HASAN ÇEKİÇ KİMDİR

Emirdağ’da tüccar ve çiftçi bir baba, ev hanımı bir annenin çocuğu olarak 1957 yılında doğdum. İlk ve orta okulu Emirdağ’da bitirip, Kuleli Askeri Lisesi, Kara Harp Okulu ve ODTÜ İnşaat Mühendisliğiyle devam eden eğitim ve bugüne kadar süregelen yaşantımın her aşamasında dedem Hasan efendiden, babam Mustafa Çekiç’ten gelen aile değerlerine sahip çıkmaya çalıştım. Bu değerler bizi birlikte çalışmaya teşvik ediyor ve aile olarak bir arada çalışıyoruz.

Dedem Hasan Çekiç, 1897 yılında Emirdağ’da ticarete başlamış. İzmir İktisat Kongresine Afyon’dan Mehmet efendiyle birlikte katılmışlar. Babam pek çok ortaklık yapmış. Ortağı Osman Ergürbüz ile at arabası yaptırıp köylerde satış yapar, arpa, buğday mercimek alır bunları fabrikalara satardı. Bu ticaretler zamanla kamyonculuğa ve ortakları Kemal Altınel ve Hüseyin Özkır ile otobüsle yolcu taşımaya, kamyon, otobüs alıp satmaya ve uluslararası yolcu ve eşya taşımacılığına dönüştü. İhracata başladık. 1988 yılından bu yana da mermer üretimi ve sanayiciliği yapmaktayız.

Emirdağ’ın Pazar yerinde 8 yaşında vişne suyu satarak ticaretle tanıştım. Evimizin önünde sebze meyve satan Sarı Mustafa adında biri vardı, kasasını bana emanet eder giderdi. Onun yanında bir yaz durdum, sonraki yaz bana terazi verdi, kendi adıma sebze, meyve satmaya başladım. Babamın ve ortaklarının yaptığı işlerde, çocukluktan başlayarak hep yanlarında oldum, nasıl ticaret yaptıklarını gördüm. Onların tecrübelerinden yararlandım, konuştuklarından ders aldım.1975 yılında ODTÜ boykota girmişti. 17-18 yaşımdayken Uşak, Kırıkkale, Kırşehir, Yozgat’tan hem hacı topladım hem de 400 kişilik hac kafilesini Suudi Arabistan’a götürüp getirdim. Fransa’ya otobüsle yolcu taşımacılığı yaparken, Eskişehir’den bir sandık lületaşı aldım, Fransa Marsilya kıyılarında sattırdım. 12 Eylül 1980’de çoğunluk Kenan Evren’in kurtarıcı görüyordu. 4 kuvvet komutanıyla kartpostal resimlerini yine Fransa’ya götürüp sattım. Almanya, Belçika ve İngiltere’ye karayolu taşımacılığı yaparken Antalya, Mersin, Manisa ve Bursa’dan portakal, limon, greyfurt, kavun, karpuz, biber, patlıcan alıp, hem araçlara iş yaratıp, hem de ihracatını yaptım.

Birikimlerimiz arttıkça, yurt dışı tecrübelerimiz arttıkça yaptığımız işler tatmin etmemeye başladı ve babamla üretim alınına girelim, sanayici olalım diye karar verdik. Mermer üretimi hoşumuza gitmişti, hammaddesi bizdeydi, ithalat gerektirmiyordu, ihracat potansiyeli yüksekti. Uzun araştırmalar sonucunda ülkemizin maden ve mermer kaynaklarından biz de pay alabiliriz, devlet de bu işi teşvik ediyor diyerek mermer üretimine girmeye karar verdik.

İŞ HAYATINDA NE GİBİ ZORLUKLARLA KARŞILAŞTINIZ?

İşlerin kötü olduğu zamanlarda bile, işimizin kötüye gittiğini hiç düşünmedim. Hiçbir zaman kapkara görmedim, yaptığımız her işin hiçbir safhasında kötü olacağını düşünmedim. Şu ana kadar da böyle devam etti. Zorluklar çözülmek için vardı. Dünyada her şey zıddıyla vardır, siyahlar arasından beyazı, zorluklardan kolaylıkları aradım, önüme çıkan engelleri engel görmeyip, hayatın akışı olarak gördüm. Para kazanmaya değil, hayata ve yaptığım işe değer verdim.

