Dünya’nın iklim değişikliği nedeniyle geri dönülmesi mümkün olmayan bir noktaya doğru gittiğini vurgulayan Kumru, ‘‘Bu yaşananlar tam anlamıyla bir kriz. Bu nedenle artık iklim değişikliği değil, iklim krizi diyoruz. Yapılan araştırmalara göre hava ve su kirliliğinden kaynaklanan hastalıklar nedeniyle her yıl yaklaşık 9 milyon kişi hayatını kaybediyor ve maalesef bu sayının yaklaşık 2 milyonu çocuklardan oluşuyor, uzmanlar önlem alınmazsa bu sayının her geçen yıl katlanarak artacağını bildiriyor. Bu rakamlar açıkça gösteriyor ki iklim krizi Covid-19’dan çok daha tehlikeli. Türkiye’de son bir yılda yanan ormanlar, denizi kaplayan müsilaj, kuruyan binlerce yıllık göller de doğaya müdahalenin sonuçlarının ne denli ağır olduğunun göstergesi. Aynı şekilde Eskişehir ve çevresi de krizden ağır etkilenmiş durumda. Porsuk barajının su seviyesinin düşüklüğü, barajdan su taşıyan kanalların kuruması, tarımsal sulamada kullanılan Günyüzü ve Musaözü gibi göletlerin kuruması, Alpu ovasında çiftçinin ürünü için su bulamayacak duruma gelmesi iklim krizinin şehrimize olumsuz etkilerinden sadece bir kaçı. Biz gezegenimizi tehdit eden en büyük problemlerden biri olan iklim krizine karşı devletlerin ve bireylerin üzerine düşen önlemleri alması için bu konuyu sık sık gündeme getirmekte kararlıyız. Bireylerin enerji ve doğal kaynakları kullanırken tasarruflu olmasına yönelik farkındalık çalışmalarımızı arttırıyoruz. Sivil Toplum kuruluşlarının da bu konuda öncü olması gerektiğini düşünüyoruz. İklim krizi Covid-19’dan çok daha tehlikeli, geç olmadan doğaya ve çevreye duyarlılığımızı arttırmalı, gerekli tedbirleri almalı, Eskişehir’de, Türkiye’de ve küresel olarak sorumluları önlem almaya zorlamalıyız.’’