Eskişehir’de heykel sanatının dünü çok eskilere gitmese de Eskişehir ve çevresinde yapılan arkeoloji kazılarından ortaya çıkarılmış, Arkeoloji Müzesinde  sergilenen daha çok Bizans döneminden heykeller görüyoruz. Bunun dışında Sivrihisar’a 17 km mesafede Polatlı tarafında bir Baladat köyü var. Bu köy ve çevresi Anadolu’daki en eski ve ünlü heykel merkezlerinden biridir. Hatta Palatius dağındaki (Roma) tapınağa götürülen Kybele taşının ve Hz. Muhammed’in Kabe’ye girişindeki kırılan putların buradan götürüldüğünü Halikarnas Balıkçısı’nın (Cevat Şakir Kabaağalı) kitaplarından biliyoruz. Mermer işleyen Heykeltraş Ekrem Öztürk’de bu köydendir.

Eskişehir’de sanatçıların heykel yapmaya başlaması Halkevleri döneminde başlar. Yakın zamanda yerinden sökülen Yeni Hamam’ın kapısının üstündeki çıplak kadın (Nü) rölyefi 1940’lı yıllarda Heykeltraş Kenan Bey tarafından yapılmış. Kenan Bey çok yetenekli olduğu bilinir. En ünlü eseri de kanatlı adam heykeli imiş.

Eskişehir’de ilk dikilen Atatürk büstü; İTİA öğrencilerinin Atatürk Endüstri Meslek Lisesinde yaptırdıkları ve Vilayet binasının önüne 1960 yılında  dikilen büsttür. 1963 yılında ünlü heykeltıraş Şadi Çalık’a bugünkü Atatürk heykeli yaptırılmıştır.

Eskişehir’de bu ilk heykeltıraştan sonra ikinci sanatçı Gültekin Çağlar’dır. Şimdi Hava Üstünde bulunan, daha önce Kılıçoğlu sinemasının karşısına dikilen Kıbrıs Şehiti Pilot Cengiz Topel’in büstü ve Atatürk Lisesinin karşısındaki Yunus Emre ilkokulu’nun bahçesindeki Yunus Emre ve Atatürk büstleri Heykeltraş Gültekin Çağlar’ın 1965 ve1966 yıllarında yaptığı eserleridir. Havacı  Albay olan Gültekin Çağlar 1966 yılında bugün adı Atatürk Endüstri Meslek Lisesi olan  Eskişehir Sanat Enstitüsünde Lületaşı sanatçılarımıza portre çalışmaları kursu, 1970’li yıllarda da Halk Eğitim Merkezi’nde  heykel kursu da vermiş bilhassa figür ve nü üzerine öğreticilik yapmıştı.

Gültekin Çağlar’dan sonra gelen ve üniversitede akademik heykel eğitimi almış ilk heykeltıraş Şahin Özyüksel’dir.

Şahin Özyüksel herkes İstanbul’a doktor, mühendis olmaya giderken  heykeltıraş olmak için gitmiş, bugün adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi olan Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’nin Heykel Bölümü Zühtü Müridoğlu Atölyesi’ndem mezun olmuş, doğup büyüdüğü Eskişehir’e dönmüş.Eskişehir Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü yaparken galeriyi ve çevresini gençlere heykel öğretirken atölyeye çevirmişti. Daha sonra Anadolu Üniversitesi’nin kuruluşu ile orada heykel bölümünün kurucusu olmuş, ülkemize bir çok heykeltıraş yetiştirmiştir. (Devam edecek)

yunsemre

“Çocuk Kitabı” deyip geçmeyin!

Benim çocukluğum 1950’li yıllardı. Biz o yıllardası;  Ömer Seyfettin’in Diyet, Falaka gibi yerli, Heidi, Binbir Gece Masalları, Alaattin’in Lamba, Bremen Mızıkacıları gibi birkaç tane  yabancı yazarlardan çeviri çocuk kitapları ve Doğan Kardeş çocuk dergisiyle okuma alışkanlığı edindik. 1970’li yıllarda çocuklarım Tarık Buğra, Gülten Dayıoğlu yazarlarımız ve Kırmızı Şapkalı Kız, Pinokyo gibi çeviri kitaplar ve Milliyet Çocuk dergisiyle edindiler kitap okurluğunu. 1970’li yılların sonuna doğru, kitap tanıtma hevesimle bana verilen bir çocuk kitabını tanıtmıştım. Bir öğretmen yazıp, Eskişehir’e gelip okul okul gezerek satmıştı onu. Bir gün bir genç öğretmen ile tanıştım. Bana, o tanıttığım kitabın içerik, anlatım ve yazım kurallarına göre çok kötü olduğunu anlatmıştı. O gün, bu gün çocuklara yönelik tüm etkinlikleri uzmanlarının işi olduğuna inandım ve çocuk kitaplarının tanıtımına da uzak durdum.

Eskişehir Sanat Derneği’ni kurduğumuzun ikinci yılında (2004)  birileri çocuk tiyatrosu yapıyordu ve okullara gidiyorlardı. Bir öğrenci velisi “Nasıl oyun bu çocuklara okuyup da ne olacaksın mesajı veriyor” deyince oyunu takibe aldık. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı öğretim üyeleri de destek verdiler. Önce Afişinde  oyunun yazarı yoktu. Doğaçlama sımararak bir şeyler yapıyorlardı. İkincisi afişde kaç yaşındaki çocuklara yönelik olduğu da yazılı değildi. Lise ile ilkokulun sırt sırta olduğu iki okulda da oynamışlardı. Bir rapor ile İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bilgi verdik ve hemen Çocuk Tiyatrosu nedir? diye bir panel düzenledik. Ankara Üniversitesi’nden, Anadolu Üniversitesi’nden, Ankara Devlet Tiyatrosu’ndan, Bursa Devlet Tiyatrosu’ndan konunun uzmanlarını da konuşmacıları yaptık. İlk Öğretim Okulları Müdürleri,Aile Birliği Yöneticilerini davet ettik ve Eskişehir’de korsan çocuk tiyatrosunun önünü kestik ve bu panelleri sık sık da yapıyoruz. Ülkemizin en önemli tiyatro insanlarını konuşmacı olarak Eskişehir’e getirdik. O yıllarda Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü de Çocuk Edebiyatı üzerine Sempozyumlar başlattı. O sempozyumlarda da Çocuk kitaplarının ciddiyetini öğrendik.

Son yıllarda Çocuk Edebiyatı üzerine ülkemizde çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Üniversitelerimizde Sempozyumlar düzenleniyor. Yayınevleri yarışmalar düzenleniyor. Bizim yazarlarımızdan, dünya çocuk kitaplarından çeviriler yayınlıyorlar. Çocuk kitaplarını tanıtan dergilerimiz bile var.