Mevlana, “bir damla suyun denize faydası vardır” demiş. Her işimde sabırla ve özenle, son kararı vermeden fikir almayı, görüş sormayı, istişarelerde bulunmayı ilke edindim. Bu görüşler yolumuzu kolaylaştırdı. Sanayiciliğe başlamamızla ilgili bir olayı örnek verebilirim. 1988 yılında Eskişehir OSB önce bize arsa vermedi, elimizde 5 tane TIR, bir miktar para vardı, yatırımı yapmaya da çok gücümüz yoktu. Rahmetli babamla OSB yönetiminde olan Yavuz Zeytinoğlu’na ricaya gittik, kendimizi anlattık ve 1988 yılında bize OSB’nin sonunda bir yer verdiler. Bu gelişme ile tüccarlıktan çıkıp, üretime, sanayiciliğe başlamış olduk.

BAŞARINIZDA EN ÖNEMLİ FAKTÖR NEYDİ?

Tabi ki tereddütsüz aile birliğimiz ve değerlere bağlılığımız bugünlere gelmemizi sağladı. Ailemizdeki herkes elinden geldiği kadar ateşin, ocağın sönmemesi için katkıda bulundu. Zorunlu harcamalarımız dışındaki tüm birikimlerimizi yeni yatırımlar için harcadık. Üretim için çakılan her çivinin kendimize ve ülkemize fayda getireceğine yürekten inandım. An itibariyle hayal kırıklığım, başarısızlığım olsa da hayırlısı olsun dedim. Bu manevi güç ve ailemden gelen dürüstlük ve değerler hayatıma yön veriyor.

ESKİŞEHİR SANAYİ NEREDEN NEREYE GELDİ?

Eskişehir’e bakmanın yanında, ülkemize ve dünyaya bakarak Eskişehir’i görebiliriz. Geçmiş yıllarda sürekli, siyasi ve ekonomik istikrarsızlık olur, çoğu tüketim malını ithal ederdik. Yurt dışından çocuk bezi, çamaşır deterjanı gelirdi Almnya’da, Belçika’da çalışan gurbetçilerimiz radyo, teyp, TV getirirlerdi. Bugün ise maden, makine, gıda, havacılık, beyaz eşya, ve diğer pek çok sanayi dallarındaki tecrübeli, bilgili ve yetenekli elamanlarıyla, Eskişehir ülkenin stratejik üretim, teknoloji ve ihracat merkezi olmuştur.

Sanayicilik eskiden zordu, şimdi kolay diyemeyeceğim, her anın kendine özgü zorluğu ve kolaylığı vardır. Önceden bilemediğimiz, ulaşamadığımız bir çok bilgiyi, üretim konusunu, iletişimin hızlı ilerlemesiyle kısa sürede öğreniyoruz. Önümüze hem fırsatlar, hem de muhtemel rakipler çıkıyor. Geçmişi değerlendirdiğimizde, ülkemiz ağırlıklı olarak ithalat ülkesi konumundan, ithalata dayalı ihracat yapan ülke sınıfına geçmişti. Ancak dinamik ve enerji dolu müteşebbisleriyle, genç Türkiye Cumhuriyeti üretmeyi ve ihracatı geliştirmeyi, Ar-Ge çalışmalarıyla teknoloji ülkesi olmayı hedeflemiştir. Zorlukları, engelleri aşıp başarılı olacağımıza hiç kuşkum yoktur.

GENÇ SANAYİCİLERİ TAVSİYELERİNİZ?

İşler azimli ve dürüst çalışıldığı taktirde, sürekli büyüyecektir. Ancak, benim önemli gördüğüm, hangi iş olursa olsun, sürekliliği sağlamak olmalıdır. O yüzden işletmelerin temelini sağlam atıp, öncelikle devlete, ortaklarla ve çalışanlarla ilişkileri güçlendirmek, çağa uygun sevk ve idarecilik yöntemleriyle kuruluşları yönetmektir. İşletmenin geleceği, kurumsallaşması ve sürekliliği için kuşaklar arası bağı gevşetmemeyi gözetmeliyiz. Hayatımızın her aşamasında, işbirliği üzerine, kuruluşları sarsmak için değil, inşa edip geliştirmek üzere samimi ortaklar olmalıyız.

Evlilik ve iş yaşamı önünüze gelenlerle devam ediyor. Her ikisinde de mutsuzluğum olmadı ve yolumun doğru olduğuna hep inandım. Hayalin peşinde değil, değerlerimin peşinde yürümeye gayret ediyorum. Kuruluşlarımızın sürekli olması da en büyük isteğimdir.

