2000’li yıllara gelindiğinde Anadolu Üniversitesi’nde , ülkemizde bir ilk olan “Karikatür Sanatını Araştırma ve Uygulama Merkezi” kuruldu (2002) Bu merkez 2000 yılında “Yeni Bir Yüzyıla Girerken Eğitim Sorunları”, 2004 yılında E-Eğitim, E-Avrupa, E-Euro” 2008 yılında da üniversitenin 50. Yılı nedeniyle “Kutlama” konulu 3 uluslar arası karikatür sergisi düzenledi ve dünyanın her yerinden ünlü karikatürcülerin eserlerinden sergileri açıldı, albümleri yayınlandı. Bu 3 sergiden oluşturulan koleksiyonla ve ülkemizin önde gelen karikatürcülerimizin eserlerini bağışlamasıyla Anadolu Üniversitesi 2004 yılında, Eskişehir’in tarihi semti Odunpazarı’nda bir evi restore ederek “Eğitim Karikatürleri Müzesi” adıyla, 1975 yılında İstanbul’da Karikatürcüler Derneği’nin kurduğu “Karikatür ve Mizah” müzesinden sonra ülkemiz ikinci karikatür müzesini kurmuştur. Bütün bunlarda uluslar arası ödülleri olan karikatür sanatçısı Prof.Dr.Atila Özer’in çabaları ve yönecilikleri olduğu gibi, Eğitim Karikatürleri Müzesi’nin kurucusu ve ilk müdürüdür. Müzenin kurulusu (2004) ve Atila Özer’invefatı (2011) arasında 60’a yakın sergi açılmıştır. Bu sergilere baktığımızda Turhan Selçuk, Semih Balcıoğlu, Tan Oral, Nezih Danyal, Necat Abacı gibi ülkemizin önde gelen karikatür sanatçılarımızın kişisel sergilerinin yanında Avusturyalı, Hırvadistanlı, , Yunanistanlı , Kıbrıslı, Alman, Rus, Japon, İranlı sanatçıların sergiler, Uluslar arası Karikatür Yarışmalarının sergileri açıldı. 2009 yılında bir büyük karikatür olayı da Eğitim Karikatürleri Müzesi’nin girişimi ve Atila Özer’in çabasıyla “Dünya Karikatür Müzeleri Yöneticileri Buluşması” gerçekleştirildi ve tanıtım sergileri yapıldı. Atila Özer’in vefatı ve Anadolu Üniversitesi’nin yönetimi ile ilgili olarak Eğitim Karikatürleri Müzesi kapılarını sadece müze gezmeye açık tutarak, sergilerin açılmasına kapatı kaldı. Bu arada gazeteci yazar Ali Baş’ın hazırladığı, Odunpazarı Belediyesi’nin yayınladığı “Eskişehir Karikatürcüleri Albümü” de vardır Eskişehir’de karikatür sergileri sadece müzede açılmıyordu. “Eskişehir Karikatürcüleri Albümü” de vardır. Büyükşehir Belediyesi’nin sergi salonlarında da Uluslar arası Aydın Doğan Karikatür Yarışması Sergileri gibi büyük sergileri de açılıyordu. Bu arada, sanatçısı göç eden yer olarak bilinen Eskişehir’e 2000’li yıllarda, Eskişehir doğumlu İstanbul’da yaşayan karikatür sanatımızın usta sanatçılarından Aziz Yavuzdoğan, İstanbullu ünlü karikatürcümüz Ali Galip Altunçul Eskişehir’e yerleşti, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesinden mezun, üniversitenin Karikatür Kulübünde yetişmiş ünlü karikatürcümüz Ekrem Borazan da ve uluslar arası ödülleri olan Mehmet Zeber Eskişehir’e yerleşenler oldular.Eskişehir’in sivil sanat kurumu olarak Eskişehir Sanat Derneği de kurulduğu 2002 yılından beri karikatür sanatçılarını bir sergide buluşturma sergileri, ilkokul, orta okul, lise öğrencileri arasında özendirme yarışmaları, Rüştü Yetilmezer, Pertev Ertün, Atila Özer, Beytullah Heper, Sevil Özgür gibi vefat etmiş karikatür sanatçılarını anma ve tanıtma sergileri düzenlemekte. Dernek 2009 yılında ulusal düzeyde Türk karikatürünü Eskişehir’de buluşturmayı hedeflediği Karikatür Yarışmasını, 2021 yılında da Uluslararası Eskişehir Karikatür Sergisini gerçekleştirdi.
