Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır bir dizi program için geldiği İzmir’de, Türkiye’nin ilk astronotu olan Alper Gezeravcı ile birlikte, Ege Üniversitesi öğrencileriyle ‘gençlik buluşmasına’ katıldı. Prof. Dr. Yusuf Vardar MÖTBE Kültür Merkezi’nde düzenlenen programda konuşan Bakan Kacır, gelecek dönem Ege Üniversitesi'ne yeni bir kongre merkezinin kazandırılması sözünü verdi.
Türkiye’nin milli teknoloji hamlesi yolunda, gençlerin enerjisiyle yoluna devam edeceğini aktaran Bakan Kacır, sözlerine şunları da ekledi:
“Biz her daim ifade ediyoruz ki, Türkiye'nin bu yoldaki en büyük gücü, en büyük kuvvet çarpanı genç ve dinamik nüfus. Bizim varımız yolumuz gençlik. Milli teknoloji hamlesinin de öznesi ve merkezi, Türkiye'nin gençliği TEKNOFEST kuşağı. Türk gençliği aslında kabiliyetlerini, yetkinliklerini, önleri açıldığında bizler onların yanında durduğumuzda neleri başarabileceklerini bütün dünyaya ispat ettiler. Bu ispatın en görünür olduğu alan şüphesiz Türkiye'nin savunma sanayi olduğu ve havacılık oldu.”
Konuşmasında 60 yıl önce Atatürk Havalimanı'nda TEKNOFEST’ler düzenlendiğinden bahseden Bakan Kacır, 60 yıl önce Atatürk Havalimanı'nda tıpkı bizim TEKNOFEST’lerde yaptığımız işler gibi işler yapılmış. Gök şenlikleri adıyla Nuri Demirağ tarafından festivaller düzenlenmiş. Metal gövdeli yerli uçaklar üreten Nuri Demirağ, kendisiyle birlikte uçaklar geliştirebilecek, üretebilecek mühendisler, teknisyenler yetişsin diye, o uçakları uçuracak pilotlar yetişsin diye, hem İstanbul'da ve kendi memleketi Sivas'ta gök okulları açmış hem de Atatürk Hava Meydanı'nda gök şenlikleri düzenlemiş. 2000’li yıllardan sonra Türkiye, özellikle terörle mücadelede ihtiyaç duyduğu tüm teknolojiyi kendi imkanlarıyla geliştirme, üretme iddiasıyla yeni bir yolculuğa çıkmış. Biz İHA'ya ‘Heron’ diyorduk. ‘Heron’ İsrail'in insansız hava aracı markası. İsrail'den alınan bir takım uçaklar vardı, robot uçaklar. Fakat uçması gerektiğinde maalesef çoğu zaman uçmuyordu. İhtiyaç duyduğumuzda onlardan etkin şekilde maalesef yararlanamıyorduk. Türkler Bayraktar'la, Ankay'la, Akıncı'yla, Aksungur'la, Hürkuş'la, Hürşet'le, Atak'la, Gökbey'le, Kızıl Elma'yla, Kaan'la gökyüzüne imza attı” ifadelerini kullandı.
Başarı hikayesinin uzay alanına da taşınmasını ümit ettiklerinin altını çizen Bakan Kacır, şöyle konuştu:
“Uzay da en az savunma sanayi kadar stratejik bir alan. Önce 2018 yılının sonunda Türkiye Uzay Ajansı'nı kurduk ve 2021 yılının başında da 2030 için 10 büyük hedef ve Milli Uzay Programımızı dünyaya ilan ettik. Biz 20 yılda uzay teknolojilerinde önemli bir kabiliyet kazandık. 20 yıl önce görüntüleme uydularında ortak üretimle yola çıktık. Bilsat uydusunda üretim faaliyetlerine dahil olduk. Daha sonra Rasat görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik. Daha sonra Göktürk görüntüleme uydusunu yerli olarak ürettik ve nihayetinde görüntüleme uydularının bütün alt sistemlerini yerli ve milli olarak geliştirme kabiliyeti edindik.”
