Henüz daha yirmili yaşlarımın başındaydım, hocalarımdan Prof.Dr. İnal Cem Aşkun daha önce hiç duymadığım ve sonraları birçok konuya bakışımı değiştiren bir cümle sarf etmişti sohbet sırasında: "İnanmış, inanan insanla tartışılmaz. O kişi inanmıştır ve bitmiş gitmiştir, tartışılmaz..."
O tarihte hocamın bizlere söylediği cümleyi anladığımı sanmıştım, geçen yıllar içinde kendimi öyle tartışmaların içinde buldum ki, o gün anlamamışım ve bu cümlenin anlamını idrak etmem zaman alacaktı...
Konu çok net aslında...
Müslümansınız diyelim, dininizin size söyledikleriyle pazarlık edemezsiniz, etmezsiniz. Dininizin size söylediği bir 'şey' konusunda şüpheye düşer ve o emri 'mantıksız' bulursanız, mantığınızı, aklınızı değil dininizin söylediğini tercih etmek zorundasınız. Hal böyle olunca, "Bana namaz kılmak çok mantıksız geliyor" diyemeyen, bunun pazarlığını yapamayan bir kişi ile neyi tartışacaksınız, tartışırsanız elinize ne geçecek ki!
Birkaç yıl önce bir arkadaşımla konuşurken bana "Ben Hac konusunda farklı düşünüyorum. Bence Arapları zengin etmemiz gerekmez. Hacca gitmesek de olur" deyince, "Kelime-i şahadet getirsen iyi olur, dinin emirleriyle pazarlık yapamazsın. 'Ben Hacca gitmeyeceğim, günahına razıyım' demek başka, bu emri kabul etmemek başka" demiştim. Günümüzde, Allah ve din inancında bile pazarlık etme derdine giriştik, inacın da okunu çıkarıyoruz maalesef!
İnanmak, rasyonellikten tamamen uzaklaşmak mıdır?
Yüzlerce yıldır tartışılan bu konuyu bir gazete köşesinde halletme derdinde değilim, ancak konuyu getirmek istediğim yere yaklaşıyoruz...
Bir insan dini inancı nedeniyle "Bu konu tartışmaya açık değildir, bence böyle" dediği zaman, o kişiyle tartışılmaz, o kişinin rasyonelitesi hakkında olumlu/olumsuz yorum yapılmaz...
Ve fakat eğer oy verdiğiniz siyasi partiye sanki bir dinmiş gibi yaklaşmaya başlarsanız emin olun rasyonellikten tamamen uzaklaşmış olursunuz ve aklınızı başkalarına emanet ettiğiniz ortaya çıkar ki, artık sizinle bırakın tartışmayı, konuşulacak herhangi bir şey kalmaz!
***
"Ben babadan CHP'liyim. Partim ne yaparsa yapsın başka hiçbir partiye oy vermem" cümlesinden bile bahsetmiyorum. Böyle bir seçmen, CHP'ye iyilik değil kötülük yapar aslında ancak bu konuyu bile 'parti disiplini' ile açıklamak mümkün olabilir, uzak bir fikir zorlamasıyla...
Beri yandan "Partim tuvalet terliğini bile aday gösterse ona oy veririm" demek ise akıldan ve hatta insanlıktan uzaklaşmak, artık partini 'din' olarak görmek anlamına gelir. Ve maalesef bu türden insanlarla hiçbir şey konuşulmaz, tartışılmaz...
Düşünce sistemine çok güvendiğim, Dünya Sağlık Örgütü'nün sırf ilaç satmak için bütün dünyaya nasıl kötülükler yaptığını bilen ve buna tepki gösteren doktor tanıdığım; Trump'ın Dünya Sağlık Örgütü'nden çıkma kararı almasıyla hiç ilgilenmiyor örneğin...
Rasyonel düşünce, "Ben WHO'nun sakıncalarını biliyorum. Bir devlet başkanının benim gördüklerimi görüp WHO'dan çıkmış olması çok olumlu" diye şekillendirir sistemini. Oysa rasyonel düşündüğünü zanneden bu doktor, Trump'ın beş para etmez bir kişi olduğuna 'inandığı' için bu hareketi umursamıyor ve siyasi duruşundan gram şüphe etmiyor. Nihayetinde ABD'de 'demokratların' demokrasi aşığı olduğunu düşünüp Dünya Sağlık Örgütü üzerinden bütün dünyayı kazıklasalar bile kendi siyasi duruşundan şüphe etmiyor...
Aynı durum Türkiye'deki gelişmeler için de yaşanıyor maalesef...
CHP dinine inanan ve CHP, tuvalet terliğini aday gösterse oy verecek kadar yobaz olanlar, kendilerini 'aydın' olarak görüp her konuya bu açıdan bakıyor maalesef...
Örneğin LGBT konusunda "Bunlar da çok oldu. Özgürlük istemeyi geçip dayatma noktasına geldiler" diye düşünen bir CHP'liye, "Bak Erdoğan da tıpkı senin gibi düşünüyor" dediğinizde "O zaman o da gelsin CHP'ye, ama onu partimize alır mıyız bilmem" diye espri yaptığını zannedecek kadar dangalaklaşabiliyor...
CHP'ye oy veren kitlenin büyük bir kısmı aklını yitirdi...
Düşünmüyor, tartışmıyor, kendisini yeni bilgiye kapatıp, 'inandıkları' yoldan yürüyor...
Bırakın rasyonel olmayı, partileriyle ilgili en küçük bir şüpheye düşmüyor...
Hal böyle olunca CHP'li belediye başkanlarının ekseriyeti de "Ne hizmet yapacağım! Liyakatsiz akrabalarımı atamaktan niye çekineceğim! Hukuka, kurallara niye uyayım ki! Rüşvet almaktan niye korkacağım ki! Benim hatamdan dolayı 78 kişi yangında ölse 'Suç bakanlıkta, bakan istifa' derim; doktoru, mühendisi, avukatı, bilim insanı milyonlarca dangalak benim gibi konuşur nasılsa. Hassan Sabah'un yaptığı gibi uyuşturduk hepsini. Çalışmama gerek yok, küpümü doldurayım yeter" diye düşünüyor...
Bolu'daki yangını CHP'ye oy verenler çıkarmadı, ancak emin olun o yangının yaşanması ve sonrasındaki kayıplarımızda, CHP dinine iman etmiş milyonların da payı var!
İster inanın ister inanmayın bazılarınız katilsiniz!