Panel, KSÜ Rektörü Prof. Dr. Alptekin Yasım’ın açış konuşmasıyla başladı. Yasım, Nevruz’un Türk dünyasının en eski ve tek ortak millî bayramı olduğunu vurgulayarak, “Türk dünyasının en eski ve tek ortak millî bayramı Nevruz’unuz kutlu olsun. Bugün barışın ve kardeşliğin günüdür. Nevruz, Orhun Kitabeleri ‘ne kadar uzanan köklü bir geçmişe sahiptir. Aynı zamanda, Ergenekon’dan çıkış günü olarak da kabul edilen Nevruz, ilkbaharın başlangıcını simgeleyen bir bayramdır. Türk toplulukları, bu geleneği günümüze kadar yaşatmıştır. 2009 yılında UNESCO tarafından insanlığın somut olmayan kültürel mirası listesine dâhil edilen Nevruz, bugün 200 milyondan fazla insan tarafından kardeşlik, birlik ve beraberlik simgesi olarak kutlanmaktadır. Bu vesileyle, Nevruz Bayramı’nın ülkemize ve tüm dünyaya barış ve huzur getirmesini dilerim.” dedi.

Nevruz’un Kültürel ve Tarihî Yönleri Ele Alındı

Panelin moderatörlüğünü İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi İbrahim Erşahin yaptı. "Nevruz Kültürü" başlıklı sunumunda Erşahin, Nevruz’un anlamına ve simgesel değerine değinerek, “Nevruz, doğanın uyanışını ve toplumların her zaman daha iyiye ulaşma çabasını temsil eder.” ifadelerini kullandı.

Panelde ilk konuşmayı yapan Öğr. Gör. Dr. Ahmet Şükrü Somuncu, “Millî Kökenleri ve Edebî-Kültürel Yansımalarıyla Nevruz” başlıklı sunumunda Nevruz’un tarihçesine ışık tuttu. Somuncu, “Türk boylarının büyük bir bölümünde din, dil ve ırk ayrımı gözetilmeksizin farklı adlarla kutlanan Nevruz, tarihsel köklere dayanmaktadır. Sümerler, Akadlar ve Sami kavimlerin etkisiyle, farklı toplumlarda baharın gelişini simgeleyen bu kutlamalar, kültürel kimliklere göre şekillenmiştir. İran ve Orta Doğu toplumlarında ateş ve su ritüelleriyle dini bir nitelik kazanırken, Türklerde refah ve bolluğun müjdecisi olmuştur. Çin kaynaklarına göre, Göktürkler bu günü demiri ateşte kızdırıp örs üzerinde döverek kutlamış, Ergenekon’dan kurtuluşun simgesi olarak görmüştür. Karahanlılar döneminde ‘Yeni Gün’ olarak adlandırılan bu bayram, Selçuklularda daha belirgin bir şekilde Nevruz ismiyle kutlanmaya başlanmıştır. Osmanlı döneminde Ertuğrul Gazi Türbesi çevresinde ‘Yörük Bayramı’ olarak kutlanmış, fetvalarla İslam’a aykırı olmadığı belirtilmiştir. Cumhuriyet döneminde de Nevruz’un birleştirici gücünden faydalanılmış, Millî Mücadele yıllarında dahi kutlamalara devam edilmiştir.” dedi.

Somuncu ayrıca, Nevruz’un kültürel izlerine ve motiflerine de değinerek, “Abbasi döneminden itibaren Alevi-Bektaşi kültüründe ‘Yeni Gün Bayramı’ olarak benimsenmiştir. Türk dünyasında ise duvarların boyanması, evlerin temizlenmesi, yumurtaların boyanıp tokuşturulması gibi gelenekler dikkat çekmektedir. Nevruz’un tüm dünyaya birlik, barış ve huzur getirmesini temenni ediyorum.” ifadelerini kullandı.

UNESCO Bağlamında Nevruz

İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Kadirhan Özdemir ise “UNESCO ve Nevruz: Ortak Mirası Korumak” başlıklı sunumunda, Nevruz’un UNESCO nezdindeki önemine değindi.

Özdemir, “Nevruz, 2009 yılında UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’ne dâhil edilmiştir. Toplumları bir araya getiren, eğlence ve sosyalleşmeye olanak tanıyan bu bayram, su ve ateşin arındırıcı gücüyle çeşitli ritüellerle kutlanmaktadır. Nevruz, Asya, Avrupa ve Orta Doğu’da sınırları aşarak kültürler arası diyaloğu, sosyal bütünleşmeyi ve barış kültürünü destekleyen bir festival niteliği taşımaktadır. 21 Mart 2010’da Birleşmiş Milletler tarafından Uluslararası Nevruz Bayramı olarak kabul edilen bu gün, tıpkı Hıdırellez gibi, kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasını ve halkların birlik ve beraberliğini pekiştirmektedir. Bu vesileyle Nevruz’un tüm dünyaya barış ve eşitlik getirmesini dilerim.” şeklinde konuştu.

Panel, KSÜ Rektörü Prof. Dr. Alptekin Yasım’ın moderatör ve panelistlere teşekkür belgelerini takdim etmesi ve günün anısına çekilen toplu fotoğraf ile sona erdi.

Kaynak: Bülten