Peşinen söyleyeyim bu yazı, bir, "Ayşe Ünlüce iyi, ama çevresi kötü, yazısı" değildir. En azından o kadar sığ bir yazı olmayacaktır...
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce siyasete girdiğinden beridir belli bir strateji dahilinde ilerliyor ve tek derdi, "İyi bir belediye başkanı nasıl olmalı" diyeymiş gibi davranıyor.
Selefi Yılmaz Büyükerşen, gerek Türkiye'deki isminin büyüklüğünden gerekse de niyetinin öyle olmasından kaynaklı, bir belediye başkanı olmaktan çok, Eskişehir'den AK Parti'yi yıpratmayı ve yok etmeyi hedefleyen siyasetçi gibi davranıyordu. Oysa Ayşe Ünlüce görev devraldığından beridir, Eskişehir'de yaşayan herkesin, istisnasız herkesin belediye başkanı olmaya çalışıyor. Öyle Kazım Kurt gibi "Atatürk'ü sevmeyenler kapımızın önünden geçmesin" tarzı, ayrıştırıcı cümleler kullanmıyor; "Ben bu şehirde yaşayan herkesin belediye başkanıyım ve kimseyi hizmet için ayırmam" düsturuyla hareket ediyor...
Eskişehir'de yaşayanlar Kürtmüş, Çerkesmiş, Tatarmış, Aleviymiş, Sünniymiş, bilmeden, hatta öğrenmeye bile çalışmadan hizmet etme, hizmet götürme derdinde Ayşe Ünlüce...
Sık sık söylüyorum, bu, şehrimiz için bir zihniyet devrimidir ve bizler Ayşe Ünlüce'yi bu zihniyet devriminin peşinde koştuğu için seviyor, bu zihniyet devrimini gerçekleştirebilsin, 'bütünün hukukunu' korusun diye destekliyoruz...
Oy vermek, bir partiye mensup olmak ayrı bir şey. Eskişehirlilik üst kimliğinde, bu şehrin kalkınması, bu şehrin ihya olması, bu şehrin gelişmesi ve zenginleşmesi için dertlenen herkes Başkan Ayşe Ünlüce'nin bu zihniyet devrimi için çaba gösterdiğini fark etti ve kesinlikle kendisine yardımcı olmaya çalışıyor..
Bazı kişiler hariç!..
***
Yılmaz Büyükerşen ve Kazım Kurt'un yerleştirdiği zihniyeti özümsemiş, hatta o zihniyeti, bu şehre kendileri yerleştirmiş gibi davranan bazı CHP'liler; Ayşe Ünlüce'nin bu zihniyet devriminin gerçekleştirmesini engellemek için ellerinden geleni yapıyor, bir süre korka korka yaptıklarını artık hiç çekinmeden hayata geçiriyorlar bir de üstelik...
Peki, Ayşe Ünlüce'nin bütün bunlardan haberi yok mu?
Yok...
O kadar çok çalışıyor ve o kadar çok kişiyle temas kuruyor ki, çevresindeki bazı kişilerin kapalı kapılar ardında kendisine karşı bir, 'karşı-devrim' hareketi içinde olduğunun farkında değil. Bir konuda talimat veriyor ve çevresine çok güvendiği için o talimatının yerine getirildiğini düşünüp önüne bakıyor...
Ahmet Ataç örneğin...
Yıllarca Tepebaşı'nda hayata geçirdiği, "Hangi partiden olursa olsun herkesin sempatisini kazanma" işinde geriye gidiyor son zamanlarda. Çevresindeki birkaç kişi yüzünden kendisine sempati besleyen AK Parti seçmenini kırmaya, küstürmeye başladı...
Ayşe Ünlüce de aynı durumla karşı karşıya şu günlerde ve aksi gibi Ahmet Ataç gibi 'son dönemini' de yaşamıyor. Daha ilk döneminde ve hedefinin her girdiği seçimde oylarını artırmak isteyen; hepsini geçin, 'iyi bir belediye başkanı' nasıl olur, göstermek isteyen bir stratejisi var; ancak çevresindekiler "Kutuplaşalım da kutuplaşalım, ne kadar Akp seçmeni varsa düşmanımız belleyelim" düsturuyla hareket ettiği sürece hiçbir zaman istediği zihniyet devrimini hayata geçiremeyecek...
Ayşe Ünlüce'nin çevresi ya Yılmaz Büyükerşen ya da Kazım Kurt gibi düşünüyor olsa ki, AK Parti seçmenleri arasında yükselen "Ayşe Ünlüce ilgi ve sevgisinden" rahatsız oluyor ve aksi gibi bu durumu tam tersine çevirmek için ellerinden geleni ardlarına koymuyor!
Ben buna, "Ayşe Ünlüce sevgisinin, selefine duyulan sevgiyi aştırmama operasyonu" diyorum...
Zira Başkan Ünlüce, kafasındaki zihniyet devrimini gerçekleştirirse bir sonraki seçimde hiçbir belediye başkanının göremediği bir oy oranıyla seçilecek ve "Hikmet kutuplaşmada değil, iyi belediye başkanlığındaymış" algısı şehirde oturacak. Eskişehir gelişecek, zenginleşecek, yaşayanlar kaliteli hizmet alacak ve Ayşe Ünlüce, Eskişehir'de yeni bir marka olacak...
Ancak bütün bunların gerçekleşmesi için Ayşe Ünlüce'nin yaşananların farkına varması ve yalnızlıktan kurtulması gerekecek...