Biri yapar, biri bozar ya da müzeleri kapatmak
Kokusu yeni çıkan bir kültür-sanat haberi duydum. 60 yıldır Uluslar arası Altın Portakal Film Festivali yapılan Antalya’da 2013 yılında festivalin kurucusu, yönetmen Behlül Dal adına Sinema Müzesi kurulmuş. Behlül Dal geniş bir arşiv ve koleksiyonunu bağışlamış. Tabi Safa Önal gibi başka sinema insanları da bağışlar yapmışlar. Hatta Adile Naşit, Kemal Sunar, Tarık Akan, Fatma Girik gibi sanatçıların heykelleri falan da varmıştı. Bir yıl sonra Antalya Belediyesi Başkanı değişmiş ve ilk işlerinden biri olarak 2014 yılında bu müzeyi kapatmış ve müzede ne varsa Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nin deposuna taşınmış. Daha doğrusu cürümeye atılmış. 2019 yılına gelindiğinde Muhittin Böçek gelmiş Belediye Başkanı olarak. O gün bugün ondan bu müzenin tekrar kurulması beklenirken hırsızlıklar başlamış. Müzenin tekrar kurulması da artık imkansız diyorlar. Daha, Soba Müzesi varmıştı. Bir de Fikret Otyam Sanat Galerisi, bunlar gibi başka müze ve sanat merkezleri de kapatılmış.
60 yıldır ülkemizin köklü, sürdürülen büyük sanat etkinliği olan Uluslar arası Film Festivali yapılan Antalya’da ilk yapılması gereken işlerden biri Antalya’ya Sinema Müzesi kurmaktır. Kurmuşlar festivalin tam 50. yılında. Şimdi, sadece ortada kendinden nefret ettiren, tisindiren isimler konuşuluyor ve doğru başlanmış, gerekli olan bir kurum birinin yaptığı, birinin bozduğu oluyor. Film Festivali yapılan şehirde insanlara şehrimiz sinemamızın merkezlerinden biri olduğunu nasıl anlatılır?
Bizde niçin 200 yıllık, 300 yıllık sanat kurumları, etkinlikleri, şenlikler, festivaller yok?
Bizde niçin sanat kurumlarımızın başında ya da kurumlarımızın kültür-sanatla ilgili birimlerinin başında riyakatlı bir görevli yok?
Çünkü,bizde bir hastalık var. Birisi bir göreve geldi mi, ilk önce başlamış ya da yapılmış ne varsa onu bitirmek, yok etmek başka bir şeyler yapmak. Ondan sonra gelen de onun yaptıklarını yok ediyor.
Bir düşünün; 1900 yılından beri kimler Eskişehir’de Belediye Başkanlığı yapmış. Bunlar hiç mi bir şey yapmadı. Bir Kalabak suyunun öyküsünü ve Kamil Kaplanlı’nın adını biliyoruz. Bir de şehrimizin tarihi semti Odunpazarı’nın dokusunu bozan Sebahattin Günday’ın adını…
Hep, kültür sanat kültürü olmayan, hayatında bir edebiyat eseri okumamış, sergiler görmemiş, bir tiyatroya, konsere gitmemiş, sinemanın neye ihtiyaçı var. Şehrin kaç galeriye, konser, tiyatro salonuna ihtiyaçı var bilmeyenler şehrin başına geçiyor. Sen-ben, bizim oğlan-kızla bu işleri yapmaya kalkıyorlar. Ondan sonra kendinden öncekilele düşmanca hesaplaşıyorlar.