Etkinlikte konuşan ESOGÜ Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir, “3 yıldır deprem felaketi ve pandemi nedeniyle yapamadığımız Tıp Bayramı törenini yapmanın mutluluğu içindeyiz. 14 Mart bir direnişin öyküsüdür. Direniş hekimlerin, Tıbbiyelilerin direnişidir, vatanseverliğidir. İstanbul işgali sonrası, Şubat 1919’da İngiliz birliklerinin Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’ye el koymasının ardından, üçüncü sınıf öğrencileri Hikmet Boran ve arkadaşları bir araya gelerek İngiliz işgalini protesto toplantısı planlamıştır. Öğrenciler okulun iki kulesi arasına devasa bir Türk bayrağı asarak diğer öğrencileri 14 Mart 1919 günü büyük salonda toplantıya çağırmış İngiliz askerleri toplantıyı engellemek istese de başaramamıştır. Büyük bir coşku ile hem Tıbbiye’nin açılışının anıldığı hem de işgalin protesto edildiği toplantı İngiliz bahriyelileri tarafından şiddet kullanılarak dağıtılmıştır. Sivas Kongresi’nde 14 Mart 1919 Direnişi’nin konuşmacılarından biri de Hikmet Boran olmuştur. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan ve cumhuriyet ilan edildikten sonra artık Tıbbiyeliler Tıp Bayramı’nı kutlamayı hak etmişlerdir" dedi.
"Tarihî bir önemi olan 14 Mart Tıbbiyeliler Bayramı yalnızca bir günü temsil etmez"
Mustafa Kemal Atatürk'ün ‘Beni Türk Hekimlerine emanet ediniz’ diyerek Türk hekimlerine büyük bir sorumluluk yüklediğini ifade eden Özdemir, "Bu sorumluluk gereği; insani ilişkileri üst düzeyde, empati yeteneği olan, merhametli, güncel teknolojileri takip eden, kendini geliştiren, ahlaklı, fedakâr, zaman yönetimini bilen hekimler olmamız ülkemiz için büyük kazanç olacaktır. Tarihî bir önemi olan 14 Mart Tıbbiyeliler Bayramı yalnızca bir günü temsil etmez. Hekimliğin yalnızca hasta görüp tedavi eden bir meslek olma dışında birçok sorumluluğu olan bir meslek grubu olduğunu da gösterir. Son olarak pandemide ve depremde Türk hekimlerinin göstermiş olduğu olağanüstü çaba ve özveri bunun göstergesi olmuştur. Her ne olursa olsun ve her şartta hekimlik, Tıbbiyeli olmak bir ayrıcalıktır ve mesleğin gereğini yerine getirmek bizim için bir şereftir. Son dönemde Prof. Dr. Necat A. Akgün ve Prof. Dr. Metin Ant Atasoy hocalarımızı kaybettik. Kendilerine Allah’tan rahmet diliyor, Üniversitemiz ve Tıp Fakültemize katkılarından dolayı sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sayın Hocalarım, sağlık çalışanlarımız, öğrencilerimiz hepinizin 14 Mart Tıp Bayramı kutlu olsun” şeklinde konuştu.