Dolu dolu ve mutlu bir yaşamım, güzelliklerin binlercesi hayatımdaydı, ama bunlar tek bir acımı bile telafi edemedi, teselli veremedi. Sevgili ve kıymetli ilk göz ağrım gelinim Özlem ve oğlum Mustafa’nın kaybı en büyük acım oldu. Kalan iki yavruları bize güç verdi.

En büyük acıma rağmen, hayatın sürekli bir hareket ve eylem üzerine kurulu olduğu gerçekliğiyle, yeni uğraşlar bulma, sıkıntıları çözüp aşma, kendimize, ailemize, ülkemize ve insanlığı değer katmanın yolunda olurdum. Bunun adı bugün sanayicilikse sanayicilik, yarın başka bir ismi olursa yine ondan olurdum. Önemli olan çocuklarımıza ve ülkemize iyi bir geçmişin mirasını bırakabilmektir.

DOĞDUĞU İLÇEYE  HİZMET

Hasan Çekiç doğduğu yer olan Emirdağ için de çalışmalar yapmış. Bunun sonucunda Eskişehir Emirdağ Kültür ve Sanat Derneği (ESAB) yöneticileri, ziyaret ederek teşekkürlerini iletmişler. Eskişehirli iş adamı Hasan Çekiç’e, Eskişehir’in ve Emirdağ’ın ekonomisine, eğitimine, kültür ve sanatına maddi ve manevi yardımlarından dolayı teşekkür ederek ’Emirdağ Tarihi’ kitabı hediye etmişler. İş adamı Çelik, ziyaretle ilgili görüşlerini o zaman şöyle dile getirmiş

‘’ESAB’ın ziyaretimize gelmesi bizi ziyadesiyle memnun etti. ESAB; Eskişehir ve Emirdağ kültür ve sanatını, Eskişehir ve Emirdağ’da yaptığı çalışmalarla yaşatmaktadır. Eskişehir ve Emirdağ kültür, sanat alanında hızlı bir şekilde yol katetmektedir ve diğer illere örnek olmaktadır. Ayrıca Eskişehir’e ticari ve ekonomik alanda hizmet vermekteyiz.’’

ESAB başkanı Ahmet Urfalı da, ziyaret nedeniyle yaptığı konuşmada; ‘’Eskişehir ve Emirdağ’ın eğitimine, kültürüne, sanatına maddi ve manevi yönden katkıda bulunmaktadır ve katkılarından dolayı Eskişehirli iş adamı Hasan Çekiç’i makamında ziyaret edip ’Emirdağ Tarihi’ kitabını hediye ettik. Eskişehirli iş adamı Hasan Çekiç, ayrıca Emirdağ’ına Fen Lisesi yapılması için gerekli çalışmalarını sürdürmektedir’’ dedi.

EĞİTİME DESTEK

Hasan Çekiç, eğitime olan katkılarıyla da biliniyor. Hayırsever iş insanı merhum babası Mustafa Çekiç hayrına ve anısına Emirdağ’ına‘’12 derslikli okul’’ yaptırıyor. Babası Mustafa Çekiç’in adını taşıyan okulun açılışına o dönemde

Orman ve Su İşleri Bakanı Prof. Dr. Veysel Eroğlu katılıyor. Ayrıca Afyonkarahisar ve Emirdağ protokolü de açılışta hazır bulunuyor.

Hasan Çekiç o günleri şöyle hatırlatıyor.

Emirdağ’da doğmuş, olmanın verdiği gurur ve şevkle, rahmetli babamız Mustafa Çekiç adına Emirdağ’da bir ortaokul yaptırmaktan büyük bir onur duyduk.  Emirdağ’a vefa borcumuzu, bir damlayla da olsa ödemeye çalıştık. Rahmetli babam Mustafa Çekiç hayrına, Emirdağ ilçesine 12 derslikli okul yaptırdık. Okulun adı da, ‘Mustafa Çekiç Ortaokulu’ oldu. Çekiçler Grubu’nun kaynaklarının bir kısmının, Emirdağ’ının okul ihtiyacına katkı sağlamak amacıyla, aktarılmasını ana ilke olarak benimsedik. Bu amaçla, babamız adına, Emirdağ’da anahtar teslimi 360 öğrenci kapasiteli, 12 derslik, 2 laboratuvar ve bir basketbol sahası bulunan okul yaptırdık.

Emirdağ Tarihi Kitabı Hediye

Hasan Çekiç Merhum Babası Mustafa Çekiç Adına Yaptırdığı Ortaokulun Açılışında

Doğduğu Ilçeye Yaptığı Hizmetlerden Ötürü Teşekkür Ziyareti

Kaynak: Özel