Küresel ısınmanın kentteki sonuçları
Son günlerde çok daha fazla gündeme gelen ve etkisinin her geçen gün daha fazla hissedildiği iklim değişikliği ve küresel ısınmaya dair bilgilendirmede bulunan Eskişehir Teknik Üniversitesi (ESTÜ) Ekoloji Anabilim Dalı Başkanı Cengiz Türe yaşanan süreçte Eskişehir için yaşanacak en büyük tehlikenin kuraklık olduğuna dikkat çekti.
Eskişehir’in iklim değişikliğine katkısıyla ilgili bilgi veren Türe, “Öncelikle kentimizin toplam karbon ayak izi yani ‘Sera gazı salım miktarı’ boyutunu belirlemek gerekiyor. Eskişehir’de tarafımdan yapılan çalışmalara göre enerji tüketiminden kaynaklanan karbon ayak izi miktarı yaklaşık 4 milyon ton karbondioksit eşdeğeridir. Bu miktarı azaltmak için önce enerji tasarrufunun ve enerji verimliğinin dikkate alınıp, kentimizde kullanılan enerji içinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını arttırmak gerekiyor” şeklinde konuştu.
İklim değişikliğinden kaynaklı kenttin görebileceği zararları anlatan Türe, “Şehrimiz ve ülkemiz iklim değişikliğinden zarar görebilecek noktada yer alıyor. Her bölgenin etkilenme oranı farklı olacaktır. Karadeniz bölgesinde aşırı yağışlarının etkisi yaşanacakken, Akdeniz, iç Anadolu bölgelerinde ise zaman zaman aşırı yağışlar olmakla birlikte aşırı kuraklıkların yaşanması söz konusu” dedi.
‘YAĞIŞ DÜZENSİZLİĞİ KURAKLIĞA NEDEN OLUYOR’
Eskişehir’de içinde bulunduğu İç Anadolu bölgesi için bekleyen en büyük tehlikenin kuraklık olduğuna dikkat çeken Türe, “Bunun için su havzalarının ve tüm su kaynaklarının doğru yönetilmesiyle etkiler azaltılabilir. Bir ay içerisinde toprağı kandıra kandıra düşmesi gereken yağış, bir günde düşüyor. Bu durum hem su baskınlarına neden oluyor hem de sudan toprağın faydalanmasını güçleştiriyor. Yaşanan süreç hem yağış hem de aşırı kuraklık olarak ortaya çıkıyor. Tüm bu faktörler göz önüne alındığında Eskişehir’de kuraklığın olası risklerini taşıyor. Yağışın düzensizliğinden kaynaklanan kuraklık tehlikesi söz konusu” ifadelerini kullandı.
‘SU YÖNETİMİ DOĞRU YAPILMALI’
Su yönetiminin doğru yapılması gereken önemi yüksek illerden birinin Eskişehir olduğunu ifade eden Türe, Özellikle tarımsal kullanımda suyun yeni teknolojilerle daha verimli kullanımına yönelik teknikleri önlemler alınmasını gerektiğini belirtti. Kentteki kişilerin su kullanımı yönünde hassasiyetlerin artırılmasının önemine vurgu yapan Türe, “Su baskınlarına karşı mevcut alt yapı sistemleri güçlendirilmeli. Sünger Kent olarak tanımlanan aşırı yağışların etkilerini azaltacak ve bu suyun yer altı suyuna karışmasını kolaylaştıracak yeni nesil alt yapı modellerinden yararlanarak şehri su baskınları ve sellere karşı daha dirençli hale getirmeye çalışmalıyız” diye konuştu.
Kullanılan enerji içindeki fosil kaynak oranının düşürülmesi ve var olan enerjinin verimli ve tasarruflu kullanması gerektiğini dile getiren Türe, “Yenilebilir enerji kaynaklarına hızla geçilerek bu sürecin etkilerine katkı sağlayacak yeşil üretim ve tüketim projeleri arttırılmalıdır. Elbette sadece Eskişehir’in bu konuda çalışmalar yapması yetmez, tüm ülkemizin ve dünyanın birlikte baş etmesi gereken küresel bir sorun, siz istediğiniz kadar kendi bölgenizdeki açığı kapatsanız da dünyada başka açıklar varsa oradan sera gazların salımı devam ediyor.” sözlerini kaydetti.
Avrupa’da Yeşil Mutabakatı denilen bizi de ekonomik olarak çok etkileyecek önemli bir düzenlemenin gündeme geldiği söyleyen Türe, açıklamalarını şu şekilde tamamladı; “Bu mutabakatla Avrupa Birliği, iklim sorununu tek başına çözemeyeceğinden, ticari ilişkide bulunduğu tüm ülkeleri ekonomik yaptırımları kullanarak bu sürece katılmaya zorluyor. Sonuç olarak; iklim değişikliği insanlığın aşmak zorunda olduğu bir çevre sorunu gibi gözükse de büyük sağlık, sosyal ve ekonomik etkileri olan küresel bir sorundur. Çözümü ise “yerelden evrensele” doğru uygulanacak samimi ve gerçekçi politikalar ve uygulamalara bağlıdır.”