Peygamber Efendimiz'in Ramazan Ayındaki İbadet Hayatı

Gece namazlarını önemseyen Efendimiz, bu vakitleri ibadetle geçirenlerin geçmiş günahlarının bağışlanacağını müjdelemişti. Aynı zamanda sahabelerine, gece ibadetlerinde daha dinç olabilmek için öğlen kısa bir uyku (kaylûle) almalarını tavsiye ederdi. Nitekim Abdullah ibni Ömer (r.a.) hakkında, "Abdullah ne iyi adamdır! Keşke bir de geceleyin namaz kılsa…" buyurmuş, bu söz kulağına gidince İbn-i Ömer o günden sonra gecelerini ihya etmeye başlamıştı.

İftar ve Sahurda Dengeli Beslenirdi

Ramazan'da sade bir iftar sofrası kuran Peygamberimiz, az yeme konusunda ümmetine örnek olurdu. Fazla yemek yemenin ibadetlere olumsuz etkisi olduğunu belirtir ve midenin üçte birinin su, üçte birinin yemek ve üçte birinin hava ile dolu olması gerektiğini tavsiye ederdi. Hz. Aişe (r.a.), Peygamber Efendimizin iftarını çoğunlukla hurma ve su ile açtığını belirtmiştir.

Cömertliği ve Hayırseverliği Artardı

Ramazan ayında cömertliği daha da artan Efendimiz, sadaka vermeyi teşvik eder ve ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesini isterdi. “Ramazan ayında verilen sadaka en faziletlisidir.” buyurmuş ve sahabelerine, ellerinde imkân olmasa bile bir hurma tanesiyle dahi infak etmelerini tavsiye etmiştir. Kendisine bir şey isteyerek gelen hiçbir kimseyi geri çevirmemiştir. Zeyd bin Sâbit (r.a.)’e: “Ey Zeyd! Verecek hiçbir şeyin yoksa, bir parça ip ile dahi olsa halkla birlikte fıtır sadakasını ver!” buyurarak infakın önemini vurgulamıştır.

İftar Davetlerine Katılırdı

Efendimiz, iftar davetlerine icabet eder ve oruçlulara iftar ettirmenin büyük sevap olduğunu belirtirdi. Bir kimsenin oruçluyu iftar ettirmesi hâlinde kendisinin de oruç sevabı alacağını müjdelemiştir. Sahabeler, “Ey Allah’ın Rasûlü! Hepimiz bir oruçluyu iftar ettirecek kadar bir şey bulamıyoruz.” dediklerinde, “Allah, aynı sevabı bir hurma tanesi yahut bir yudum su ile iftar ettirene de verir.” buyurarak her müminin imkânınca bu ibadeti yerine getirebileceğini vurgulamıştır.

Bayramda Sevinçleri Paylaşırdı

Bayramları neşe ve coşku içinde geçiren Peygamberimiz, çocukları sevindirir, ashâbıyla bayramlaşır ve bayram namazına ailesiyle birlikte katılırdı. Bir bayram sabahı, oyun oynayan çocukların içinde mahzun duran bir çocuğu görmüş ve yanına giderek neden üzgün olduğunu sormuştur. Çocuk, babasının şehit olduğunu ve üvey babasının kendisini istemediğini söyleyince, Peygamber Efendimiz ona: "Benim baban, Âişe’nin annen, Hasan ve Hüseyin’in de kardeşlerin olmasını ister misin?" demiştir. Çocuk sevinçle boynuna sarılmış, ardından onu evine götürerek yedirip içirmiş, temiz kıyafetler giydirmiştir. Daha sonra sokakta arkadaşlarının yanına dönen çocuk, büyük bir mutluluk içinde yeni ailesini anlatmıştır.

Hazret-i Âişe (r.a.), bir bayram günü iki câriyenin evde def çalıp şiir söylediklerini belirtmiş, babası Ebû Bekir (r.a.) onları uyarmak isteyince, Peygamber Efendimiz, "Bırak onları ey Ebû Bekir! Her milletin bir bayramı vardır, bugün de bizim bayramımız!" buyurarak bayramlarda sevinç ve eğlenceye müsaade etmiştir.

Hz. Muhammed (s.a.v.), Ramazan ayını ibadet, paylaşma ve yardımlaşma ruhuyla geçirerek ümmetine en güzel örneği sunmuştur.

Kaynak: Seher Küçük, Şebnem Dergisi, 136. Sayı