"Tıp Bayramı hiçbir zaman yalnızca mesleki bir kutlama günü olarak kalmamıştır"
Konuşmasına tüm sağlık çalışanlarının 14 Mart Tıp Bayramı’nı kutlayarak başlayan ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak ise, şöyle konuştu:
“Bu önemli günü ve hekimlik mesleğinin taşıdığı ağırlığı idrak edebilmek için 14 Mart tarihine bakmakta yarar vardır. Nitekim bu tarih tüm dünyanın kutladığı mesleki bir gün değil bu topraklara özgü, bizim tarihimizle birlikte şekillenen bir gündür. Bilindiği üzere 14 Mart 1827 tarihi ‘Tıphane-i Amire ve Cerrahhane-i Amire’nin, yani batılı anlamdaki ilk tıp mektebimizin açılış tarihidir. Ancak 14 Mart Tıp Bayramı yalnızca bir yıl dönümü değildir. Bu anlamlı gün bizlere, işgal altındaki İstanbul’da istiklal meşalesini yakan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane öğrencilerinden, işgale inat Türk bayrağını dalgalandıran Doktor Hikmet Boran’lardan yadigârdır. Onlar hekim olarak omuzlarında taşıdıkları insan kurtarma yükümlülüğüne, vatanı kurtarma sorumluğunu da katıp ilk 14 Mart kutlamasını bir direniş destanına dönüştürmüşlerdir. Bu yüzden Tıp Bayramı hiçbir zaman yalnızca mesleki bir kutlama günü olarak kalmamış, sıhhiye çadırlarındaki fedakârlık öykülerinin anlatıldığı Çanakkale’de şehit olan Tıbbiyelilerin, Doktor Tarık Nusret’lerin anıldığı bir gün olmuştur. Bugünün sağlık çalışanları onlardan miras aldıkları fedakârlık, adanmışlık ve vatanperverliği omuzlarında taşımaktadır. Kıymetli sağlık çalışanlarımız, sizler yalnızca savaş zamanlarının değil, insanlığın yaşadığı en zorlu mücadelelerin, pandemilerin ve her şartta cehaletle savaşın da kahramanısınız. İnsanlığın her şeyden el etek çektiği, anne babanın evlada faydasının dokunmadığı günlerde sahnede hep sizler oldunuz. Cüzzamlının yarasına dokunan da sizdiniz, Covid-19 pandemisinde gecesini gündüzüne katan da."
"Hala ‘sağlıkta şiddet’ gibi bir sorunun var olması kabul edilemez"
Rektör Çolak, "Sizler ettiğiniz Hekimlik Andı ile yaşamınızı insanlığın hizmetine adamış iken tüm insanlığa düşen de icra ettiğiniz mesleğe saygı duymak, tüm sağlık çalışanlarımızın hak ettikleri şartlarda, güvenle çalışmasını sağlayacak yapıları inşa etmektir. Türk hekimi atalarından miras aldığı özveri ve ilimperverliği layıkıyla taşıyarak, ‘Beni Türk hekimlerine emanet ediniz’ diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün güvenini boşa çıkarmayarak tüm dünyaya adını başarı ve onurla duyurmuştur. Buna rağmen hala ‘sağlıkta şiddet’ gibi bir sorunun var olması kabul edilemez. Diliyorum ki 14 Mart Tıp Bayramı bunun idrakine ve sağlık çalışanlarımızın yaşadığı tüm sorunların ivedilikle çözülmesi yönünde atılacak mühim adımlara vesile olsun. Başta üniversitemiz Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi mensubu hekimlerimiz ve tüm sağlık çalışanlarımız olmak üzere, ülkemizin dört bir yanında bu mesleği büyük bir özveriyle yerine getiren değerli hekimlerimizin ve sağlık çalışanlarımızın 14 Mart Tıp Bayramı’nı en içten dileklerimle kutluyor, tüm sağlık çalışanlarımızın her türlü sözlü ve fiili şiddetten uzak, güvenli ve huzurlu çalışma ortamlarında mesleklerini başarıyla icra etmelerini diliyorum" ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmalarının ardından ESOGÜ Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Şengel’in 'Sanat ve Tıp' başlıklı konferansı gerçekleşti. Sonrasında ESOGÜ Tıp Fakültesi emekli öğretim üyelerine plaket takdim edildi. 14 Mart Tıp Bayramı etkinliği ESOGÜ Tıp Fakültesi öğrencilerinin sunduğu konser ile sona erdi.
Etkinliğe ESOGÜ Rektörü Prof. Dr. Kamil Çolak, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emine Gümüşsoy, Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Atilla Özcan Özdemir, Sanat ve Tasarım Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şirin Şengel, ESOGÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Haluk Hüseyin Gürsoy ile yöneticiler, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.