Konferansta Sarıtaş, İslam ve İnsan konusunda öncelikle İslam’la ilgili bilginin nereden öğrenildiğinin sorgulanması gerektiğini vurguladı. Sarıtaş,‘‘ Zira insanın niteliği doğrudan İslam’ı nasıl bir din olarak algıladığımızla ilgilidir. Gelenekten elde ettiğimiz bilgi ile mi yoksa kitabı bilgi ile mi, yani bilgelik üzere mi İslam’ı öğrenmekteyiz? Eğer tamamen geleneksel kaynaklardan dini öğreniyorsak, şuana kadar insanların ve toplumların dine eklemlediği verileri de tevarüs ettireceğiz demektir. Bunun, kısmen olumlu tarafları olsa da, olumsuz tarafları da mevcuttur. O halde indirgemeci bakıç açısıyla meseleye yaklaşmaktan ziyade asıl olarak Kur’an ve Sünneti, ikincil olarak kültür ve medeniyeti dikkate almalıyız. İslam ve insan konusuna yaklaşımımızda ortaya çıkan bir sorun İslam, insan için mi, yoksa insan İslam için mi? algısıdır. İslam insan içindir diyenler, eğer dengeli okuma ve anlamaya sahip değillerse modernizme yelken açıyorlar. İnsan, İslam için diyenler de dengeli okuma ve anlamaya sahip olmadıklarında radikalizme, selefliğe doğru gitmektedir. Halbuki İslam insan için, insan İslam ile “İnsan” olmaktadır. Bunları birbirinden ayrı düşünmek yerine bir görmek gerekir. İslam ve insan ilişkisinde yoğunlaştığımız önemli nokta, İslam hangi kıstasları vaz ederek çölde yaşayan insanları medeniyetler kuran insanlar haline getirdi. İslam insana bütüncül yaklaştı. İnsanı düşünme, akletme (bilgi), iman etme (inanç), sevgi, ahlak (değer) ve psiko-sosyal açılardan ele aldı. İslam, insanın çok yönlü bir varlık olduğunu ifade etti. İnsanın teori-pratik bağlamında fonksiyonel bir varlık olduğunu ortaya koydu. Özellikle fenada ukbaya yönelen manevi bir varlık olduğuna vurgu yaptı. Alemi yaratan, insanı var eden ve İslam’ı gönderen aynı varlık Allah olduğuna göre çok yönlü insan kendisini gerçekleştirdiğinde, huzuru ve saadeti yakalayacak demektir’’ şeklinde konuştu.