Çocukluk dönemi, hızlı gelişim ve değişimlerin yaşandığı, aynı zamanda bireyin temel duygusal, sosyal ve zihinsel becerilerini şekillendirdiği kritik bir dönemdir. Ancak çocuklar, yetişkinlere kıyasla duygularını anlama, ifade etme ve karmaşık durumlarla başa çıkma konusunda henüz yeterince donanımlı değildir. Yaşanan zorluklar, çocuğun iç dünyasında çözülmemiş çatışmalar yaratabilir ve bu durum onların duygusal gelişimini olumsuz etkileyebilir. Peki, hangi durumlarda çocuğunuzun profesyonel bir desteğe ihtiyacı olabilir? Hangi belirtiler, çocuğunuzun terapiye yönlendirilmesini gerektirir? Bu yazımızda, bu sorulara cevap arayalım.

Çocuğun yaşadığı duyguların doğru bir şekilde değerlendirilmesi ve bu duygularla başa çıkma yöntemlerinin geliştirilmesi için bir terapist, objektif bir rehberlik sunar. Ayrıca, bazı çocuklar duygusal sorunlarını aileleriyle paylaşmaktan çekinebilir veya duygularını ifade etmekte zorluk yaşayabilir. Terapist, çocuğun kendini daha rahat hissettiği güvenli bir ortam sunarak bu ihtiyaçlara daha etkili bir şekilde yanıt verebilir. Bu nedenle, terapi süreci yalnızca çocuğa özel değil, aynı zamanda aileye de rehberlik eden bir süreçtir. Aile ile terapist arasında kurulan iş birliği sayesinde, çocuğun yaşadığı sorunlar daha derinlemesine ele alınabilir ve birlikte çözüme ulaştırılabilir. Ayrıca çocuklar bir oyun terapisti ile oynadığında ya da bir psikoloğa gittiğinde yardım almakta olduğunu ve iyileşme sürecinde olduğunu anlar ve kendi içlerindeki iyileşme gücünün farkına varırlar. Bu nedenle, oyun terapistleri/Psikologlar “iyileştiren” değil, “iyileşmeye aracı olan” dır.


Çocuklar Hangi Durumlarda Terapiye ihtiyaç Duyar? 

Travmatik Olaylar: Boşanma, ölüm, hastalık, kaza, şiddet, doğal afet, ihmal, cinsel istismar gibi travmatik bir olay sonrasında çocuklarda kaygı korku güvensizlik gibi güçlü duygular ve davranışsal problemler sıkça görülür. Travma sonrası destek verilmediğinde, bu olayların çocuk üzerinde kalıcı duygusal etkiler bırakma riski yüksektir.
Duygu Düzenleme Güçlükleri: Çocuklar, öfke, üzüntü, korku ya da hayal kırıklığı gibi yoğun duygularını anlamlandırmakta ve yönetmekte zorlanabilir. Bu durum kendini; öfke problemleri, sosyal geri çekilme, uyku problemleri, yeme alışkanlıklarında değişiklikler şeklinde gösterebilir. Terapi sürecinde çocuk bu duyguları tanımlamayı ve uygun şekilde yönetmeyi öğrenir.

Sosyal ve Akademik Zorluklar: Çocuklar, okul ortamında veya sosyal ilişkilerinde akran zorbalığı, dışlanma, arkadaşlık ilişkilerindeki sorunlar, akademik baskılar, öğrenme güçlükleri, özgüven problemi ya da sosyal kaygı gibi çeşitli güçlüklerle karşılaşabilir.  Bu tür zorluklar karşısında bir uzmandan destek almak önemlidir.

Davranışsal Sorunlar: Çocukların yaşadıkları stres veya içsel çatışmalar; saldırganlık, kurallara uymama, inatçılık, aşırı hareketlilik, dikkat dağınıklığı, dürtüsellik (örneğin DEHB belirtileri), ebeveyn-çocuk ilişkilerinde çatışmalar gibi dışa vurulan davranışsal sorunlar şeklinde ortaya çıkabilir. Terapist/Psikolog, bu davranışların altında yatan nedenleri anlamaya ve çözüm yolları üretmeye yardımcı olur.

Kendilik Algısı ve Özgüven: Çocukluk dönemi, bireyin kendilik algısının ve özgüveninin temellerinin atıldığı bir süreçtir. Eğer bir çocuk sürekli eleştirilir, başarısızlıkla karşılaşır ya da yeterince desteklenmezse, düşük özgüven geliştirebilir. Terapi, çocuğun güçlü yönlerini keşfetmesine ve kendine olan güvenini artırmasına katkı sağlar.

Son olarak belirtmeliyim ki, çocuğunuzu terapiye götürmeniz için illa bir sorun olması gerekmez. Terapi, yalnızca mevcut sorunları ele almak değil aynı zamanda çocuğun gelişimini desteklemek, kişisel farkındalık sağlamak ve daha sağlıklı baş etme stratejileri geliştirmek amacıyla da kullanılabilir. Yani, terapiyi çocuğun güçlü yönlerini geliştirmek ve karşılaşacağı zorluklarla daha iyi başa çıkmasını sağlamak için önleyici bir süreç olarak da değerlendirilebilir.