‘Kimi der ki hamur yoğuran.
Kimi der ki çocuk doğuran.
Ne o, ne bu, ne döşek, ne köçek, ne ayal, ne vebal.
O benim kollarım, bacaklarım, başımdır.
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim,
Hayat arkadaşımdır.’

-Nazım Hikmet Ran

Kadınları bir bir parçaladılar.

Yok etmek için kadınlığından vurdular.

Kadınlar, yalnızca yaşamak için çaba gösterdi diye huzura hasret bıraktılar.

Tabii suçlanacağız. Çünkü kadınız.

Tabii haksızız. Çünkü kadınız.

Tabii şikâyet etmeyeceğiz. Çünkü kadınız.

Ne bitmez çile imiş şu kadın olmak işi (!)

Hayattaki en küçükten en büyüğe her şeyle mücadele etmek zorunda kalıp en çok biz mi susalım? Susmayacağım.

Her gün sözlü veya fiziksel onlarca tehdit veya şiddete maruz kalıp yine biz mi susalım? Susmayacağım.

Ömür biçenlere, buyruk verenlere, kendini tanrı ilan edip yargı dağıtanlara biz mi susalım? Susmayacağım.

Arsızın güçlü olduğu yerde haklıyı suçlu çıkarmak vebaldir.

Hiçbir kadın güzel olduğu için, genç olduğu için, başarılı olduğu için, iyi niyetli olduğu için suçlu değildir. Hatta çok daha net bir şey söyleyeyim mi?

Hikâyenin tek suçsuzu kadındır.

Eğer inançlıysanız mecbur kaldığınız için içinde bulunduğunuz her durum adına mahşer günü en az bir kişi sizden helallik almaya gelecek. Eğer inançlı değilseniz de eminim başka yollarla hesabınızı alacaksınız.

Her bir kadının ahı için ya cehennemde ya da dünyada yanacaksınız.

Bunun kaçışı yok.