İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin eski başkanı Ekrem İmamoğlu'nun birçok suçtan tutuklanması konusunda yüzlerce yazı yazıldı, binlerce kişi televizyonlardan yorum yaptı. Benim gibi her gün yazmayan gazeteciler için büyük bir sıkıntı mevcut. Bu konuyla ilgili her ayrıntı, her ele alınması gereken mevzu ile ilgili yazmamız, görüşlerimizi açıklamamız imkânsız. O sebeple ben de konunun içinden yalnızca tek ayrıntıyı alıp bugün o konudaki düşüncelerimi tartışmak istiyorum sizlerle...

Çevremdeki birçok CHP'linin bazıları, "Saçmalama Hakkı, Ekrem İmamoğlu salak mı ki, iktidarda AKP varken bu kadar çok hırsızlık yapsın, rüşvet alsın?" diyor. Ve aslında bu yargılama sürecinde savcının iddia ettiği her şeyin 'yalan ya da yanlış' olduğunu söylüyor.

Uzun lafın kısası, Ekrem İmamoğlu'nun dürüst olduğunu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisinden korktuğu için hapse attırdığını ima ediyor ya da açık açık söylüyor...

Öyle değil efendim!

Konuya 'sondan' yaklaşırsak çok kolay yürütebileceğimiz bu mantık, konuya 'baştan' yaklaştığımızda çırılçıplak kalıveriyor ortada!..

Recep Tayyip Erdoğan, 3,5 yıl İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapabildi. Sonra, okuduğu bir şiir yüzünden içeri atıldı ve belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı.

O tarihlerde iktidardaki partilerin neredeyse tamamı, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasî hayatını bitirmek için elinden geleni ardına koymuyordu. Müfettişler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi hesaplarını didik didik ediyor, en küçük açığın peşine düşüyordu.

Ne buldular?

Hiçbir şey...

Tek bir şey bulabilselerdi, yargı ellerindeydi ve Erdoğan'ın bir daha güneşi görememesi için ellerinden geleni yapacaklardı...

Peki, Recep Tayyip Erdoğan hiçbir şey yapmamış mıydı, rüşvet ya da yolsuzluk yapmamış mıydı?

Bilemeyiz...

Kimisi yaptığına, kimisi de yapmadığına inanır...

Ve fakat, Erdoğan böyle işler yaptıysa da o kadar titiz davranmış ve o kadar dikkatli olmuş ki, yakalanmamış demek ki efendim...

***

Konuyu getirmek istediğim yer burasıdır!

Ekrem İmamoğlu, savcının suçlamalarından öğreniyoruz ki, o kadar fütursuz o kadar large davranmış ki, insan 'neye güvenmiş bu kadar' demeden duramıyor...

Burada da insanın aklına Ekrem İmamoğlu'nun bir röportajında söylediği, "Beni kimse hapse atamaz. İnsanlar sokaklara dökülür, tepki gösterir. Eğer bu iktidar beni hapse atmaya kalkarsa daha istinaf mahkemesi kararını açıklamadan bu iktidar gider, düşer" sözü geliyor...

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in, "Pazartesinden itibaren insanların okullarına gitmesini, eczacıların ilaç satmasını, marketlerin insanlara gıda satmasını, fırınların ekmek satmasını istiyorsanız, Ekrem İmamoğlu'nu salın" sözlerini de bunlara ekleyince, ne düşünürsünüz?

İstanbul'da, CHP'nin il binasının yapımı için toplanan paraların, kule şeklindeki görüntüleri...

Yetmez son Kurultay'da konuşulanlar, delegelerin kazandıkları da bunlara eklenince, benim gibi birçok kişi Ekrem İmamoğlu ve arkadaşlarının bütün bu herzeleri yediklerini düşünüyor.

Hatta bu herzeleri yerken de "Nasılsa bizi hapse atamazlar" rahatlığıyla hareket ettiklerini, çok yüksek miktarlarda usulsüzlük yaptıkları hissine kapılıyoruz...

Tecrübeli bir gazeteciyim...

Yeni seçilmiş belediye başkanlarının bu konudaki niyetini, seçildikten birkaç ay sonrasında çalışanlarıyla konuşmalarından çıkarabilirim. Sadece ben değil, gazeteciliği benim kadar yapan herkes bu konuda uzman olur.

Beri yandan bizim hislerimiz, yargının işine yaramaz. Bu yüzden de ikide bir "Bu belediye başkanı çalıyor ya da çalacak galiba" diye konuşmanın bir anlamı olmaz.

Gelelim nihayete...

Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Ayşe Ünlüce, eski bir hakim. Hukukçu yani...

Seçildikten sonra bu tarz işlere tevessül edecek olsa 'yakalanmamak' için elinde bütün doneler mevcuttur sanırım, öyle değil mi?

Ancak seçildiğinden itibaren geçen bir yıl süre ile şunu çok net olarak söyleyebilirim ki Ayşe Ünlüce'nin bu tarz işlere yönelik, toplu iğne başı kadar niyeti olmadı. Belediye çalışanları içinde o türden niyetleri olanlara da ne yapılması gerekiyorsa onu yaptı.

Ayşe Ünlüce tabii ki bunları dürüst olduğunu için yapıyor. Ve fakat bu kadar titiz olmasında bir mevzu daha olabilir değil mi?

Hükümetin kendi partisinden olmadığını bildiği için de bu kadar dikkatli davranıyor olabilir...

Zira Ayşe Ünlüce'nin başına bir şey gelirse Ekrem İmamoğlu'nun tehdit ettiği gibi arkadasından yürüyecek milyonlar, Hükümeti devirecek eylemciler olmayacak!

Ekrem İmamoğlu bu kadar para toplayıp son seçimleri kazandıysa Ayşe Ünlüce ne yapsın?

Bir sonraki seçimler için para biriktirmesin mi?

Niye Ayşe Ünlüce'nin başı kel mi?