Eski Atatürk Stadının yıkıldığı esnada bir taraftan içimiz parçalanıyor, diğer taraftan söz konusu alanın betondan ziyade yeşil alan olarak değerlendirileceği için seviyorduk.
*
Bu noktada yeşil alan olarak değerlendirilecek yerde, yıkılan stadı anımsatacak bir şeyler istemiştik.
Mesela santra çizgisi kalabilirdi.
Ya da tribünün çok küçük bir bölümü bırakılır, iyileştirilir ve Eskişehirspor müzesi haline getirilebilirdi.
Bu beklentiler maalesef gerçekleşmedi.
*
Durum böyle olunca, o günlerde demiştim ki, hiç olmazsa profesyonel bir belgesele imza atalım, hepimiz katkı sunalım, yıkılan stadyum o belgeselle yaşasın…
*
Ve eklemiştim: Bu belgeseli yaparsa Nabi Hoca yapar!
*
Çünkü…
Eski Stadın yıkılmasında, yıkılan stadın yerine -Eskişehir halkının da üstün gayretleriyle- yeşil alan yapılmasında (Millet Bahçesi), Sazovaya da yeni Atatürk Stadının inşa edilmesinde AK Parti Eskişehir Milletvekili Nabi Avcı’nın imzası var.
*
O günlerde Nabi Avcı ile görüşmüştük ve Avcı, belgesel fikriyle ilgili şunları ifade etmişti:
“Belgesel çalışmasına başladık. Orada bütün stadın yıkım süreci adım adım çekiliyor. Ve bu belgesel sadece Atatürk Stadını değil, Millet Bahçesi’nin doğuşunu da konu alacak. Bir de Atatürk Stadının belgeseli olur da içerisinde Eskişehirspor olmaz mı? Eskişehirspor’u da belgeselde işleyeceğiz. Tabii Anadolu Üniversitesi’nin, 2009 yılında Öğretim Üyesi Nedim Gürses yönetiminde çekilen ‘Omuz Omuza’ isimli bir belgesel var. O belgeselden de yararlanıyoruz. Ayrıca şunu da belirtmek isterim. Şu an çekilen belgeselimiz Anadolu Üniversitesi’nde görev yapan Doç. Dr. Barış Kılınç kontrolünde yürütülüyor. Barış Kılınç aynı zamanda benim öğrencimdir. Tabii yine katkılarından dolayı Anadolu Üniversitesi Rektörü Naci Gündoğan’a da teşekkür ediyorum.”
*
Nabi Hoca’nın yukarıdaki ifadelerini 17 Ağustos 2018 tarihinde siz değerli okurlarımıza aktarmış ve ardından şunu söylemiştim: Belgesel sayesinde yarım asırlık bir tarih çöpe atılmayacak, onurlu bir biçimde yaşayacak!
*
Belgesel çalışması başlayalı dört yılı geçmiş.
Doneleri hazır olan bir belgeselin yapılması için yeterli ve dahi, oldukça uzun denilebilecek bir zaman.
Ancak gördüğümüz üzere ortada tamamlanmış bir belgesel yok.
Öyle ki, belgesel sorumlusu ve Nabi Hoca’nın öğrencisi Barış Kılınç o günlerde doçentken, şimdi profesör olmuş; eh, dört koca yıldan bahsediyorum, az değil.
Ya Nabi Avcı’nın teşekkürüne mazhar olan dönemin Anadolu Üniversitesi Rektörü Naci Gündoğan?
O da şimdilerde YÖK üyesi olarak görev yapıyor.
*
Şimdi…
Profesör olmak, doneleri hazır bir belgeseli yapmaktan çok daha zordur diye düşünüyorum. Belgesel sorumlusu Kılınç, profesör olmuş ancak belgeseli bitirememiş.
Koskoca Anadolu Üniversitesi için belgesel hazırlamak ufak iş; bu belgeselin hazırlatılması talimatını vermek ve takibini yapmak ise YÖK üyesi olabilmekten çok daha kolay olsa gerek. NaciHoca, YÖK üyesi olabilmiş ama belgeselin bitirilmesini sağlayamamış.
*
Ve Nabi Hoca…
Ne yapsın Nabi Hoca?
Koskoca üniversiteye güvenmiş, rektörüne güvenmiş, yetiştirdiği öğrencisine güvenmiş ve belgesel yapım işini teslim etmiş.
Daha kime güvensin de iş emanet etsin Nabi Hoca?