Süreç yönetimlerinde iki farklı yaklaşım vardır…
Proaktif yaklaşım ve reaktif yaklaşım…
Proaktif yaklaşım süreci; başından itibaren planlamak, olası olumlu ve olumsuz senaryoları önceden düşünüp simüle ederek gerçekleşmeleri halinde yapılacakların önceden belirlenmesidir…
Bu yaklaşımda sürecin başındakilerin pek bir inisiyatif almaları gerekmez…
Önceden belirlenen davranışlar uygulamaya konulur…
Reaktif yaklaşımda ise…
Süreç yönetiminde önce bir ana hedef belirlenir…
Bu hedefe doğru yürürken gelişen, öngörülmeyen durumlarda anlık değerlendirmeler yapılır ve karar verilir…
Bir başka adı da “ kriz yönetimi”dir…
Kriz yönetimi zorlu bir iştir…
Dünya üzerinde kriz yönetimi konusunda en başarılı insanlar Türklerdir…
Reaktif yönetimi yani kriz sürecini örneklersek…
Beş yıllık kalkınma planları yapılır ve bu hedefe doğru yapılması gerekenler belirlenir…
Ancak bu arada öngörülemeyen Rusya-Ukrayna savaşı, İsrail terörizmi, Suriye halk devrimi, yurtdışından Türkiye piyasalarına döviz manipülasyon hamleleri gibi bir sürü olay ve hepsi birlikte gerçekleşir…
Bu durumda çok önceden yapılması gerekenlerin ince ince öngörülmüş ve planlanmış olması pek de mümkün değildir…
O zaman, bilgi, tecrübe, sükunet, soğukkanlılık, hızlı ve doğru değerlendirme gibi pek çok kabiliyeti bir arada bulunduran yönetimlere ihtiyaç duyulur…
Reaktif süreç yönetimi önemlidir ve bu özellikleri taşımayan yönetimler kriz dönemlerinde büyük zararlar ile karşılaşırlar…
Türkiye son ikiyüz yıldır ve özellikle son yirmibeş yıldır öngörülmesi çok zor pek çok olayı reaktif olarak çok iyi yönetmiştir…
Dolar saldırılarına KKM bir reaktif çözümdür…
Savunma Sanayii yaptırım ve ambargolarına hızlı yerli üretim reaktif bir çözümdür…
Suriye ve Irak coğrafyasında terör yapılanmaları ile vesayet savaşlarına ÖSO yapılanmasını kurgulamak reaktif bir çözümdür…
15 Temmuz işgal ve darbe girişimine milletin sokağa inip engel olması reaktif bir çözümdür…
Çokça örneklendirilebilir…
Reaktif süreçlerde başarılı olmak proaktif yaklaşımın uygulanmaması anlamına da gelmez Türkiye’de…
Türkiye önümüzdeki yüzyılı Türkiye Yüzyılı olarak adlandırıp o hedefe yürüyen süreçleri de tek tek planlayan bir devlettir…
Bu ikibin yıllık devlet aklı tüm aleyhinde planlanan proaktif süreçlere karşı hem pro hem de reaktif  yaklaşımları ile mücadele edebilecek güç ve kararlılığa fazlasıyla sahiptir…

AZ DA SAĞLIK…
Dünyanın en pahalı sıvısı eczanelerde deniz suyu, okyanus suyu veya steril tuzlu su olarak satılan sıvılardır….
Maliyeti neredeyse "sıfır" olan bu sıvılar birkaç yüz liraya satılıyor…
Bunu evde kendiniz bedava yapabilirsiniz…
Bir bardak (200 ml) musluk suyunu kaynatın ve içine yarım çay kaşığı sofra tuzu koyup karıştırın…
Alın size bedava okyanus suyu!..

ESKİLERDEN…
Apollo 11 uzay aracını Ay yüzeyine indiren aracın bilgisayarı AGC, 80 kilobayt hafızaya ve saniyede 40.000 işlem yapabilen bir işlemciye sahipti…
Bugünün bilgisayar teknolojisi ile karşılaştırıldığında en kötü cep telefonunda bile bundan çok çok fazla hafıza ve işlemci gücü bulunuyor…