Haberleşme uygularını da yerli ve milli olarak geliştirmek gerektiğine inandıklarını vurgulayan Bakan Kacır, “TÜRKSAT 6A’yı üretmeye yönelik projeyi başlattık. İnşallah önümüzdeki 3-4 ay içerisinde TÜRKSAT 6A’yı uzaya gönderecek ve kendi haberleşme uydularını üretebilen 10 ülkeden biri olacağız. Uzaya erişimde de iddia sahibiyiz” diye konuştu.
Türkiye’nin aya erişim programının bulunduğunu anlatan Bakan Kacır, “Uzay ekonomisi 600 milyar dolarlık bir ekonomi. Dünyada yılda uzay ekonomisi 600 milyar dolara gelmiş. Yüzde bir alsak altı milyar dolar olacak. Yüzde 10 alsak altmış milyar dolar yapar. Bir yandan da bu büyüyecek. Bütün savunma sanayi sistemlerimiz ve hatta bütün kritik sivil teknoloji uygulamalarımız aslında uzay teknolojileri tabanla çalışıyor. Her birimiz eve giderken, yol bulurken navigasyon kullanıyoruz. Bunlar GPS uyduları sayesinde çalışan teknolojiler” cümlelerini aktardı.
Teknoloji ve inovasyon merkezi projesi
Cumhur İttifakı İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Hamza Dağ da İzmir'i bilişimin ve teknolojinin merkezi yapacaklarını belirtti. İzmir'in ekonomisini gelecek dönemde ayağa kaldıracak alanların başında bilişim sektörünün geldiğini söyleyen Dağ, şu ifadeleri aktardı:
"Alsancak Limanı'nın arka alanını, teknoloji ve inovasyon merkezi haline getireceğiz. Yüksek Teknoloji Enstitüsü'ndeki Teknopark ile birlikte bunu entegre ederek bilişimin İzmir'de önünü sonuna kadar açacağız. Tarihi elektrik fabrikasını, yazılım sektörü ve teknoloji girişimcilere sunarak, geçmişle geleceği buluşturacağız. Teknoloji ve inovasyon merkezimiz de bilişim, otonom araç teknolojileri ve yapay zeka uygulamalarına kadar birçok ekosistem kurulması için altyapı hazırlayacağız. Robotik ve kodlama atölyeleri, oyun ve animasyon teknolojileri, yazılım geliştirme ve girişimcilik merkezleriyle 5 yıl sonra yazılım dünyasında İzmirli gençlerimizin dünyada ses getirdiğine hep birlikte şahit olacağız."
Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak, Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı’yı üniversitede ağırlamaktan mutluluk duyduklarını ve Ege Üniversitesi olarak bilim ve teknoloji öncelikli ekosistemi güçlendirerek, Türkiye yüzyılını Türk bilim yüzyılı yapmak için çalışacaklarını belirtti.
Uzay yolculuğuna çıkmadan önce astronot olmak için başından geçen aşamaları öğrencilerle paylaşan Türkiye'nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, “Çocukluğundan itibaren havacılıkla ilgili bir hevesi, bir hayali zihninde taşıyabilmiş, bu hayalin peşinde koşabilmiş, hasbelkader havacılığın çeşitli alanlarında uçma şansı bulabilmiş bir kardeşiniz olduğum halde, iş uzaya geldiğinde bir adım durup boynumu bükmek zorunda kalıyorum. Çünkü o güne kadar belgesellerde, sinemalarda, internette, kitaplarda uzayla ilgili bir şey geçtiğinde, belki bulunduğum yaşın olmaması gerektiği şekilde çok daha üstüne bir olgunlukla kendime şunu terk ediyordum, ‘bu hayal başka milletlerin çocuklarının hayali. Elinde olan mutlulukla geçinmeyi bil.’ Dolayısıyla iş uzay konusuna geldiğinde ısrarla kendimi bu alanda hayal kurmaktan uzak tutuyordum. O günün şartlarında ülkemizin imkanlarıyla bunu gerçekleştirmenin mümkün olmadığının idrakı içerisinde kesinlikle bu hayalden uzak duruyordum” diye konuştu.
