Müzeler, insanın tarihsel süreçte, nereden nereye geldiğini, insanın yaratıcılığını, beğenilerini, duygularından inançlarına, kullandığı eşyaya, kültürüne kadar sergileyip gösterildiği yerlerdir. Bunun için de müzelere; “Beşikten mezara yaşam boyu insanın okuludur” denilir.İnsan kendinden öncesini görür, öğrenir, birikim kazanır. Onun için dünyanın her yerinde, ülkeler büyük paralar harcayarak müzeler kurarlar ve insanlar da o müzeleri gezerler. Ayrıca müzeler, sayılarıyla ve çeşitliliği ile ülkelerin gelişmişlik göstergeleridir. Müzeler, önceleri arkeoloji, etnoğrafya, tarih müzeleri diye kurulurken günümüzde çeşitliğini artırmış ve büyük bölümü resim-heykel diye sanat müzeleri olurken şimdilerde ayrışmaya başlamış heykel müzesi, afiş müzesi, fotoğraf müzesi,karikatür müzesi, cam sanatları müzesi ayrı ayrı müzeler olmuştur. Eskişehir’de de bu alanlı sanat müzelerinden Karikatür Müzesi, Çağdaş Cam Sanatları Müzesi var. Geçtiğimiz günlerde Eskişehir’deki bu müzelere Odunpazarı Belediyesi bir de Seramik Müzesini kazandırdı.
Eskişehir, gerek seramik için en uygun toprağa sahip olması, gerekse üç üniversitesindeki sanat eğitimi yapılan fakültelerinde seramik sanatı ile bölümü olan, aynı zamanda ülkemizin önde gelen seramik sanatçılarının sanat eğitimcisi olarak bulunması ile seramik sanatımızda büyük potansele sahiptir. Odunpazarı Belediyemiz, Başkanı Kazım Kurt’un desteğiyle Eskişehir’deki bu potanselin neye gereksinim duyulduğundan hareketle, ünlü seramik sanatçımız Prof.Dr. Ayşegül Türedi Özen’in danışmanlığında 2015 yılında başlattığı “Şehrin Ateşi” projesi ile uluslararası olarak gerçekleştirdiği “Seramik Pişirim Teknikleri Çalıştayı”nda sanatçıların yaptığı eserlerini bırakmaları sonucu oluşan büyük koleksiyonu değerlendirerek eskişehir’in tarihi semti ve müzelerin bir arada bulunduğu Odunpazarı’ında üç katlı, restore edilmiş, tarihi Odunpazarı evlerinden birisini “Odunpazarı Belediyesi Seramik Galerisi” adıyla açtı. Son yıllarda gördüğümüz, müze mi, galeri mi? diye karşımıza çıkan ülkemizde uygulanan müze kurma ile ilgili yasaya göre şimdilik “galeri” olarak adlandırılan müzede 2015 yılından beri gerçekleştirilen çalıştaya katılan 65 yerli ve yabancı seramik sanatçısının 170 eseri sergileniyor. Ayrıca müzede devamlı seramik sanatçılarının kişisel ya da sanatçı gruplarının sergilerinin de açılması ve etkinliklerin düzenlenmesiyle “Yaşayan Müze” olması için müzenin bir bölümünün sergi salonu olarak düzenlenmiş. İlk sergiyi de seramik sanatçımız Prof.Dr. Ayşegül Türedi Özen 26.kişisel sergisi olan “Kadın Eli” adını verdiği sergisini açmış.
Şimdi, müzede eseri bulunan,gerek yurt dışından olsun, gerekse ülkemizin değişik şehirlerinden sanatçılar özgeçmişlerinde bir eserinin Eskişehir’de, Odunpazarı Seramik Müzesi’nde olduğunu yazacak. İşte bir şehrin adı böyle duyulur, böyle tanıtılır. Odunpazarı Belediyesini, Başkan Kazım Kurt’u, emeği geçenleri kutluyorum.
Ayşegül Türedi Özen’in “Kadın Eli” Sergisi
Seramik sanatında da her sanatçı kendisine özgü bir farklılık, kendisinden öncekilerinden bir başkalık getirir. Seramik sanatı da böyle gelişir. Ünlü seramik sanatçımız Füreya “Seramik dünyayı ifade etmek için bir araç, kitap gibi, müzik gibi” der. Onat Kutlar’da bir seramik sanatçısı için “Çamurla düşünen” demişti. Seramik dışarıdan bir çamurla oynama gibi görünse de gerçekte büyük sancılarla eser yaratma olduğu kadar çok yüksek ısıda pişirilmesinden sonra fırından çatlamadan, patlamadan çıkarılmasıdır da.Kısacaseramik çamura biçim verme sanatı kadar pişirim tekniklerini de uygulayan çok yönlü zor sanattır.
Odunpazarı Belediyesi’nin Eskişehir’e kazandırdığı Seramik Müzesi’nin sergi salonu olan bölümünde ilk sergiyi usta seramik sanatçımız Prof.Dr.Ayşegül Türedi Özen açtı. Sergisin adı; “Kadın Eli”
Prof.Dr.Ayşegül Türedi Özen, seramik sanatımızda ülkemizin en üretken ve her yıl yeni bir temasıyla sanatseverlerin karşısına yeni sergileriyle çıkan sanatçımızdır. Ben onu Füreya’ya benzetirim. Onun kapkacak, tabak, vazo gibi seramik tür ve formları ile işi yok. “Kitap gibi, müzik gibi” birşeyler ifade etmesi, bir öyküsü olması gibi, bir konuyu, bir iletişi olması derdi var. Daha önceki sergilerini anımsıyorum; çevreciliğimizi sorguladığı “Seramik Ağaçlar”, bir başka sergisinde , kuşların yok oluşunun çığlığını duyarak “kuşlar” ve “kapılarının sözleri, pencerelerini de gözleri” gibi gördüğü, insanabenzettiği, özdeşleştiği “Evler”gibi bu yeni sergisinde de çamuru zanaat adına şekillendiren Sorkunlu çömlekçikadınlarınellerinde çıkan çömlek formlarını kendi sanat anlayışıyla birleştirdiği eserlerinden oluşuyor. Bunda da çömleklere iliştirdiği “Çömleğin Kıyısında” gibi eserleridir.
Prof.Dr. Ayşegül Türedi Özen 1961 yılında Amasya’da doğdu. 1985 yılında İstanbul Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Bölümünü Birincilikle mezun olduktan sonra Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ne öğretim elemanı olarak geldi.1984 yılında Fransa’da, 1988 ve 1989 yıllarında Amerika’da seramik çalışmalarında bulundu. Bir çok ödül aldı, “Geleneksel Çömlek Sanatı”(2001) ve “Seramik SanatıEğitimi”(2002) diye yayınlanmış iki kitabı bulunuyor.
Bu sergi sanatçının 26.kişisel sergisi olmasının yanında sanatta 41. Yılını da kutlama sergisi…