Nice sorunlar sarmalar bizi.
Bazen zihnimizi, bazen bedenimizi.
Her daim, ruhun endişesini...

Vakıalardan gelir, vakıalara götürür sorunlar.
Eksik biliriz bazısını.
Bazılarını ise bilmek istediğimiz gibi.

Çözüm ararız, kafa yorarız ve emek harcarız.
Tükenir, tüketir ve bir dirhemin duygusunda tırmanırız. 

...

Hiç bilmediğimiz bazı sorunlar vardır.
Görünmeyen, görmediğimiz ve görmeye meyletmediğimiz.
Bir başka ifadeyle, fehmetmediğimiz sorunlar.

Götürüsünü, tahribatını ve neticesini tahayyül dahi edemeyeceğimiz sessiz sarmallar.
Çözümsüzlükler, dertler ve susturulamayan sorular.

Dile geldiği vakit, “onca dert varken, bir bu mu kaldı?” sorusu ile mukabele edilen dertler.

Ihlası imha eden; ihyayı imkansıza gark eden; hayrı, bereketi, hürmeti ve asaleti battal eden;
ahirde, bizi cinnet ile yoldaş eden; vahim, dehşet ve bedbaht işler...

...

Bunlardan bir tanesi, satırların nasibinde kurulmuştur gönlümüze.

Yere düştüğü vakit, üç defa öpüp alnı ile şereflendiren milletim;
pis yığınlara düşmesin deyu, ayrı bir poşette muhafaza edip çöp kutusunun yanına asan hemşehrim;
nimet bilen, kutsal gören, yeminlerine vasıta kılan, başının üstünde tutan ve kırıntısının yerde kalmasını yangın sayan kardeşim; tüm hayatının tüm emeğini, “ekmek parası” diyerekten anlamlı kılan güzel insanım;
memleketteki şehirlerin ekseriyetinde banyo, mutfak ve tuvalet giderinin aynı şebekede buluştuğunu biliyor musun?  

Haberin var mıdır?
İçin titrer mi? 
Zihnindeki nimet ile kalbindeki hürmet, ruhunda hiddete dönüşüyor mu?

Dönüşsün azizim!
Hiddete dönüşmeyen ruhun, bir vakit sonra cinnete dönüşecektir zira.

Bak hele etrafına.
Kendine, ahbabına, sevdiklerine, bilip bilmediğin herkese.
Bir cinnet havasında ve hevesindedir ahali.

Sanmayasın, ucuz işlerin ucuz neticesidir bunlar.
Görmediklerimizin ve görmezden geldiklerimizin semeresidir.


...

Nice hürmetsizliklerimiz vardır maalesef.
Bedeli, fiilen değil kalben ödenenler.

Ey insanoğlu!

Hem gayret hem de gaflet miras kalır.

Ne kendinden hayır görürsün ne de evladından.

Ülkemde güller solar, memleketimde ağaçlar meyve vermez.
Her güzellik çirkin gelir.

Büyürken küçülürsün.
Bereketli yokluktan, bereketsiz bolluğa düşersin.

Ailende huzur kalmaz.
Kardeş kardeşe düşman olur.

Öldürmek, gasp etmek ve hiç etmek;
Sokaktan gelen alelade bir ses kadar normal olur.

Hiçkimsenin, hiçkimseye hürmeti kalmaz.
Her şey yıkılır, her şey yok olur...

...

Gereğini yapması gerekenler, icraattan acizdirler.
Lakin kabul etmemesi ve doğru olanı talep etmesi gerekenler, aciz olmamalıdır.

Itiraz etmeyen ve doğrusunu hiddetle talep etmeyen her birey,
nimete karşı hürmetini yitirmiş olacaktır.

İşte o vakit, cinnet bize müstehaktır.

Hürmetle...