılmakta olan baskılar, Kıbrıs’ı birleştiremez, tamamıyla ayırır. Kıbrıs’ı birleştirmenin yolu Kıbrıs Türklerinin eşitliğini ve kurucu ortaklık haklarını inkâr yolundan geçmez”. 1982 Dr. Fazıl KÜÇÜK
İ-kinci Paylaşım Savaşı sonrasında dünya, adeta karpuz gibi iki büyük parçaya ayrılıyordu. Savaş sırasında ölenlerin sayısı dahi gerçek olarak duyurulamadı. Bu sayılar çelişkili de olsa milyonlarla açıklanıyor. Kısa süre sonrasında da başlatılan savaşlarda ölenlerin sayılarının milyonlarla anlatılması abartılı olmasa gerek. Soğuk Savaş diye tanımlanan olgu ortalıktan tam olarak kaldırılmasa da bölgesel savaşların önü alınamıyor. Hatta kışkırtılıyor. Japonya’ya İ-kinci Paylaşım Savaşını sonlandırabilmek için Amerika tarafından atılan atom bombasının yarattığı kırımın da savaşın dikkate alınmadığının göstergesi oluyor.
Yaşanan kırımlardan sonra karşılıklı yapılan suçlamalar aylarca hatta günümüze dek tartışılıyor. Bu noktada hakem rolü oynaması gereken BM bazen karar almadan bazen de suya tirit türü açıklamalarla yaşananları geçiştirmeye çalışıyor. Hal böyle olunca da adı geçen kurum sürekli olarak güç ve saygınlık kaybediyor. Bu şekilde tavır alınmasının yapısal sıkıntılardan kaynaklandığı biliniyor.
Gelişmekte olan ülkelerin sürekli olarak şikâyet konusu ettikleri bu yapının düzeltilmesinin uzun süre alacağı biliniyor. Türkiye’nin de Dünyanın 5’ten büyük olduğu açıklamasının da doğal karşılanması gerekiyor. BM Genel Kurulunda alınan kararların yaptırım gücünün olmaması, buna koşut BMGK’inde alınan kararların yaptırım gücü olmasına karşın tarafların sırtlarını dayadıkları ülkelerin de baskısı ile kararlar buzun üzerine yazılmış olarak da kalıyor. Bu nedenle dünya ölçeğinde savaşlar ve çatışmaların önü alınamıyor. Bu uygulamaya bir de 5 büyüğün birisinin veto uygulamasını da eklemek gerekiyor.
Yeni yapılanma için çalışmalara başlanmadan önce Rusya ile Çin’in duydukları rahatsızlık gözleniyor. BMGK’nin Batının ağır baskısından kurtarılması isteniyor. Buna koşut Arap ve Afrika grubu ülkelerinin de BMGK’nde veto yetkisi olan Daimi Üyelik konusunun müzakereye açılması için ısrarcı olacakları belirtiliyor.
Görünen o ki yıllar öncenin koşullarına uygun olarak düzenlenen BM’in yapısının günümüzde ortalıklara çıkan anlaşmazlıkların çözümüne katkısının olmadığını kanıtlıyor. Dünün emperyalistlerinin baskısı altında inim inim inletilen halklar günümüzde eşitliğin sağlanarak haklarını haklı olarak istiyorlar.
Kıbrıs’ta yaşanmakta olan uyuşmazlığın da bu nedenlerle çözümsüzlüğünü korumasının yanında karşımızdaki unsurun da uzlaşmazlığa çanak tutması Doğu Akdeniz’de çıbanın başı olarak sürgit ediyor. Yarım asrı aşan süredir oluşan karşılıklı güvensizlik nedeniyle çözümsüzlüğe demir atmış konumunu koruyor.
Yunanistan’ın Dışişleri Bakanlığı eski müsteşarı ve AİHM Başkan Yardımcılarından olan Hristos Rozakis, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunların çözülmesinin ve yeniden yakınlaşmasının Kıbrıs sorununun çözümüne olumlu katkısının olacağını belirtiyor. Rum tarafının Crans Montana zirvesinde izlediği tutumun Yunanistan’ın diktatörlük dönemindeki ve Türkiye’nin adanın kuzeyini işgal etmesinin ardından sahte devlet kurmasına neden olan Başpiskopos Makarios’a yönelik darbe girişimi suçlarından arındığını öne sürüyor. Türkiye’nin de iki devletli çözüm isteğinden vazgeçmesini Rum tarafının da Türklerin siyasi eşitliğini kabul etmesini çözüm olarak öneriyor.
Ada’da yaşanmakta olan uyuşmazlığın çözümü için siyasi eşitliğin kabul görmediği noktada iki devletli yapıya işlerlik kazandırılması gerekiyor mu ne…
SEVGİ ile kalınız…
Ahmet GÖKSAN
ahmetgoksan45@ gmail .com