Coğrafya kadermiş derler. Öyle ya , nasıl doğduğumuzda anne ve babamızı seçme şansımız yok ise  yaşadığımız coğrafya için de aynı şartlar geçerli.

Düşünsenize ;

Amerika’da doğmuş olabilirdiniz.

Ya da İsviçre’de.

Veya Kanada , İngiltere , Danimarka , Norveç , Avustralya…….

Bir de madalyonun öteki yüzü var.

Ya Sudan , Cibuti , Gine veya Yemen’de doğsaydınız…?

Rahmetli anneannem , ne zaman isyan etmeye kalksam herhangi bir konuda , oğlum “hep kendinden yukarıdakilere değil aşağıdakilere de bak” derdi…

Tabii yukarıdaki yazdığım ve verdiğim örneklerden sakın ola ki , yaşadığımız Ülkemizde bulunmaktan rahatsız falan olduğumuz anlaşılmasın.

Hatta bizi  “ keşke Yunan galip gelseydi ” diyen o kendini bilmez nankörlerle  (en basit ifadeyle) karıştırmayın.

Tam tersine bu toprakların hangi şartlarda elde edildiğinin bilinciyle , Vatanımıza ve Cumhuriyet’imizin kazanımlarına sonuna kadar aşığım.

Ancak benim derdim , bu Vatanı kanlarıyla , canlarıyla , bir başka değiş ile gözlerini kırpmadan kendilerini feda eden atalarımızın , bizlere emanet ettiği bu emaneti hak ettiği seviyelere  getirememenin  verdiği üzüntüdür.

Tamam annemizi - babamızı veya yaşadığımız coğrafyayı seçemiyoruz belki ama bizi yöneten ya da yönetmeye talip olanları seçebilme gibi bir lüksümüz (!) var.

Öyle ya , demokrasinin kuralları ile yönetiliyoruz…!!!!

Demokrasi ‘nin  tam olarak sözlükteki açıklaması ;

“siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın , ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu , toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.”

Şeklindedir….

Yani kısaca , bizi yönetecekleri seçmek için bizlere verilen seçme hakkı.

Demokrasi ile ilgili  yukarıdaki açıklamaların hemen hemen hepsinin de harfiyen uygulandığı ve tam demokrasi ile yönetilen bir çok ülke mevcut.

Örnek mi .?

Norveç , Yeni Zelanda , İzlanda , İsveç , Finlandiya , Danimarka , İsviçre , İrlanda , Hollanda…..

Bu liste böyle uzuyor gidiyor.

Aynı zamanda bu saydığım Ülkeler , “DEMOKRASİ ENDEKSİ” dediğimiz sıralamada en üstte olan ülkeler.

Bu sıralamada Türkiye ne yazık ki 103. sırada…!

Nasıl olmasın ki üstadım..?

Bir şirket düşünün ki , zarar ediyor ve her geçen gün etmeye devam ediyor. Böyle bir durumda o şirketin yönetimi ne yapar.?

Şirketin sorumlu CEO’su veya GENEL MÜDÜR’ü hemen görevden alınır.

Fenerbahçe , Galatasaray ya da Beşiktaş teknik direktörü üst üste 3 maç yenildi mi , dördüncü maçı göremez ve hemen görevine son verilir.

Yani sözün özü eğer ortada başarısızlık varsa fatura kesilir. Bu aynı Zincirlikuyu mezarlığının girişinde yazan “her canlı bir gün ölümü tadacak” ayeti kadar nettir.

Buna en güzel örnek daha birkaç gün önce komşumuz Yunanistan’da yapılan seçimlerde gerçekleşti.

Girmiş olduğu seçimi kaybeden , “SYRIZA ” Partisinin lideri Aleksis ÇİPRAS , onurlu ve sorumlu davranış  örneği sergileyerek , usta şairimiz Nazım HİKMET’in , “EN GÜZEL” adlı şiirine atıfta bulunarak   “En güzel deniz henüz gidilmemiş olandır” diyerek istifasını açıklamıştır.

Bu ve buna benzer bir çok örnek sıralayabilirim bu satırlarda…

Ülkemizin “Dünya Demokrasi Endeksi”  sıralamasında 103.’cü sırada olması bir tarafa , beni daha da yaralayan konu dostlar ;

 Ülke’nin kurucu partisinin liderinin ,

 Belki de Dünya’nın en çok seçim kaybeden liderinin,

Parti felsefesinin “SOSYAL DEMOKRASİ” olduğu ,

Her defasında “HAK-HUKUK-ADALET” diyen bir liderin ,

Niçin halen ısrarla koltuğunu bırakmayıp , yeni gelebilecek liderlerin önünü tıkadığını bilen varsa beri gelsin.

Unutmamalı , tarih hep birincileri yazar. İkinciler sadece istatistik için bilgidir…

Şairin dediği gibi ;

Vakti gelince gitmeli insan.

Günden,

Gönülden,

Ömürden….!