“TÜBİTAK Uzay'ın sitesinden ilgili kriterleri incelemeye başladım. Yaklaşık 3 buçuk 4 sayfalık bir gereklilik listesi ortaya koyulmuştu. Sona geldiğinde bütün kriterler tutuyordu” diyen Gezeravcı, şunları kaydetti:
“Bu andan itibaren 3 haftalık düşünce sürecinin içerisine girmek zorunda kaldım. Çünkü o güne kadar hayal dahi ekmekten uzak durduğum bir konuda ülkemiz 100’üncü yılımızda, geleceğimizin teminatı olan kardeşlerimize özgüven kaynağı olabilecek bir hedef koymuş ve o güne kadar hayal kurmaktan dahi uzak duran bir insan pozisyondaydım. 3 hafta boyunca açık kaynaklardan erişebildiğim, hali hazırda yazılmış kitaplarda, bu işi yapmış olan, görevde olan ve emekli olan astronotların, süreci yöneten ajansların, konuyla ilgili paylaşmış oldukları bütün resmi, gayri resmi kaynakları okumaya çalıştım. Yazılmış bir kaç tane bütün hissiyatlarını aktaracak şekilde astronotların kitaplarını okumaya çalıştım.”
Yürüttükleri bilimsel çalışmalardan da bahseden Gezeravcı, “Asıl yürüttüğümüz bilim operasyonları vardı. Deneyimlerimizi, bilim insanlarımızın kendi laboratuvarlarında, kendi çalışma ortamlarında şehir şehir gezerek, Türkiye'ye gelip burada çalışma imkanı bulduk. Bir diğer gelişimizde hocalarımızı Ankara'ya toplayarak, Ankara'da TÜBİTAK yerleşkesinin içerisinde tüm deneyleri tekrar çalıştık. Üçüncü sırada hocalarımızı deney düzenlikleriyle birlikte ABD'ye getirdik. ABD'nin de Uluslararası Uzay İstasyonunda modülleri NASA'nın testlerinde. Kontrol merkezi var, orası da bilimsel deneylerin kontrol süreçlerini yürütüyor. Deneylerimizi bir kez de orada tekrardan çalışma imkanı bulduk” dedi.
“İnsanoğlu günün birinde Mars'a erişecek ve bu süre çok uzak değil”
Deneylerinin rastgele seçilmiş deneyler olmadığını söyleyen Gezeravcı, “1 tane görevi tamamladık. 9 tane görev alanında, Türkiye'nin koymuş olduğu hedeflerle ilgili çalışmalar devam ediyor. Deneyler de tıpkı bizim astronot seçim süreci gibi yine Türkiye Uzay Ajansı’nın kontrolünde bir deney seçim sürecinin sonunda belirlerdi. Burada amaç Türkiye Cumhuriyeti'nin bundan sonraki uzay alanında yapmaya çalıştığı ve koyduğu hedeflere erişme yolunda, ileride daha da büyüyen uzay ekosisteminden pay almaya imkan tanıyacak, uzayda kurulacak farklı ekosistemlerde bir alt birleşen oluşturabilecek deney alanlarındaki çalışmalardı. İnsanoğlu günün birinde Mars'a erişecek ve bu süre çok uzak değil.” İfadelerine yer verdi.
Gezeravcı, Haziran-Temmuz aylarında da yapılan 13 deneye ilişkin bulguları kamuoyunun öğrenmiş olacağının altını çizdi.
Konuşmalar ve plaket töreninin ardından Rektör Budak, Bakan Kacır ve Alper Gezeravcı, sahneye çıkarak özçekim yaptı. Konuşmaların ardından Alper Gezeravcı’ya Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet Budak tarafından plaket takdim edildi.
“Önümüzdeki 3-4 ay içerisinde uzaya göndereceğiz”
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Önümüzdeki 3-4 ay içerisinde TÜRKSAT 6A’yı uzaya gönderecek ve kendi haberleşmesini üretebilen 10 ülkeden biri olacağız” dedi.
Yorumlar